'Bir daha' denilirse
Son 10 gün içinde 3 liderle de sohbet ettim.
AK Parti, CHP ve MHP liderlerinin seçim sonrasına dönük beklentilerinde aslında 1-2 küçük nüans dışında çok büyük fark yoktu.
Hepsi de tek başına iktidara seçim dönemindeki konumları gereğince inanıyor, ancak bir koalisyonun ortaya çıkması halinde ne yapacaklarına dönük de kendilerini bugünden bağlamak istemiyordu.
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, tek başına iktidar beklentisini dile getirdi, biraz zorlayıp sandığın koalisyona işaret etmesi halindeki tavrını sorduğumda ise 7 Haziran tecrübelerinin yol gösterici olacağını vurgulamakla yetindi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da dün buradaki sözlerinde de vurguladığı gibi geçmişte yaşananların bir daha tekrar etmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Benzer yaklaşım MHP Lideri Devlet Bahçeli’de de vardı.
Bahçeli, genel merkezdeki odasında gerçekleşen özel sohbetimizde, koalisyon görüşmeleri sırasında yaşadıklarının paylaşılabilecek kadar olanını aktardı.
Son dönem açıktan dile getirdiği gibi, 7 Haziran benzeri sonucun çıkması halinde, HDP hariç her partiyle hükümet kurmaya hazır olduklarını söyledi.
Meclis Başkanlığı seçiminin geçmişten farklı olacağına dönük umudunu dile getirdi.
7 HAZİRAN’DA OLAN
Anladığım kadarıyla CHP ve MHP, 7 Haziran’da TBMM Başkanlığı için bir anlaşma zemini yakalamış, hatta önemli temaslar yaşanmış; 2 partinin dışarıdan bir 3’üncünün vereceği destekle koalisyon kurmasına dönük beklentiler üzerinde çalışılmış. CHP koalisyon için zorunlu olan HDP desteği üzerinde ara formül dahi üretmiş, “Bu destek CHP’ye verilmiş olsun; hatta Meclis komisyon başkanlıklarında CHP’ye düşen başkanlık payını HDP’ye biz verelim. Meclis Başkanı sizden Ekmeleddin İhsanoğlu olsun, böylece denge bulunsun” önerisini Deniz Baykal ismi öne çıkmadan yapmış.
HDP’nin koalisyona destek veren olması, süreci kilitlemiş.
AK Parti’nin de bu süreçte MHP ile temasları yaşanmış; Meclis Başkanlığı’nın AK Parti’den olması karşılığı, komisyon başkanlıkları ve diğer alanlarda teklifte bulunulmuş.
Zaten gerisi de bildik süreç.
Anladığım kadarıyla CHP ve MHP,
7 Haziran’da TBMM Başkanlığı için bir
anlaşma zemini yakalamış, hatta önemli
temaslar yaşanmış; 2 partinin dışarıdan
bir 3’üncünün vereceği destekle koalisyon
kurmasına dönük beklentiler üzerinde
çalışılmış. CHP koalisyon için zorunlu
olan HDP desteği üzerinde ara formül
dahi üretmiş, “Bu destek CHP’ye verilmiş
olsun; hatta Meclis komisyon başkanlıklarında
CHP’ye düşen başkanlık payını
HDP’ye biz verelim. Meclis Başkanı
sizden Ekmeleddin İhsanoğlu olsun,
böylece denge bulunsun” önerisini
Deniz Baykal ismi öne çıkmadan yapmış.
HDP’nin koalisyona destek veren
olması, süreci kilitlemiş.
AK Parti’nin de bu süreçte MHP ile
temasları yaşanmış; Meclis
Başkanlığı’nın AK Parti’den olması
karşılığı, komisyon başkanlıkları ve
diğer alanlarda teklifte bulunulmuş.
Zaten gerisi de bildik süreç.
İNANCI KIRAR
Benzerinin, bu seçimde de tablonun aynı çıkması halinde yaşanması olası mı?
Partilerin etkin isimlerine bakarsanız, olma ihtimali yüksek; yani yeni bir seçimle belki 3 ay içinde değil ama en geç 1 yıl içinde karşılaşılması olasılığı her zaman var olan bir gerçek.
Bu beklentiyi ortadan kaldırmanın tek koşulu ise koalisyonun baştan sağlam temeller üzerine kurulması...
Yani koalisyon protokolünün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi her bir aşamasının belirlenerek yazılması, kimin neyi yapabileceğinden çok neleri yapamayacağının önceden tespiti gerekiyor.
Bu olmadığı takdirde yeni bir seçimin kaçınılmazlığı da kapıda duruyor.
O zaman da seçmenin demokrasiye inancının, verdiği oyların bir işe yaramadığına dönük algısının yaratacağı sandık boykotuna da bütün partiler bugünden hazır olmalı. Daha önemlisi, yaratacağı kaosu da iyi hesaplamalı.
O nedenle ne getireceği belli değil, ama yine koalisyon istemesi halinde partilerin önlerinde başka alternatif bulunmadığını görerek yola çıkması gerekiyor.
Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olduğu nice 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarına.