Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DİYARBAKIR

        3 ay önceki halinden eser kalmamış.

        Anımsamak dahi istemediği günlerine dönmüş.

        Sokağa çıktığınız andan itibaren gözyaşlarınıza hâkim olamıyorsunuz.

        Çünkü her bir yönden göz yaşartıcı bombaların önce geniz yakan kokusu, ardından yaşı geliyor.

        Diyarbakır büromuzdaki arkadaşlarımız gazın yönü ve kokusuna bakıp hangi mahallede eylem var, çatışmanın şiddeti ne, anında anlıyor.

        Sanırsınız ki yelkenli kaptanı, rüzgâr yönüne göre rota hesabı yapıyor.

        SUR’UN HALİ

        Sur’da sokağa çıkma yasağı ilan edildiği için kalmak için önceden rezervasyon yaptığımız yeri değiştirip bölgesi yasak kapsamında olma ihtimali düşük bir otele geçiyoruz.

        Nebi Camii önüne varıyoruz, polis Hz. Süleyman Caddesi’nden ötesini kapatmış.

        Cadde kenarında ise onlarca kişi, bölge insanının tipik çömelişi içinde yan yana dizilmiş, aralarında derin sessizlik içinde konuşuyor.

        Sohbet için aralarına oturuyorum, sessizlikleri dibe vuruyor.

        Kendimi tanıtıyorum, üç ilerimdeki başını uzatıp bakıyor, tanıyor gülümsüyor.

        Usulca, “Televizyona çıkar... Vallah her şeyi de söyler ha...” diyor.

        Yanımdaki sessizlik orucunu bozuyor, adının Mehmet olduğunu belirtip anlatıyor:

        “1 ay içinde 18 gündür eve doğru düzgün gidemedim. Eşimi ve çocukları baba evine taşıdım; baba evi de olsa kendi evim gibi değil...”

        HENDEK TEPKİSİ

        Yanlarından ayrılıp ara sokaklara girerek esnafla konuşuyorum.

        1 ay öncesine kadar mahallede hendek kazılmasından da 14-15 yaşındaki çocukların “Heval (yoldaş) haber gönderdi, kapanacak” mesajlarından da bıkmışlar.

        Hatta bazı esnaf, “O hevale selamımı götür, kapatmıyorum” diyerek çocukları kovalamış.

        Çatışmazlık ortamının bitmesi, sokağa çıkma yasağıyla gelen “mahalle kapatmalar” tepkiyi devlete yöneltmiş.

        Evine gidemeyen, çatışma bölgesinin içinde olmadığı halde yasak alan içinde kalan banka şubesine gidemeyen, dükkânını açamayan tüccarın da öfkesi buna eklenmiş.

        ‘2 GÜN SÜRE...’

        Sokakta dolaşırken, haber geldi. Sur’da yasağın akşam saatlerinde kalkacağı konusunda Vali Hüseyin Aksoy’un söz verdiği bilgisi ulaştırıldı.

        “Vali dediyse yapar” sesleri yükseldi, gördüm ki halk Aksoy’u seviyor ve inanıyor.

        Çünkü ne söylediyse yapmış.

        Örneğin, kısa süre önce aralarında HDP yöneticileri ile sivil toplum örgütlerinden bir grup, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını istemiş.

        Vali, “Kaldırırım ama siz de sokaklardaki hendekleri, engelleri kaldırtacaksınız. Size 2 gün süre...” demiş.

        2 gün sonra sivil toplum örgütü temsilcilerini yeniden aramış, “Ne yaptınız?” diye sormuş.

        Başaramadıklarını söyleyince de mahallede yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edip engelleri kaldırmış.

        Vali Aksoy, “Bir daha kurarlarsa bir daha yasak gelir” dedi, taviz verilmeyeceğini söyledi.

        Şu kadarını söyleyebilirim, şehrin 3 ay önceki halinden eser kalmamış, gece yarısı insan dolu parklarının, kafeteryalarının canlılığı gitmiş, şehre sonbahar hüznünün sarı çıplak rengi çökmüş.

        İster gazdan olsun, ister kahırdan, kente gözyaşı kokusu sinmiş...

        Not: Habertürk Sandık Yolunda dizisinin dünkü bölümünde sehven yanlışlık olmuş. Bursa’da AK Parti’nin 9, MHP’nin 3 milletvekili var; özür diler düzeltirim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar