İç güvensizlik
İÇ Güvenlik Paketi’ne tepkinin sadece muhalefetten geldiği sanılmasın.
Kuliste dün dinlediklerimden yola çıkarak iktidarda da tepki olduğunu söyleyebilirim.
Nitekim, hukuk bilgisine güvenilir AK Parti milletvekilinin şu sözü açık göstergesi:
“Anayasa’nın 137’nci maddesindeki kanunsuz emir hükmünü ne yapacağız? Hukukun olmazsa olmazı belirlilik ilkesini nereye koyacağız?”
Haksız değil...
Çünkü getirilen paket, 1990’lı yılların olumsuzluklarını bugüne taşıyacak; iç güvensizliği artıracak.
TİPİNİ SEVMEZSE
Örneğin, “önleme” ve “adli” aramayı iç içe geçiren madde.
Oysa hukukta kuraldır, “Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleşmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz”.
Yani durdurma kısa bir zaman içinde ve belirli bir alanda yapılır.
Oysa tasarı “sınırlayıcı düzenlemeyi” kaldırıp kolluğa her an her yerde arama yetkisi veriyor.
Giyiminden, tipinden hoşlanmadığı bir kişiyi istediği yer ve zamanda durdurup, saatlerce bekletip sonra da göndermesine olanak tanıyor.
Buna direnen kişinin bilincine 48 saat gözaltıyla sonuçlanacak uygulamayla karşılaşacağı da yerleştirilerek.
Bu düzenleme polisin işini kolaylaştırmaz, tam tersine zorlaştırır; toplumu içe büzüştürür.
Zaten destek vermekte zorlanan kitleleri, polisten daha fazla uzaklaştırır.
ORANTILILIK
Aynı durum “tehlike yakalaması” uygulaması için de geçerli.
Polis, “Can güvenliğini tehlikeye düşürüyor” gerekçesiyle, bir milletvekilinin bir ilçeye veya ile girmesine engel koyabilir.
İşin ilginç yanı, Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı döneminde de getirilmek istenmiş, tepkiler karşısında vazgeçilmişti.
Sıkıntılı bir başka hüküm, elinde ateşli silah olmadığı halde, yanıcı, yakıcı madde bulundurduğu gerekçesiyle “saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde” müdahale hakkının polise verilmesi.
Madde “orantılı karşılılık” ilkesini göz ardı etmekle kalmıyor, kademeli uygulama yerine, polise doğrudan silah kullanma hakkını tanınıyor.
Hem de yarattığı sıkıntı çok taze iken; Gezi olayları sırasında Ankara Kızılay’da yaşanan örneği varken.
Eğer yasa bu haliyle çıkmış olsaydı polis memuru Ahmet Şahbaz hakkında soruşturma dahi yapılamayacaktı; bireysel başvuru yüküne yeni yük eklenecekti.
SAVCININ YERİNE
Bir başka madde ise gözaltılarla ilgili.
Düzenleme polise suçüstü halinde 24, toplumsal olaylarda ise 48 saat gözaltı hakkı getiriyor.
Halbuki 2005’te Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle “savcı bilgisi ve onayı olmadan gözaltına alınması uygulaması” kaldırmıştı.
Şimdi tasarıyla CMK hükmü yok farz ediliyor, yargı gücü, yürütmeye, mülkü amire bırakılıyor.
Böyle bir durumda savcıların by-pass edilmesi kaçınılmaz olacak, kolluk da her adımda sicil amiri olan valiyle yol alacak.
Yargı ile yürütme arasında adli kolluk dolayısıyla var olan çatışmaya yenisi eklenecek.
Hukuktaki olmazsa olmaz şu hüküm de ıskalanacak:
“Birey cezalandırıcı siyasal iktidar keyfiliğine karşı ancak yasallık; belirlilik ilkesiyle korunabilir...”
İç güvenlik de yurttaşın bu sayede kurumlarına güvenmesiyle artırılır.