'Tehlike yakalama'
GÜNDEME geldiği için tekrar ediyorum.
TBMM’de görüşülmesi haftaya ertelenen İç Güvenlik Paketi bu haliyle yasalaşırsa, en çok zararı polis görür.
Polis memuru ile amiri arasında kavga; yargı ile müdür arasında da çatışma çıkarır.
Birçok polisi de meslekten ihraç ettirir.
Çünkü 20 yıl önceki yasalar, bu çağın özgürlük ve insan haklarını daha çok savunan yasalarıyla yürümez; çatışır.
Kısacası, dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulamaz.
Bütün bu eleştirilere karşın görünen o ki iktidar yasayı çıkarmakta, muhalefet de ilk kez bir yasa üzerinde bu kadar kenetlenmiş durumda direnmekte kararlı.
Muhalefetin tepkisinin nedeni ise 2001’deki Anayasa değişikliğinde, güvenlik ile arasındaki dengede özgürlüğün ağır bastığı düzenlemeye destek veren AK Parti’nin, bugün 1990’lara dönmek istemesi.
Bundan dolayı 132 maddeden oluşan torba yasayı geçirmeme konusunda her yönteme başvurmakta kararlı.
HEP SORUN
İşin ilginç yanı, bunda olduğu gibi Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin her dönem sıkıntı yaratıyor olması.
1980’li yıllarda da merhum Özal benzer düzenlemeleri getirdiğinde SHP’li Cüneyt Canver, Fikri Sağlar ve Ali İhsan Elgin’in sıkı muhalefetiyle karşılaşınca, uzlaşmak zorunda kaldı.
Dikkat çekici olan, bu kez sert muhalefete MHP’nin de katılmış olması.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu dünkü sohbetimizde valinin emriyle gözaltının 24 saatten 96 saate kadar uzamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ile yasa üzerinde çalışan Bülent Tezcan da yasamanın yetkisinin vali ve polise veriliyor olmasına tepki gösterdi.
Jandarma’daki düzenlemeyle alt rütbe ile generallerin arasındaki emir komuta bağının koparılacağını; bakanın generaller hakkında soruşturma açma yetkisine sahip olacağını vurguladı.
KİM KABUL EDER?
Eleştirilerinde haksız değiller, ancak tasarı daha ağır sorunları da bünyesinde taşıyor.
Çünkü, hukukta var olan “önleme araması” ile “adli aramayı” birleştiriyor; Anayasa’nın 20’nci maddesine aykırı şekilde somut suç şüphesi oluşmadan polise kişinin soyunmasını isteme yetkisini veriyor.
Gerektiğinde 24 ile 96 saat arasında gözaltına alma hakkı tanıyor.
Hukuka “tehlike yakalama” terimini kazandırıp, polise dilediği kişiyi dilediği yere, ile ve ilçeye sokmama hakkı veriyor.
Yazılı olmadan ve hâkimin onayına sunulmadan, sözlü emirle yerine getirilebileceği hükmünü de bünyesinde taşıyor.
Suç unsuruna rastlanmayan hukuka aykırı haksız aramanın ve gözaltının ortaya çıkması halinde, sözlü emrin amir tarafından yazılı hale nasıl getirileceğini; onayına sunulan hukuksuz emre hâkimin nasıl onay vereceğini ise sorgulamıyor.
Bu yasayla polisin başının yanacağı, onun da bir süre sonra görevini çekinerek yapar hale geleceği öngörülmüyor.
Geçmişte yaşananlar anımsanmak istenmiyor.
Not: Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Japon yurttaşının kurtarılması için kurumlar aracılığıyla gösterilen çabayı aktarırken dün bu sütunda dile getirdiği “müzakere” sözünü, Japon hükümetiyle görüşmeler için kullandı. Kastı IŞİD değildi; yanlış anlayanlar için düzeltirim.
- Tropikleştik…3 gün önce
- Orta Doğu'nun sinir uçları…5 gün önce
- Trajik zihin…1 hafta önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...1 hafta önce
- Fetvasını arayan İran…1 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...2 hafta önce
- Mr. Fico…2 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...3 hafta önce
- Anneler günü…3 hafta önce
- Güç savurması…3 hafta önce