'Tamam varız birlikte çekelim'
AŞIRI sol kanattan gelmesi dolayısıyla iki ülke ilişkilerinde paradigma değişikliğine gideceği varsayılmıştı.
Ancak Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras’ın, ilk yurtdışı gezisini yaptığı Kıbrıs’tan söylediği sözler, umulduğu gibi olmadı.
Özellikle de ada çevresinde var olduğuna inanılan hidrokarbon yakıtlarla ilgili sözleri...
Paradigmaları yıkmak bir yana, “Türkiye, Kıbrıs’ın egemenlik haklarını ihlal ediyor” cümlesiyle daha ilk adımda aynı alana çapa attı.
Ekimde kesilen Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlamasını da geçmiş mevkidaşları gibi benzer şartlara bağladı:
“Araştırma gemisi Barbaros’un münhasır ekonomik bölgede Kıbrıs’ın egemenlik haklarını ihlal etmesi, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir ve müzakere sürecini sekteye uğratmaktadır. Görüşmeler devam etmelidir. Ancak bunun için Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkilerine ve uluslararası hukuka saygı göstermesi ve tehditlerden vazgeçmesi gerekir.”
‘BİZ HAZIRIZ’
Tsipras’ın sözlerini dün TBMM’de sohbet ettiğim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sordum.
Her zamanki rahat, güler yüzlü tavrıyla, “Tamam, biz çekmeye hazırız” diye söze girdi.
“Ama...” deyip ekledi:
“Önce üzerinde konuştuğumuz, iyi niyetimizi sergilediğimiz, defalarca üzerinde uzlaştığımız, önerdiğimiz adımları haydi gelin karşılıklı atalım. Mesela ortak şirket kurmayı önermiştik, haydi kuralım; birlikte işletelim. Petrolü, gazı birlikte arayalım, çıkaralım ve birlikte taşıyalım. Bunların hepsini önerdik ama bugüne kadar hiçbirine olumlu cevap vermediler.”
Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki önerilerinin bu noktada da kalmadığını, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dışişleri bakanlarının eşzamanlı olarak iki ülke başkentlerini ziyaret etmelerine de Atina’nın engel olduğunu anımsattı.
Bütün bunlar ortada dururken, adım atması gereken tarafın Atina olduğunu, ancak yine de “birlikte adım atma” çağrısını yinelediğini vurguladı.
TERÖRİSTE NE DENİR
Çavuşoğlu ile (IŞ)İD tarafından öldürülen Japonlar üzerine de konuştuk.
Bırakılmaları için emek sarf ettiklerini, “arabuluculuk yapmak için devreye girdiklerini” söyledi.
“Karşınızdaki sonuçta terörist, onunla müzakere edilemiyor, çünkü kuralı yok” deyip devam etti:
“Keşke sonuç alınabilseydi. Sayın Başbakan Japonya Başbakanı’yla, ben de Dışişleri Bakanı’yla sürekli müzakerede bulunduk. Ama bir sonuç alamadık. Sonuçta yapabileceğimiz bir şey yoktu.”
Bu aşamada ABD’nin aralarında PYD/ YPG’nin de bulunduğu (IŞ)İD’e karşı savaşanlara yardımın devam edeceğine ilişkin açıklamasını anımsattım.
Durakladı, güldü; cevap vermeye gerek görmeden yürüyüp gitti.
Görünen o ki Kıbrıs konusunda Atina odaklı politikalar bir süre daha devam edecek.
Son dönemde ABD’nin de devreye girmesi sonucu elde iki tarafın kazanımları, görünen o ki bir süre daha demlenmeye bırakılacak.
Sonrasında bir sonuç getirip getirmeyeceğini ise kimse şu aşamada öngöremiyor.
Çünkü, iktidarın büyük ortağı SYRIZA’nın hükümeti kurduğu aşırı milliyetçi ANEL faktörünün nelere yol açacağı kestirilemiyor.
Doğu Akdeniz’de yeni bir “bekle gör” sürecine girilmiş bulunuluyor.