Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANAYASA Mahkemesi (AYM), % 10 seçim barajıyla ilgili “kabul edilebilirlik” kararını vermeden önce Adalet Bakanlığı’ndan da görüş almış.

        Bakanlık yazısında % 10 barajıyla ilgili olarak mahkemelerin hükümleri ve benzer olaylarla ilgili kararları sıralayıp barajın devam etmesi yönünde görüş bildirmiş.

        Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş imzasıyla, 7 Kasım’da AYM’ye gönderdiği yazısında 34 başlıkta düşüncelerini sıralayan Adalet Bakanlığı, görüşünü şöyle noktalamış:

        “Başvurucunun şikâyetinin kabul edilebilirlik ve esas yönünden incelenmesinde yukarıda belirtilen hususların da gözetilmesi konusunda takdirin Anayasa Mahkemesi’ne ait olduğu düşünülmektedir...”

        BAKANLIK GÖRÜŞÜ

        AYM’ye yanıtında bakanlık, önce başvurucu olarak Büyük Birlik Partisi’nin şikâyeti üzerinde durmuş.

        AYM Kuruluş ve Yargılama Usulleri Kanunu’nun 49’uncu maddesinin 2’nci fıkrasındaki şu hükmü anımsatmış:

        “Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi halinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığı’na gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hallerde görüşünü yazılı olarak mahkemeye bildirir.”

        Kanunun yasama işlemlerinin Anayasa’ya aykırılığı konusunda bireysel başvurunun yapılamayacağı belirtilip şöyle denilmiş:

        “Başvurucunun bu iddialarına ilişkin görüş sunulması bakanlığımızın görev alanı dışında kalmaktadır...”

        Bununla birlikte BBP’nin diğer şikâyetlerine ilişkin görüşler de sıralanmış.

        POTANSİYEL MAĞDUR

        BBP’nin seçim barajının ölçüsüz, temsilde adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı ve partiler arasında fırsat eşitsizliği yarattığına ilişkin görüşünü anımsatmış.

        BBP’nin, “2015 yılında yapılacak genel seçimde potansiyel mağdur olacağını belirterek seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin” iddiasına yer vermiş.

        Bu iddiaya ilişkin karşı görüşünü de AİHM’nin “zorunlu din dersi” kararıyla açıklamış.

        AİHM’nin Türkiye hakkında verdiği Mansur Yalçın kararında bu kişinin ortaöğretimde okuyan çocuklarının “zorunlu din dersi nedeniyle mağduriyete uğradıklarını kabul ettiğini” belirtmiş.

        Ancak, daha küçük yaştaki çocuklarının “az ya da çok uzak bir gelecekte zorunlu din dersi alma ihtimalinin mağdur olmak için yeterli olmadığına karar verdiğinin” de altı çizilmiş.

        Potansiyel mağduriyetin “kişisel hakkı doğrudan etkilenenler için geçerli olduğunun” altı çizilmiş.

        Bunlardan dolayı başvurunun “kişi bakamından yetkisiz” olması gerektiği görüşü belirtilmiş.

        AİHM KARARI

        Bakanlık, görüşünü “esas bakımından” da aktarmış.

        Seçme ve seçilme hakkının demokratik siyasal rejimin temel ilkesi olduğuna vurgu yapılan bakanlık görüşünde DEHAP’tan aday olan iki kişinin % 10 barajıyla ilgili açtıkları davaya da göndermede bulunulmuş.

        AİHM’nin 2008’de verdiği kararında, “% 10 seçim barajının genel itibarıyla fazla yüksek görüldüğünün, anılan barajın siyasi partileri seçim sürecinin şeffaflığına katkıda bulunmayan manevralar geliştirmelerine yol açtığının” belirtildiği hatırlatılmış.

        Ancak, AİHM’nin “seçime katılan herkesin barajı geçememeleri halinde seçilemeyeceklerini biliyor olmaları gerektiğine” ve “ülkelerin takdir hakkı olduğuna” dolayısıyla ihlalin bulunmadığına hükmettiği belirtilmiş.

        AYM’nin 1995’te çevre barajını kaldırırken, %10 ülke barajına “yönetimde istikrarın sağlanması için devam kararı verdiği” anımsatılmış.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar