Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTER çözüm sürecini diriltme, ister masayı yeniden kurma çabası olarak değerlendirilsin.

        Sonuçta, çözüm sürecinin tarafları hükümet ile HDP heyetlerinin önceki günkü görüşmesi, 6-7 Ekim’deki yol kazasının molozunun temizlenmesine ve iyi niyet tazelenmesine neden olmuş.

        HDP heyetinin dünkü açıklaması da bunun yansıması...

        Bununla birlikte, İmralı’da 21 Ekim’de gerçekleşen 26’ncı görüşme sonrası bekleme odasına alınan sürecin, hangi üslup içinde yoluna devam edeceğinin de yöntemi belirlenmiş.

        Önce, “Süreç öldü, ayağa kalkamaz” algısına karşı her iki taraf da “süreci diriltme” iradesini ortaya koymuş.

        Heyetler kapsamında yapılan açıklamalardaki üsluba dikkat edilmesi konusunda uzlaşılmış.

        Zamanı gelmeden yapılan açıklamaların yarattığı sıkıntıya dikkat çekilmiş.

        Buna en iyi örnek de İmralı’ya bir sekretarya heyetinin gideceğine dönük HDP’den gelen erken açıklama.

        Hükümet kanadında, HDP’den yapılan erken açıklamanın politik olarak sıkıntı yarattığı kanısı hâkimdi.

        HEYET KONUSU

        Gelelim sekretarya ve heyetin yenilenmesine...

        Uzun süredir yayılan iddiaya göre, “hükümetin İmralı heyetinin iyi performans göstermediği, değişmesini istediği” yönündeydi.

        Hükümetin heyete DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ile Kadın Hareketinden Ceylan Bağrıyanık’ın eklenmesini istediği de vurgulanıyordu.

        Konuyu dün taraflara sordum...

        Görüşmede “heyette kimlerin yer alacağı konusunun herhangi bir şekilde dile getirilmediği, imasının dahi yapılmadığı” söylendi.

        Ayrıca Dicle ve Bağrıyanık’ın eğer sekretarya oluşursa, mevcut üç kişilik heyete eklenecek isimler olduğu da anımsatıldı.

        TARAFLAR MEMNUN

        Şimdi soru şu: Üslup konusundaki hassasiyet, hükümet ve HDP’yi de kapsayacak mı?

        AK Parti ve HDP rakip partiler olmaları dolayısıyla birbirleri hakkında eleştiri veya açıklamada bulunma hakkına sahip.

        Dolayısıyla, “siyasi taraflardan gelen açıklamalar, sertleşmeler, sürece yansıtılmayacak ve etkilemeyecek”...

        Sonuçta daha önce Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın da dile getirdiği, “Kaza oldu, artık bunu aşıp yolumuza devam etmeliyiz” yaklaşımı önceki günkü görüşmenin ana teması olmuş.

        Peki, bundan sonra da meydana gelecek olaylar süreci yine aynı sıkıntıya sokar mı?

        Asıl mesele de burada başlıyor. Sürecin sağlıklı işlemesi konusunda çaba gösteren, Diyarbakır’da yaşanan olayların yatışmasında da önemli görev üstelenen iki isim Şah İsmail Bedirhanoğlu ve Tahir Elçi’nin konuya bakışı aynı:

        “İmralı görüşmeleri terbiye aracı yapılmaya kalkılırsa orası da yıpranır ve kullanım süreci biter. O da daha büyük kırılma yaratır.”

        Elçi, bir noktaya daha dikkat çekti:

        “Sürecin sağlıklı ilerlemesi için Öcalan, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Kürt ve Türk halklarında var olan irade, sürecin en önemli emniyetidir. Eğer bu irade tüketilirse provokasyonlara yol açar.”

        Bedirhanoğlu, “HDP’nin postacı konumdan çıkarılıp aktif taraf yapılmasıyla sürecin daha sağlıklı işleyeceğini” söyledi.

        Çözüm sürecinin tekrar aktifleşmesinden taraflar memnun.

        En iyi göstergesi de Lice’de önceki akşam yaşanan bir olayın, başka noktaya taşınmadan yatıştırılmış olması...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar