Geçin bunları
Hangi maça bakarsanız bakın, şikayetin tek bir sebebi var: Hakem...
Kendimi bildim bileli basketbolun içindeyim. Oyuncu, antrenör, yönetici, menajer olarak “Türk basketbolu”na pür amatörce hizmet ediyorum. Etmeye de Allah izin verirse uzun yıllar daha devam edeceğim...
Dün ve bugün şikayetlerin odak noktası olan hakemlerden yarın şikayet etmek istemiyorum. Gelecekte inşallah hakemlerden hiç kimse şikayet etmez. Böyle bir “basketbol rüyası”nı bana çok görmeyin!..
Basketbol hakemlerinin “gördüğünü çalması” konusunda uyarılarda bulunan MHK üyeleri ve “Hakem eğitimcileri” elbette düdükleri teslim ettikleri kişilere “aman ha gördüğünüzü çalın” diyorlar. Onlar ise, ne çaldıkları düdükleri biliyorlar, ne de çalamadıkları faul ve hataları...
Acaba bu konuda hocaları ve yol gösterici ağabeyleri ne diyor onlara?..
Bunun dışında başka ne söylüyorlar acaba, çok merak ediyorum?
Kuralları doğru uygulayın.
Takıma ve oyuncuya göre düdük çalmayın.
Oyuncuları, antrenörleri küçük görmeyin.
Seyirciyi hafife alıp, isyan noktasına getirmeyin.
Her iki potada da aynı düdükleri çalın.
Kızmayın, kızdığınızı hissettirmeyin.
Psikolojinizi ve moralinizi bozmayın.
Ve hislerinize hakim olun...
En önemlisi de oyuncudan ve takımdan intikam almayın!..
Mutlaka bunları söylüyorlardır.
Ama gelin görün ki...
MHK üyeleri genellikle her itirazın sonrasında “Evet haklısın. Ama genç bunlar. Tecrübe kazanmaları lazım” savunmasında bulunuyorlar...
Biz de diyoruz ki; GEÇİN BUNLARI...
Hakemleri eğitin... Eğitin... Eğitin...
Özellikle de basketbol ile uzaktan yakından ilgili olmayıp, hakem olanları büyütüp, yukarıda sıraladıklarımızın gündeme gelmesini sağlamayın...
Bugün MHK üyeleri değişiyor... Hakemler gelip gidiyor... Ama bakın “Türk basketbolu” yine yılların kanayan yarasına kapatamıyor!..
Kanayan yara nedir? Hakemler...
Hele hele MHK üyelerinin hiç mi hiç izlemediği alt liglere bir gelin de görün ki...
Hakemlik, “Allah’a emanet!..
***
Gelelim bir de maç gözlemcilerine...
Hakemler ve oyun üzerinde hemen hemen hiç bir yetkileri yok. Olduğunu da sanmıyorum...
Sadece ve sadece “ceza yazıp, federasyona şirin gözükebilmek için maçtan önce fır dönüp duruyorlar...”
Hepsi mi?
Hayır...
Bazıları için kör oluyorlar, bazıları için açıkgöz...
Sorun büyük!..
Her maçta ayrı uygulamalar, her salonda farklı arayışlar...
3.Lig’de zaman zaman ambulans olmadan oynatılan maçlar; farklı şehirlerde farklı tutumlar; çelişkili söylemler; kavram karmaşaları ve tutarsız davranışlar...
Bu tutarsızlıkların sonucu kulüplere verilen cezalar...
Dolaylı yoldan çalınan emekler...
Tüm bunların savunması içinde üretilen bahaneler; uydurulan kılıflar...
Tekrar ediyorum ‘‘GEÇİN BUNLARI’’