Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Haluk Levent olağanüstü bir emek vererek büyük bir kampanya yaptı.

        Şu ana kadar 2 milyara yakın maddi bağış topladı, yanlış bilmiyorsam.

        Bu Levent’in daha önce yaptığı bireysel yardımlara benzemiyor.

        Kendisi büyük bir iyi niyetle satıcılarla sıkı pazarlıklar yaptıklarını anlatıyor ama bu çapta bir alım ve dağıtım organizasyonu uzmanlık gerektirir.

        Denetçilerle sözleşme imzalanacağını açıkladı fakat asıl önemli olan harcama yetkisini kimin kıllanacağı…

        Artık üzerinde binlerce kişinin sorumluluğunu taşıyor. Bu yükün altında yapacağı en küçük bir hata bütün emeğine ve güvenirliliğine gölge düşürebilir. Kumar geçmişi nedeniyle büyük suçlamalara maruz kalabilir.

        Bu yüzden kendisine bir önerim var.

        Bu bağışların harcama, alım yapma ve imza yetkisi kamuoyunca uzmanlığı ve dürüstlüğü ile bilinen özel sektörden üst düzey uzman bir komite tarafından yapılsın.

        Örneğin, Cem Boyner, Akın Öngör, Bülent Şenver, Piraye Antika, Nesrin Nas gibi isimlerle birlikte Hesap Uzmanları Derneği, İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Denetçiler Derneği temsilcilerinden oluşacak bir icra komitesi kurulabilir.

        REKLAM

        Hatta kendisi de kabul ederse bu komiteye TÜSİAD eski Başkanı Cansen Başaran Symes başkanlık edebilir.

        Hem kamu kurumlarına ve özel kuruluşlara dünya çapında denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan PwC kökenli olması hem de kadın olması nedeniyle son derece güven veren bir isim olur.

        Ahbap’ta toplanan bağışların böylesi profesyonel ve şeffaf bir oluşum tarafından kullanılması hem bağışçıları rahatlatır hem de Haluk Levent’in omuzundaki ağır yükü hafifletir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Trollüğün zamanı değil!

        Trollüğün zamanı değil!
        0:00 / 0:00

        Türkiye bugüne kadar görülmüş en büyük afetini yaşarken aynı zamanda olağanüstü bir sivil dayanışma örneği sergiliyor.

        Özellikle Haluk Levent’in emeği büyük. Sadece halktan gelen yardımları dağıtmakla kalmadı bütün sanat, spor ve iş dünyasını mobilize ederek dikkate değer çapta yardım topladı.

        Üstelik asla politik şov yapmadı.

        Radikal tiplerin yorumlarına kulak asmadı.

        Kim ne der diye aldırmadan bakanlarla koordinasyon içinde çalıştı.

        “Ahbap da bizim AFAD da” diyerek kutuplaşmanın önüne geçti.

        Yolsuzluk yapacağı iddialarına karşı da somut bir adım attı ve yerli ve yabancı iki denetim firması ile sözleşme imzalayarak bütün satın almaların denetleneceğini açıkladı.

        Adam daha ne yapsın?

        Benzer şekilde Oğuzhan Uğur da hem Levent’e destek oldu hem de sosyal medya fenomenleri, oyuncular ve gönüllülerden oluşan bir ağ kurarak enkaz bölgesinden gelen talepler doğrultusunda ihtiyaçları karşılamaya girişti.

        Fakat şu hassas süreçte bir takım kendini bilmezler bu pırıl pırıl çabaya gölge düşürmeye çalışıyor.

        REKLAM

        Yazıktır ayıptır günahtır, yapmayın!

        Siz yine iktidarı destekleyin, hatta çıkın bir kampanya da siz düzenleyin ama bu insanların emekleri hakkında spekülatif iddialar ortaya atarak klavye başından trollük yapmayın.

        “AK Parti’ye en büyük zararı bu tipler” veriyor diyorduk.

        Artık bütün ülkeye zarar verir noktaya geldiler.

        Uzaktan eğitim kararı gözden geçirilmeli

        Uzaktan eğitim kararı gözden geçirilmeli
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan dün üniversite yurtlarının depremzedelere tahsis edilebilmesi için yüksek öğretim kurumlarının yaza kadar uzaktan eğitim yapacağını duyurdu.

        Bir otel cenneti olan ülkemizde bu doğru bir karar mı şahsen hiç emin değilim. Neden ilk önce eğitimden feragat ediliyor?

        Uzaktan eğitimin pek çok branşta verimi yok.

        Özellikle pratik eğitimin şart olduğu alanlarda Türkiye genelinde öğrencilerin okuldan mahrum olmasına gerek var mı?

        Kaldı ki depremzede öğrencilerin rehabilitasyonu için de üniversite hayatına dönmeleri çok önemli.

        Fevri verilen kararlar yüzünden bir yeri yaparken diğer tarafı bozuyoruz.

        Pandemi döneminde aynı hatayı yaptık. Dünyada okulları en uzun süre kapatan ülkelerden biri olduk.

        Şimdi aynı yanlışa tekrar düşmenin anlamı yok.

        Üniversite kurulları ve öğrenciler çağrı yaparsa belki iktidar kararını gözden geçirir ve depremzedeler için başka formüller bulmaya yönelirler.

        7. günde devam eden 3 temel problem

        7. günde devam eden 3 temel problem
        0:00 / 0:00

        Depremzedelerin gıda sorunu büyük oranda çözüldü tamam ama 7. güne doğru giderken, an itibarıyla 3 temel sorun var; çadır, seyyar tuvalet ve tabii ki ısınma.

        Enerji Bakanı Fatih Dönmez dün BOTAŞ’ın ana iletim hatlarında 18 adet büyük hasar meydana geldiğini ama şehir girişlerine kadar olan bölümlerin tamir edildiğini açıkladı. Enkaz çalışmaları devam ederken evlere verilmesinin mümkün olmadığını da anlattı. “Hiç hasar almayan binalarda dahi tesisat zarar görmüş mü diye tek tek kontrol gerekiyor” dedi.

        Bu da demek oluyor ki önümüzdeki birkaç hafta daha doğalgaz verilmesi çok zor.

        Elektrik de ondan farksız değil.

        Bölgede elektrik dağıtım şirketlerinden birinin de sahibi olan önemli bir iş insanımız ile konuştuk, iki sorun olduğunun altını çizdi.

        Depremle birlikte altyapının çökmesi ve alt yapı onarımı için gerekli proje bilgilerini bilen yerel yetkililerin de enkaz altında kalması… Dışarıdan gelen görevliler şehirlerdeki planlamaya hâkim değiller. Ana arterlerin onarılması da zaman alıyor.

        Büyük inşaat projeleriyle de tanınan bir grubun ortaklarında olan bu iş insanımıza ilk günlerde yaşanan vinç ve iş makinası sorununun nedenini de sordum.

        “İş makinalarının bölgeye sevkiyatı için treyler gerekiyordu ama kısa sürede temini çok zordu. Ayrıca yollarda büyük hasar vardı. Vinçler kendi başına gidebilen araçlar. Yakın illerdekiler hızla gitti ama örneğin İstanbul ve Trabzon’daki bir vincin afet bölgesine gidebilmesi 3 gün sürer. Sorun buradan kaynaklandı” dedi.

        Çadır eksikliği de bir diğer temel problem.

        Dün akşam İçişleri Bakanlığı’ndan aldığım bilgiye göre bölgeye toplamda 175 bin 906 yani kabaca 176 bin çadır gönderilmiş.

        Depremin kapsama alanındaki nüfusun yaklaşık 13 buçuk milyon olduğu göz önüne alınca elbette bu sayı çok yetersiz.

        Bakanlık önceliği çadır kentler kurulmasına vermiş durumda. Bu da anlaşılır bir tercih çünkü toplu alanlarda hizmet altyapısı kurmak daha kolay.

        Şu ana kadar 10 ilde 257 adet çadır kent kurulmuş.

        Fakat bireysel talep çok fazla. Yağma ve hırsızlık olayları nedeniyle vatandaşlar evlerinin olduğu bölgeyi terk etmek istemiyor. Köy ve kasabalarda da ciddi oranda çadır açığı var.

        Halihazırdaki çadır stokları bu büyüklükteki bir talebi karşılamaya yetmemiş. AFAD hem yeni sipariş hem de yurtdışından tedarik için girişim yapmış.

        Üniversite yurtları ve otellerin ivedilikle devreye sokulmasının bir sebebi de bu açığı kapatmanın kolay olmadığını görmeleri.

        Son olarak çözülemeyen bir temel problem de tuvalet sorunu. Acilen ve çok sayıda seyyar tuvalet gönderilmesi gerekiyor.

        İçişleri bakanlığı var olanın gönderildiğini ve yurtdışından temin sürecinin başlatıldığını söylüyor.

        Bütün dünya “Türkiye’ye nasıl yardım edebiliriz?” diye soruyor. Salgın hastalıklar yaygınlaşmadan dünya çapında bir kampanya yapmalı, konunun uzmanı uluslararası şirketlere çağrı yapmalıyız.

        Bill Gates’in Afrika’daki tuvalet sorununu çözmek için geliştirdiği özel bir projesi vardı. Onun da kapısı çalınabilir.

        Ülkemiz devasa boyuttaki bu afete hazırlıksız yakalandı.

        İlk günler insanlar içecek su bile bulamadılar.

        Bu acı günler geçtikten sonra tüm yerleşim birimlerinde afete hazırlık amacıyla A’dan Z’ye tüm temel ihtiyaçların stoklandığı, arama kurtarma ekipmanlarını da içeren depreme sele yangına dayanıklı özel depolar inşa etmeliyiz.

        Yolların da çöktüğü bu gibi afetlerde genel merkezlerde istediğiniz kadar stok tutun, ulaştıramadıktan sonra bir anlamı olmuyor.

        Diğer Yazılar