Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Ankara’da AK Parti’nin seçim beyannamesini yani vaatlerini açıkladı.
Vaatlere geçmeden önce son 20 yılda yaptıklarına ve ideolojik duruşlarına dair geniş bir çerçeve çizdi.
Toplamda 2 saati aşan bir konuşma yapmasına rağmen enerjisi oldukça yüksekti.
Zaten Erdoğan’ın seçim sathı mailine girildiğinde meydanlarda yaptığı konuşmalarla oylarını hızlı biçimde yükselttiği yıllardır söylenir.
Dünkü performansında da ben bu yükselişin izlerini gördüm açıkçası...
Konuşmasının içeriği adeta 2018’den bu yana kaybettiği seçmenini yeniden kazanmak üzerine kuruluydu.
Muhafazakar dindar seçmene Ayasofya’nın ibadete açılması, İslam dünyasının Türkiye’ye dönük ilgisi ve Ramazan gibi farklı semboller üzerinden mesajlar verdi.
Kararsız seçmene özel bir parantez açarak “Gelmeyene gideceğiz. Küskünü barıştıracağız. Sevmeyeni sevdireceğiz. Kararsızları ikna edeceğiz” demesi oldukça dikkat çekiciydi.
Vaatlere gelince, kimileri orijinaldi, kimileri ise muhalefetin vaatlerinden yola çıkarak hazırlanmıştı.
Örneğin CHP’nin yıllardır dillendirdiği aile destekleri sigortasına karşılık AK Parti de gelir tamamlayıcı aile destek sistemi vaat etti. İçeriğine bakıldığında Millet İttifakı’nın vaadi ile bire bir örtüşüyor. Tek fark, bu yardımları dijital aile ve gençlik bankası kurarak finanse edeceklerini açıklamış olmaları. Bu dijital bankanın Karadeniz doğalgazından elde edilecek gelirlerden pay ayrılarak oluşturulacağının söylenmesi de değişiklik yaratıyor.
Kamu atamalarında mülakatın kaldırılması da muhalefetin en bilinen vaatleri arasındaydı.
Benzer şekilde yükseköğrenimdeki gençlere bir kereliğine cep telefonu ve bilgisayar satışında vergi muafiyeti sağlanması, üniversiteli gençlere aylık 10 GB ücretsiz internet erişim imkanı sağlanması, siyasi partiler hakkında kapatma davası açılabilmesinin Meclis'in iznine bağlanması da yine muhalefetin daha önce açıkladığı vaatlerden kopya çekildiğini gösteriyor.
Orijinal vaatler de yok değil.
Yeni evlenecek çiftlere 150 bin liralık faizsiz kredi, emekli olmak isteyen ev hanımlarına 3’te 1 oranında prim desteği, vatandaşın kanun teklifi vermesine veya iptali için başvurusuna dönük düzenlemeler, zorunlu bina kimlik sistemi ve 5 yılda bir denetim gibi güzel vaatler de yazmışlar.
Bir de öyle vaatler var ki insan ister istemez “Şimdiye kadar neden yapmadınız?” veya “Daha önce de vaat ettiniz ama yapmadınız” demeden geçemiyor.
Mesela “Değişen toplumsal ihtiyaçlar dikkate alınarak ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikteki mevzuat gözden geçirilecek” demişler. İyi de yıllardır AK Parti’ye düşünce ve ifade özgürlüğünü daralttıklarına dair eleştiri yapılmıyor mu? Mesele sadece mevzuat mı yoksa zihniyet mi? Bugün değiştirmelerinin önünde ne engel var?
Benzer şekilde “Enflasyon tek haneye inecek, kişi başına gelir 16 bin dolara çıkacak”, “Tarımsal üretim artacak, gıda fiyatlarında oynaklık önlenecek” gibi vaatler de “Elinizi tutan mı vardı?” sorusuna neden oluyor.
Totaline baktığımızda ben Erdoğan’ın kendi seçmenini konsolide etmekte zorluk yaşamayacağını, hatta finalde yarışı önde kapatabileceğini düşünüyorum.
Fakat bunun nedeni kesinlikle bu beyannamede sıraladıkları yeni vaatler değil.
Karadeniz doğalgazı, milli savunma sanayiindeki atılımlar, TOGG gibi daha önceden hayata geçirdikleri ve toplumun geniş kesimlerince beğenilen projeler iktidara bu seçimde de avantaj sağlayacak.
Daha önemli ve belirleyici olan ise Erdoğan’ın seçmeniyle kurduğu, ideolojik ve duygusal bağ.
Muhalefetteki dağınık duruşun aksine Erdoğan yine “yerlilik, millilik ve manevi değerler” üzerine inşa ettiği söylemi ile geniş kesimleri konsolide etmeye devam ediyor.
Özellikle Anadolu’da bunun ciddi bir karşılığı var.
Tabii toplamda 50+1 almasına yetecek mi?
Bunu ancak sandıkta göreceğiz.