HDP’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması gerektiğini düşünebilirsiniz.
PKK ile ilişkisi üzerinden meşruiyetini sorgulayabilir, demokratik siyasetten ayrılmaması için çağrı yapabilirsiniz.
CHP’nin HDP ile kavga etmemesi kafanıza yatmayabilir.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul’a destek verilmemesi çağrısıyla büyükelçilere mektup yazmasını eleştirebilirsiniz.
Ana muhalefet partisinin mevcut duruma dair çizdiği tabloyu fazla karamsar bulabilirsiniz.
Fakat Atatürk'ün kurduğu, seçmenin 4’te 1’inin oy verdiği Cumhuriyet Halk Partisi'ni, politik çizgisi işinize gelmiyor diye, dolaylı bahanelerle gayrimeşru ilan edemezsiniz.
Bir zamanlar “AK Parti kapatılsın” diyen zihniyet ile bugün “Bir bakmışsınız CHP kapatılmış” diyen zihniyet arasında anti-demokratiklik açısından zerre farkı yoktur.
Kaldı ki Cumhurbaşkanı ya da AK Parti yetkilileri bile “HDP kapatılmalı” demiyorken, HDP’yi de aşıp “CHP kapatılsın” demek, kraldan çok kralcılığın dik âlâsıdır.
AK Partililer bile “Yok artık” diyerek güler halinize...
Aradan 3 gün geçti, haber kanallarında hâlâ pazar günü gerçekleşen İstanbul Maratonu’nda Millet İttifakı’nın verdiği görüntüleri konuşuyoruz. Özellikle göğüslerine yapıştırdıkları tarihi numaraların şifresini çözmeye çalışıyoruz.
Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıkladığı halde Meral Akşener neden 2023’ü göğsüne astı?
Ekrem İmamoğlu’nun 34’ü seçmesi, aday olmayacağını kabullenmesine mi işaret?
Dilek İmamoğlu’nun kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı 1934 tarihini seçmesi ne kadar hoş...
Maratona neden muhalefetteki diğer liderler davet edilmedi?
Kısacası yorumlar bitmiyor...
Ve yorumların bitmemesi sıradan bir yürüyüşün nasıl dikkat çeken bir olaya dönüştüğünü gösteriyor.
Bu bir siyasi iletişim başarısıdır.
Fikir kimden çıktıysa teşekkür etmeleri lazım.
Millet İttifakı, Suriye tezkeresi, Lütfi Türkkan’ın küfrü, büyükelçilere Kanal İstanbul mektubu gibi hadiselerle kendi kalesine art arda goller atmasa, gündem belirlemede yakaladığı başarıyı oya daha hızlı çevirebilir.
Kurduğu Cumhuriyet’in üzerinden 98 yıl, vefatının ardından 83 yıl geçti...
Ama onun bu ülkeye kazandırdıkları hafızalardan silinmedi...
Ne dayatılan ideolojiler, ne hatırasını yıpratma çabaları...
Hiçbiri ama hiçbiri ona olan sevgimizi eksiltmedi...
Hatta geçmişte eleştiren kimi kesimler bile bugün kıymetini idrak ediyor...
Etrafımızdaki ülkelerin halini gördükçe daha sıkı sahip çıkıyoruz vizyonuna...
Keşke daha uzun yaşasaydı da başlattığı medeniyet devrimi daha derin kökler salabilseydi...
Onun kurduğu Cumhuriyet’in verdiği imkânlar sayesinde bu satırları yazma fırsatı yakalamış bir kadın gazeteci olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, saygı, minnet ve özlemle anıyorum...
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Aydınlatma Metni’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.