Muhalefetin dış politika dağınıklığı
Millet İttifakı veya daha geniş haliyle muhalefet bloku, birlikteliklerini parlamenter sisteme dönüş hedefi üzerinden kurguluyor.
Oysa geniş halk kitlelerinin tercihini asıl belirleyecek olan sistem değil, şu 3 soru:
Ekonomideki sorunları nasıl çözeceksiniz? Projeleriniz ne?
Milli meselelerde politikanız ne olacak?
Hayat tarzıma karışacak mısınız? Manevi değerlerime sahip çıkacak mısınız?
Muhalefet partileri, bu 3 soru içinden sondakiyle ilgili net konuşuyor. “Kimsenin hayat tarzına karışmayacağız, muhafazakârların da içi müsterih olsun” diyorlar. Buna rağmen anketlerde Cumhur İttifakı seçmeni muhalefetin kazanması durumunda kazanımlarını kaybetmekten korktuğunu söylüyor. Yani ikna olmuş değiller. Belki zamanla değişir.
Ekonomi kısmında ise muhalefet partilerinin eleştirileri ortaya koydukları çözüm önerilerinden daha çok ama bu eksikliğin farkına varmaya, somut planlar geliştirmeye başlıyorlar. 2023’e doğru açıkladıkları proje sayısı artacak gibi. Yani umarım öyle olur.
Fakat şu dış politika meselesi var ya, işte muhalefet en çok orada zayıf kalıyor.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 sonrası yükselen milliyetçi dalga ile dış politika iç politika ile bütünleşti.
'Milli beka' söylemi kitleler üzerinde ciddi etki yaptı. Doğu Akdeniz konusunda muhalefet seçmeninin ciddi bir bölümü de iktidarın izlediği politikayı doğru buluyor.
Buna karşılık muhalefet, dış politikada hükümeti eleştirmek dışında geleceğe dönük net bir projeksiyon belirleyemiyor.
Suriye tezkeresi de gösterdi ki İYİ Parti ve CHP aynı çizgide değil. Bırakın iki partiyi, İYİ Parti bile kendi içinde yeknesak düşünmüyor.
Bu dağınıklık muhalefetin en zayıf karnı...
Yüzde 50+1’i almak için bir tür ittifak ya da koalisyon kuracaklar ama kazanırlarsa CHP’nin dış politika tezleri mi uygulanacak yoksa İYİ Parti’ninkiler mi?
PYD’ye dönük operasyonlara kesin biçimde karşı çıkan HDP’nin taleplerini dikkate alacaklar mı?
Suriye’de operasyonları noktalayacaklar mı?
İdlib’den çekilecekler mi?
Amerika’dan F-16 isteyecekler mi?
S-400’leri kullanacaklar mı?
Libya’daki askerleri çekecekler mi?
Daha bunun gibi onlarca sorunun yanıtı havada duruyor.
Geçen hafta Ali Babacan, 'Yarına Atılım Eylem Planı'nın lansmanından sonra gazetecilerle bir araya gelmişti. Erdoğan’a bağlı seçmenin kendilerine dönük tavrını anlatırken şöyle bir cümle kurdu:
“Yiyecek ekmeğimiz yok ama çok şükür İHA-SİHA’larımız var diyorlar."
İşte İHA-SİHA’ların varlığını cebindeki paradan daha kıymetli gören o seçmenin duygu dünyasını anlamadıkça muhalefet seçimi cepte zannetmesin.