Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turgut Özal’ın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde ülke dünyaya açıldı, uluslararası sisteme entegre oldu, artık kendini bulur demiştim.

        Darbe olmaz, sistem sağlıklı çalışır, yolsuzluk, hırsızlık suiistimaller biter diyordum.

        ANAP öyle bir yozlaştı ki iktidarı kaybetti.

        Üstüne 28 Şubat post modern darbesi oldu.

        AK Parti iktidar olduğunda daha güçlü duygularla ülkenin artık yörüngesini bulacağına, sistem kuracağımıza, yozlaşmanın, suiistimallerin ve darbelerin olamayacağına inandım.

        İlk on yılda, bu konuda belki de son 50 yılın en güçlü reformlarını, kurumsallaşmasını ve değişimini yaptı AK Parti.

        Ancak son 10 yılında geriye doğru giden bir demokrasi, krizlere tutulan bir ekonomi, hantallaşan ve tıkanan bir bürokrasi ve yine yozlaşma, suiistimal şikayetleri…

        Yetmemiş gibi bir de 15 Temmuz hain darbesini yaşadık.

        Nedir bu?

        NEDEN HEP AYNI HİKAYEYİ YAŞIYORUZ?

        Bu ülkenin kaderi, 15-20 yılda bir, böyle patinaj yapmak, başladığı noktaya geri dönmek, sil baştan bir sistem tartışmasını yaşamak mıdır?

        Son yüz yıla bakın. Aynı şeyleri aynı zaman aralığında yaşadığımızı göreceksiniz.

        Neden şöyle 30 yıl, 40 yıl gidecek, sağlıklı işleyen bir devlet yapısı, bir sistem kuramıyoruz?

        Bunun çok derin bir tartışma konusu olduğunu biliyorum.

        Bir köşe yazısına sığmayacak kadar derin, çetrefilli bir konu.

        Lakin bizim yaşadığımız gerçek, 15-20 yılda bir başa döndüğümüzdür.

        Bizim gerçeğimiz, sağlıklı bir devlet sistemi kuramadığımızdır.

        Bizim gerçeğimiz, babamızın çektiği sistem arızalarını bizim kuşağın, sonrasında çocuklarımızın da yaşayacağıdır.

        SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARINDA BİR İLK

        İnsanlar bugün yaşananları konuşmayı çok seviyor.

        Oysa aynı tartışmaları bizden önceki kuşak da yaşadı.

        Sedat Peker ülkenin gündemini sarsan iddialarında genelde güncel isimlerden ve konulardan bahsederdi.

        Sanırım ilk defa önceki dönem iktidarlarından bahsetti.

        Hem de ne iddialar.

        Bir Başbakan’ın kumar görüntülerini nasıl sattığını, karşılığında nasıl hapisten çıkartıldığını anlattı iddialarında.

        Yaşı tutsaydı Özal döneminde, Ecevit döneminde de benzer şeyler yaşayacaktı belki.

        DAHA DERİN TARTIŞMALIYIZ

        Dönüp dolaşıp aynı şeyleri tartışıyoruz.

        Oysa bizim tartışmalarımızı derinleştirmemiz, kişilerden, isimlerden arındırılmış şekilde sürdürmemiz gerekir.

        Yoksa bugün bir ismi tartışırsınız, yarın başka birini.

        Halbuki bir türlü kurulamayan sistemi tartışmamız gerekirdi.

        Her dönemde siyasetin etkisinde kalan yargıyı konuşmamız gerekir.

        Her siyasi iktidarın nasıl olur da ihale yasasını kendine göre değiştirdiğini sorgulamamız lazım.

        Gelin görün ki biz günceli, kişileri, isimleri tartışmayı seviyoruz.

        Böylece sorunlarımız çözülemiyor, arızalı sistem devam ediyor, iktidardaki partinin, liderin ismi değişiyor ama ürettiği arızalar devam ediyor.

        Yıllardır yönünü arıyor bu ülke.

        Ancak tartışmanın bu kadar sığ olduğu bir ortamda, pek gerçek yönünü bulacağını sanmıyorum.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar