Siyasetin tıkanmasının sebebi ittifaklar mı?
Uzun süredir siyasetin tıkandığını söylüyorum. İktidar ve muhalefet partileri belli oy aralıklarına sıkıştılar.
Ne yukarı ne de aşağı doğru radikal bir gidiş var.
Belki Ukrayna-Rusya savaşından sonra başarılı dış politika nedeniyle AK Parti oylarında yukarı doğru bir ivme olabilir.
Onun da doktorlar ve Adana olayları nedeniyle yapılan yanlışlar yüzünden eski haline dönmüş olması muhtemel.
NEDEN TIKANDI SİYASET?
Seçmen ne AK Parti’ye tekrar tek başına iktidar olacak kadar oy veriyor ne de oyları eritip tüketiyor.
Bunun en önemli sebebi ekonomik kriz kuşkusuz. Milletin canı yanıyor. Zamların ardı arkası durmuyor ve enflasyon her ay yükselişte.
Bunu değiştirmedikçe oylarda bir değişimin olması mümkün değil.
Buna yönetim zafiyetleri, yapılan kafa karıştırıcı açıklamalar, bir türlü rayına oturmayan sistemi de ekleyebilirsiniz. Halen düzeltme umudu taşıdığı ve alternatif bulamadığı için de tümden vazgeçmiyor AK Parti'den.
Muhalefet cephesinde ciddi değişim olmayışının ana nedeni, seçmende o güveni ve güç merkezi olduğu algısını tam olarak yaratamaması.
Muhalefet, büyük bir iştahla iktidarın hatasını anlatıp seçmene ezberletti ama hala kendisinin ne yapacağını kuvvetli şekilde algılatamadı.
Bu nedenlerden dolayı iktidar ve muhalefet cephesinde oylar kilitlendi kaldı.
İTTİFAKLAR TIKANMAYA NEDEN OLABİLİR Mİ?
Ben siyasette tıkanma yaşanıyor dedikçe, insanlar “Peki neden?” diye soruyor.
Bu sorunun cevabını muhalefet partilerinin bulması gerekir aslında. Benim genel geçer tespitlerim yukarıda yazılı.
Ancak muhalefetin bu kriz ortamında neden oylarının artmadığını ciddi biçimde araştırması gerekir. Yüz yüze anketlerle, fokus gruplarıyla, işin uzmanlarıyla yapılacak çalışmalarda, “Neden bize oy vermiyorsunuz?” diye sorup cevabını bulmalılar.
Bu sıra ittifak yapılarıyla ilgili yazılarımdan dolayı çok sayıda aldığım mesajlardan sonra üzerinde düşünmeye başladığım bir başka konu daha var. Acaba siyasetteki tıkanmaya neden olan sebeplerden biri de ittifak yapıları olabilir mi?
Zira neredeyse tüm siyasi parti üyelerinden (buna AK Parti ve MHP de dahil), “İttifak olmasak oylarımız daha da yüksek olurdu” diye görüş belirten mesajlar alıyorum.
Seçmen, teşkilat üyeleri, “partili gazetecilerin” kahir ekseriyetinde, ittifak yapısından dolayı destekledikleri partinin kendine özgü siyaset yapamadığı, sorunları, çözüm önerilerini güçlü şekilde dillendiremedikleri kanaati hakim.
BAĞIMSIZ SİYASETLE YA DA YENİ İTTİFAK YAPISIYLA TIKANMA ÇÖZÜLÜR MÜ?
Mevcut muhalefet partileri içinde en rahatı Yeniden Refah Partisi. Hiçbir ittifaka üye olmadı ama hiçbirine de kapıyı kapatmadı. Kendi özgün siyasetini yapıyor, bir yandan da diğer partilerle görüşmelerini sürdürüyor. Kendi tespitlerine göre oylarında ciddi yükselme var. Benim araştırmalarıma göre ise o derece olmasa da bir yükseliş gözüküyor.
Seçime yaklaştıkları zaman bir ittifaka üye olmayı, oylarına güvenirse de tek başlarına seçime girmeyi düşünüyorlar.
Doğrusu benim savunduğum yöntem de buydu.
Siyasi partiler çok erken ittifak üyesi oldular ya da angajmana girdiler. Bu nedenle mevcut ya da müstakbel ortaklarını kırmamak için özgün siyasetlerini yapamıyorlar.
Bu yetmezmiş gibi, başka partilerin hatalarına da ortak gösterilip hırpalanıyorlar.
Bu da bir tıkanmaya neden oluyor.
YUVARLAK MASAYI DAĞITMADAN YENİ İTTİFAK OLABİLİR Mİ?
Bu durumda bağımsız siyaset yapmak daha avantajlı tabii ki.
Lakin 6 siyasi partinin içine girdiği angajman sonrasında o yuvarlak masayı dağıtmaları pek sağlıklı görünmüyor.
Ancak üçüncü ittifak ihtimali üzerine konuşanlar, kuracakları yeni ittifakın 6’lı masada attıkları imzaya sadık kalarak kurulmasının muhtemel olduğu görüşünü ısrarla savunuyorlar.
Yeni ittifaktan kasıt Saadet, Yeniden Refah, Gelecek ve Deva partileri. Bu ittifakın ortak noktaları yüzünden siyasette yeni açılım yapabileceklerini söylüyor projeyi savunanlar.
Lakin Temel Karamollaoğlu “Erbakan yaşasaydı CHP ile beraber olurdu” diyerek görüşünü daha da perçinledi.
Bakalım sonuç nasıl şekillenecek.