Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslına bakarsanız tüm dünyayı etkisi altına alan bir toplumsal savrulma yaşıyor insanlık.

        Belki de bunu en derin hisseden iki eski insanlık havzası var:

        Avrupa ve ABD merkezli Batı dünyası ve Ortadoğu merkezli İslam dünyası.

        BATI MEDENİYETİNİN KRİZİ

        Batı medeniyetinin içine girdiği türbülans, son 15-20 yıldır siyasetten ekonomiye, sosyolojiden iletişime kadar kendini çok derinden hissettiriyor.

        Lakin türbülansın bu gözle görülür etkisinden ziyade, Batı medeniyetinin zihinsel üretkenliğinin nasıl tıkandığına daha dikkatli bakmak gerek.

        Kastettiğim, teknik ve fiziksel üretim değil.

        Değer üretme ve tıkanmış sisteme yeni yollar açma konusunda, Batı entelijensiyası çok ciddi bir tıkanma içinde.

        Bir arada yaşama, insan hakları, kişi hürriyeti, özel yaşam, gelir dağılımında eşitlik, “öteki” ile ilişkiler konusunda her geçen gün geri giden Batı medeniyeti, buna ters orantılı olarak yükselen negatif değerleri de durduramıyor.

        Aşırı milliyetçilik, İslamofobi, Antisemitizm, yabancı düşmanlığı, globalleşme karşıtlığı, içe kapanma, şiddet eğilimi, sığlık ve popüler milliyetçilik…

        DEVLETLERİN BAŞARISIZLIĞI

        Öte yandan devletlerinin krizler ve yeni durumlar karşısında nasıl başarısız olduğunu, çözüm üretemediğini, zihinsel dinamizmini kaybetmiş, hantal bir görünüm sergilediklerini de gördük.

        REKLAM

        Korona krizi karşısında dökülen, Suriye, Libya, Ukrayna krizlerinde başarısız olan Avrupa; Afganistan’dan çıkmayı bile beceremeyen ABD en taze örnekleri verdi bize.

        Bir savrulma yaşıyor Batı ve nereye çarparak duracağını kimse kestiremiyor.

        Temel sorunu fikir üretememekte gizli. Bunu aklımızda tutalım.

        İSLAM DÜNYASININ SAVRULMASI

        Savrulmanın ikinci havzası Ortadoğu merkezli İslam dünyası.

        Batı medeniyetinin içine girdiği krize karşın, İslam dünyası bir alternatif olarak yükselişe geçseydi, belki savrulmayı bu denli şiddetli yaşamayabilirdi “eski dünya”.

        Ancak İslam dünyasının girdiği türbülans Batı’dan daha şiddetli.

        Son yüz yıldaki en büyük savrulması Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olmuştu. Osmanlı’nın yıkılmasıyla büyük bir kopuş ve krize girmişti Müslüman dünyası.

        Ancak yüz yıl önceki büyük krizden sonra şimdi farklı bir kriz yaşıyor.

        Belki de tarihte Müslümanların kendi içinde bu denli savaştığı ve birbirini öldürdüğü başka bir dönem olmamıştır.

        Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında yine de paktlar ve farklı devletler vardı savaşın içinde.

        Ancak bu kez yabancı devletlerle değil, Müslümanlar kendi arasında savaşıyor, terör uyguluyor, birbirini yerinden yurdundan ediyor.

        Libya, Suriye, Mısır, Yemen, Irak, Lübnan, Tunus... Ya iç savaşın ya darbelerin ya terörün ya da diktatörlüğün baskısı altında eziliyor adeta.

        Bu tür krizleri baskıyla atlatan Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt gibi ülkeler ise etrafında cereyan eden krizlerin ya öznesi, ya nesnesi.

        Afganistan’da yaşananları ise anlatmaya gerek yok. ABD işgalinden sonra ülke yeni bir krizin pençesinde kan kaybediyor.

        FİKİR VE DÜŞÜNCE ÜRETİMİ DURDU

        Belki bu tür fiziksel krizleri çok atlatmıştır İslam dünyası. Ancak o zaman fikir üretimi ve idealizm olarak bu denli krizin içine girmemişti.

        REKLAM

        Bugün kriz yaşanan ya da etkisinde olan ülkelerdeki Müslüman milletlerin bir gelecek tasavvuru, güçlü idealleri, yani bir ütopyasının olduğunu söylemek zor.

        Hele hele krize girmiş Batı medeniyetine karşı söyleyecek bir sözünün, alternatif bir önermesinin olduğu hiç söylenemez.

        İşin tuhafı krize yakalanan her Müslüman ülkenin vatandaşı, ülkesinden kaçıp Batı'ya gitmek istiyor.

        ŞİDDETİN VE CEHALETİN YÜKSELİŞİ

        Müslümanların kendi içinde girdiği kavgalar bir yana, yeni fikir ve düşünce üretiminin durması bir başka tehlikeyi doğurdu.

        Nasıl ki Avrupa’daki savrulmada ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi vb. negatif değerler yükseldiyse, İslam dünyasında da benzer negatif değerler yükseliyor.

        Burada da popüler milliyetçilik, aşırı akımlar, sertlik yanlısı düşünceler, cehalet, şiddet, ötekine tahammülsüzlük yükselişte.

        Bu atmosfer, Sünni dünyasında Taliban, IŞİD; Şii dünyası da benzer özelliklere sahip Haşdi Şabi, Fatimiyyun gibi radikal örgütleri doğurdu.

        Avrupa’ya nazaran, fiziksel tahribatın, ölümlerin ve ürkütücü göçlerin yaşandığı İslam dünyasının savrulmasının da nerede duracağını bilmiyoruz.

        Bir yere çarpacağı kesin ama neye çarpacak ve sonucunda ne olacak kestirmek zor.

        Demem o ki, yaşadığımız ve gördüğümüz sorunları anlamaya çalışırken, bu iki eski medeniyetin kendini kaptırdığı savrulmayı da hesaba katmalısınız.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar