Batı'nın oyun kurucu gücü tükendi
Afganistan’ın yeniden Taliban’ın eline geçmesiyle yaşadıklarımız bir kez daha gösterdi ki, ABD dünya siyasetinde büyük oyun kurucu aktör değildir.
Buna ek olarak, Avrupa’nın uzun süreden beri devam eden içe kapanmacı ve silik dünya siyaseti bu krizde yine ortaya çıktı.
GERİ ÇEKİLMEYİ BİLE BECEREMEYEN ABD
ABD, Afganistan’da yenildi tamam ama geri çekilmeyi bile beceremeyecek kadar kötü bir durumda olduğunu kimse tahmin etmiyordu sanırım.
İstihbarat örgütleri birbirinden farklı raporlar verip, Başkan Biden’ı Kabil’in düşmesi konusunda bile feci yanılttılar.
Şimdi 31 Ağustos’a kadar ülkedeki vatandaşlarını, ona destek verenleri oradan çıkarmak için kendini paralıyor.
Askeri literatürde hücum kadar, geri çekilmenin de son derece hayati bir konu olduğunu bilir herkes.
ABD siyaseten Afganistan’dan çıkmayı, orada oluşacak boşluğu ve yakın Asya’daki dengeleri nasıl etkileyeceğini iyi hesap edemediği gibi, askeri olarak geri çekilmeyi de beceremedi.
Tüm silahları Taliban’ın eline geçti, adamları içeride kaldı. Bu yüzden 5 bin askerini geri gönderdi Kabil’e.
ÜLKELER ANAFORA KAPILMAMAK İÇİN TEYAKKUZDA
Yakın Asya havzasındaki tüm ülkeler bu geri çekilmenin yaratacağı anafora düşmemek için adeta panik halde kriz yönetimine geçti.
Pakistan, İran, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan sınırları oldukları için daha büyük panik yaşıyor.
Çin, Hindistan, Rus ise bölgesel güç olarak yeni durum için nasıl bir pozisyon alacaklarını hesaplıyorlar.
Avrupa ve ABD’nin ne yapacağını artık düşünen yok.
Tıpkı Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Yemen’de olduğu gibi.
Siyaset üretemeyen, varlık gösteremeyen ve olayın akışına göre günlük reaksiyonlar gösteren ülke konumuna düştüler.
Gerçi müdahil olduklarında durumu daha kötüleştiriyorlar.
Almanya ve Fransa’nın Ukrayna’da, Fransa’nın Libya’da, ABD’nin Suriye, Yemen, Filistin’de işleri daha da perişan ettiğini gördük.
ÇİN MERKEZLİ BİR DÜNYA ÜRKÜTÜYOR
Bu durumda Rusya ve Çin’in dünya sahnesinde daha etkin olduğunu görüyoruz her geçen gün. Daha dinamik, devlet aklı daha aktif ve daha iştahlılar.
Rusya’nın ekonomik gücü ve iç dinamikleri onun daha ne kadar uzak bölgelerde etkin olmasına müsaade edecek bilinmez.
Ancak Çin sessiz ve derinden nüfuz alanını her geçen gün daha çok arttırıyor.
ABD ve Avrupa’nın boşalttığı her alana bir cıva gibi akıp dolduruyor o bölgeleri. Ekonomisi güçlü, askeri kabiliyeti yüksek, ne istediğini biliyor ve devlet aklını son derece güçlü kullanıyor.
Doğrusu Çin merkezli bir dünya düzeni beni ürkütüyor. Komünizmle kapitalizmin tuhaf karışımı olan ve kutsal değeri belirsiz bir ülkenin ne yapacağını kestirmek pek mümkün değil.