Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ders çıkarma zamanı.

        Kızmak yok…

        Yangınlar azaldı ama tehlike geçmedi. O zaman yeniden bu felaketle karşı karşıya kalabiliriz.

        Bu yüzden hatalarımızı, eksikliklerimizi, sorunlarımız konuşmalıyız.

        Konuşalım ki bir daha aynısını yapmayalım.

        Yangın bölgesinde 5 gün kaldım.

        Bakanlardan arazöz şoförüne, belediye başkanından gönüllülere kadar, bu yangında yer alan her kesimden onlarca insan, uzman, yönetici, siyasi ile konuştum.

        Benim çıkarttığım dersler şunlar:

        TARIM BAKANLIĞI YETERİNCE HAZIRLIK YAPMADI

        Mayıs ayı, yangın ayı başlangıcıdır.

        O tarihten itibaren Orman Genel Müdürlüğü hazırlık yapmaya başlar.

        İkilim şartlarının radikal değişim gösterdiği ortamda, yangın senaryoları en kötü şekliyle yapılmalıydı.

        Uçak, helikopter kiralanması, arazöz, araç, insan kaynağı bu senaryoya göre hazır edilmeliydi.

        Bakan Pakdemirli bana, “Bu planları yaptık” dedi.

        Ancak yangın anındaki en büyük sorun ve tartışma, hava ve kara araçlarının yetmemesi, insan kaynağı eksikliği oldu yine de.

        - Orman Genel Müdürlüğü’nde yangına müdahale edecek insan kaynağı her yıl azaldı. Arazözlerde yangın işçisinin 5-6 kişi olması gerekirken, 2-3 kişi olduğu görüldü.

        - Köylerde “mükellef” denen, yangın anında yardımcı olacak köylülerin çoğu kayıttan düştü. Bunlar yenilenmeliydi.

        - Yangın anında yerel yönetim, komu kurumları, sivil toplum kuruluşlarıyla ortak yapılacak yangına müdahale planları hazır olmalıydı.

        - Yangına müdahale eden en kritik ekip içindeki atamalarda, yükselmelerde liyakat ve ehliyet göz önüne alınmalıydı. Şef ve müdürlerin bir kısmı kriz anında yetersiz kaldı.

        - Orman Genel Müdürlüğü acil olarak yeniden yapılandırılmalı. Yangına müdahale sistemi, planları, teknik donanımları demode halde. Sistem değişikliğine gidilmesi şart.

        - Orman Genel Müdürlüğü kendi yangın söndürme sistemini kurmak zorunda. Kara ve araç filosunu kendi imkanlarıyla temin etmeli, insan kaynağını arttırmalı, eğitimler yoğunlaştırılmalı, çalışanların mali şartları düzeltilmeli.

        - Türkiye’nin bir itfaiye standardı yok. Yangın anında bazı itfaiye hortumları diğer araçlara takılamadı, uyumsuzluk olduğu görüldü. Ülkedeki tüm itfaiyeleri kapsayacak bir standart getirilmeli.

        SİYASİLERİN NEDEN OLDUĞU SORUNLAR

        - Yangın anından itibaren bölgeye çok sayıda bakan gitti. Bu iyi bir şey. Çok çalıştıklarına da şahit oldum. Ancak bunun negatif komplikasyonları da oldu.

        - Orman yangını teknik bir konu. Bunu da en iyi “yangın işçisi” dediğimiz tecrübeli orman ekibi bilir. Ancak bazen Ankara’nın ya da bölgedeki bakanların talebiyle helikopterler, uçaklar, arazözler başka yangın bölgelerine kaydırıldı.

        - Evet ikisi de yangın ancak hangisine öncelikli müdahale edeceğini, uçak mı, helikopter mi, araç mı kullanacağına orman yangın ekibi karar vermeliydi. Bazen yangınlar tam söndürülmeden başka yangına geçildiği görüldü.

        - Siyasi ya da devletin üst kademelerinin bazen iyi niyetle yaptığı bu müdahaleler yangınla mücadele eden ekipler üzerinde baskı oluşturdu, kargaşaya neden oldu.

        - Siyasiler sosyal medyanın ve kamuoyunun baskısını çok hisseti ve bunu da ekiplerine yansıttı. Bu nedenle aşırı bir gerginlik, panik, gereksiz streslere neden oldu.

        - Hükümet ve belediyeler arasındaki gerginlik aslında kolayca giderilebilirdi. Ki bunun en güzel örneğini Bodrum’da gördüm. Belediye, kaymakamlık, jandarma ve siyasi partiler çok büyük bir uyum içinde çalıştı bu yangında.

        - Hükümet devleti temsil eden, büyük konumunda olan makam olarak belediyeleri yanlarına almak için daha çok çaba sarf etmeliydi.

        - Muhalefete ait belediyelerin aşırı politik açıklamaları, hatta asılsız beyanları kamuoyunu gereksiz şekilde gerdi. Buna rağmen bakanlar basın toplantısında belediye başkanlarını başından itibaren yanlarında oturtsaydı, onların çabalarını da takdir etseydi, belki bu kadar gerilim olmayabilirdi. Hatta bu sayede kamuoyunu daha kolay ikna edebilirlerdi.

        - Muhalefet ve iktidar kesiminde gereksiz bir inat ve politik tutum gördüm.

        - Yangınların ilk bir haftasında sahada büyük bir kargaşa, koordinasyon sorunu, sevk ve idare problemleri yaşandı. Bu, tamamen hükümetin göreviydi. Bunu ilk hafta sağlayamadılar.

        - Bakanlarımız, devlet yöneticilerimiz eleştiriye, öneriye, katkıya daha açık olmalılar.

        BELEDİYELER, KAYMAKAMLIKLARIN EKSİKLERİ

        - Türkiye’nin yangın, deprem ve sel gibi doğal afetler haritası mevcut aslında. Bu konuda AFAD son dönemde kendini çok geliştirdi.

        - Ancak aynı şey belediyeler için geçerli değil. Afet anında ne yapacaklarını, nasıl mücadele edeceklerini, hükümetle nasıl entegre olacağını bilmiyorlar.

        - Politize olan belediye başkanları afet anında bile siyaset yapmayı, durumu daha da kötü göstermeyi siyaset zannediyor.

        - Buna karşılık hükümetin siyasi aktörleri benzeri siyasi tavırlar sergileyerek, muhalif partilerin belediye başkanlarıyla politik mücadele etme yanlışına düştüler.

        - Belediyelerin, kaymakamlıkların acil müdahaleden, yangın organizasyonuna kadar, kriz yönetimi konusunda ciddi eğitimler alması, stratejik planlamalar yapması ve bunu tatbikatlarla güçlendirmesi gerekir.

        - Belediyeler ve kaymakamlıklar bu yangında özellikle koordinasyon, gelen gönüllüler ve gönderilen yardım malzemelerinin organizasyonunda başarısız oldu.

        KAMUOYUNUN HATALI BASKISI

        - Sosyal medya ve geleneksel medya yangına duyarlı davrandı. Bu iyi bir şey. Ancak kaş yaparken göz çıkartmalar da yaşandı. Elinde telefon olan herkesin çektiği, söylediği yayınladığı her şeye inandı insanlar. Çoğu yanlış çıktı.

        - “Ormanı yakıyor” diye yangın söndürme ekibi bu yüzden dövüldü. Oysa yangın söndürmede bir teknik olan “karşı ateş” ile yangın durdurulmaya çalışılıyordu.

        - Bu yanlış kamuoyu tepkileri yüzünden ormancılar karşı ateş yakma taktiğini uygulamaya çekindiler.

        - Yine “Ormancılar ağaçları kesiyor” diye yayınlanan görüntüler de “şerit açma” denen bir yangın söndürme tekniği idi.

        - Alev görüntüsü olan her video elden ele dolaştı. Bu yüzden küçük yangınlar bile büyük zannedildi. İnsanlar bu görüntüler yüzünden sahada yanlış yere yöneldi, siyasiler ve kamu görevlileri bundan etkilendi.

        - Jandarma, itfaiye, orman ekipleri her dumanı yangın sanan, ormanda her gördüğünü provokatör zanneden insanların ihbar telefonlarından bunaldı. Çoğu yanlış çıktı.

        - "Bodrum yanıyor, Marmaris yanıyor, Antalya yanıyor" gibi genel ifadeler, açıklamalar, duyurular kargaşaya ve paniğe neden oldu.

        - Örneğin Bodrum’da yanan ev sayısı 10, işyeri sayısı 7 olmasına rağmen, sanki bütün köyler yanmış gibi yansıtıldı sosyal medyaya. Bu da paniğe, ekipler üzerinde gereksiz baskıya ve yardımların yanlış yönlenmesine neden oldu.

        KAMUOYUNUN HATALI YARDIMLARI

        - İnsanımız yardım etmeyi seviyor. Bu çok güzel bir şey. Ancak bu yardımların düzensiz, ihtiyaçlar bilinmeden yapılması büyük israflara ve yeni iş yüklerine neden oldu.

        - Bodrum’da toplam mağdur insan sayısı 50’yi geçmezken, binlerce insana yetecek kadar yardım yağdı.

        - Yardımların bir kısmı gereksiz ve kullanılamayacak türdendi. Kullanılmış kıyafetler, çocuk bezleri ihtiyaç olmayan binlerce ürün yığıldı Bodrum'a.

        - Gelen yardımlar sahadan bilgi alınmadan, yetkililere görüşülmeden getirildiği için büyük kargaşaya neden oldu.

        - Oluşturulan toplama merkezilerinde yüzlerce gönüllünün desteği ile yardımlar tasnif edilebildi. Ancak bu kez 10 bin portatif şarj cihazı, 5 bin yangın tüpü, on binlerce ayakkabı, giysi, eldiven vb. eşyaların ne yapılacağı yetkililerin en büyük sorunu oldu.

        - Bodrum Belediyesi ve Kaymakamlığı "Yardım göndermeyin" diye açıklama yapmasına rağmen, “Halkın yardım etmesi engelleniyor” diye yardımlar inadına devam etti.

        - Bazı yetkililer tepki almamak için, "Yardım göndermeyin, ihtiyaç yok" diye açıklama yapmadılar.

        - Bazı insanların şov amaçlı yardım çalışmaları aslında büyük bir israfa dönüştü.

        İLETİŞİM EKSİKLİĞİ

        - Bu çapta bir felakette bilgi kirliliği her zaman olur. Ancak bunun önüne geçmek için yeterli çalışmalar yapılmadı, bir strateji oluşturulmadı.

        - İktidar insanları ikna edemedi, muhalefet inandıramadı.

        - Bakanların bir süre sonra yaptığı düzenli basın toplantıları kamuoyunu doğru bilgilendirmesi açısından doğru bir davranıştı. Ancak bir kesim yine de bunlara inanmak istemedi. Bazı basın toplantılarında soru cevap yapılmadığı için kafalardaki şüpheler giderilemedi.

        - Uçakların, helikopterlerin neden eksik olduğu, THK’nın neden bu halde olduğu açıklanamadı.

        - Türkiye'nin coğrafi şartlarına uçak mı, helikopter mi daha uygun araç, yetkililerin açıklamaları birbiriyle çelişti.

        - Böyle bir felakette bile iktidar çevresi muhalif basına, muhalefet tarafı iktidara yakın medyaya çıkmamayı tercih ederek büyük iletişim hatası yaptılar.

        - Felaket hakkında sağlıklı bilgilendirmenin yapılması için bir iletişim stratejisi oluşturulmadı. Yasaklar ve örtülü tehditlerle bilgi kirliliği önlenmeye çalışıldı. Bu da ters tepti.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar