Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Muhalefet ve iktidar çevresinin tartışmalarında bir kısır döngü noktası var:

        “Ama siz de şunu yaptınız…”

        Bu cümle, bir kısır döngü girdabına giriş cümlesidir.

        Buraya girdikten sonra bir daha çıkılamıyor, çözüm de üretilemiyor…

        SUÇLAMA VE SAVUNMA AÇMAZI

        Bunu siyasilerin Genel Kurul’da yaptığı tartışmalarda gördüğümüz gibi, akşamları televizyon ekranlarında yapılan tartışmalarda da görüyoruz.

        Çok tecrübe etmişimdir ve çok izlemişimdir, çözümsüz tüm tartışmalar bu cümleyle başlıyor. Zira bu cümleyi söyledikten sonra herkes karşı tarafın hatasını sıralamaktan, sonra savunma yapmaktan meselenin özünü kaçırıyor ve ortaya bir çözüm yolu çıkmıyor.

        Önceki gün bu durum, Kürşat Ayvatoğlu meselesinin Meclis Genel Kurulu'nda tartışılması sırasında yaşandı.

        CHP’deki “taciz, tecavüz” iddialarıyla, AK Parti Genel Merkezi’nde “kokain kullandığı” iddia edilen Kürşat örnekleri yüzünden asıl konu tartışılamadı.

        Askeri okullara alınacak kişilerle ilgili yapılacak güvenlik soruşturmasında benzer bir durum var. “Sizin zamanınızda bu yönetmelik vardı da neden askeriyeye FETÖ’cü doldu”... iddia böyle…

        Şu sıralar “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırma Kanun Teklifi” nedeniyle de benzer tıkanıklık yaşanıyor. “Bu kanunu kötüye kullanacaksınız”, “ama sizin zamanınızda insanlar şöyle mağdur oldu….” tartışma şekli aynı…

        REKLAM

        HER PARTİNİN İKTİDARINDA BUNLAR YAŞANIYOR MU?

        Karşılıklı suçlamalar ve savunmalar yüzünden şu odak noktasını kaçırıyoruz:

        İktidardaki siyasi partilerin genel merkezine, liderine, güçlü isimlerine yakın olmak her dönem revaçtaydı.

        Her siyasi parti döneminde liyakat ve ehliyete dikkat edilmez, partizanlık yapılırdı.

        Her siyasi partide yüz kızartıcı suç işleyen insanlar olabilir.

        Her iktidar güvenlik soruşturmalarında ihlaller, yanlışlık yapabilir, yönetmelikleri tam uygulamadığı olur.

        Her iktidar döneminde yargıda siyasallaşma olur.

        Her iktidar döneminde kanunlar eğilip, bükülür.

        Her zaman iktidara yakın iş adamı, gazeteci ya da bürokrata iltimas yapılır, ayrıcalık uygulanır.

        Her iktidarda yolsuzluk, suiistimal, torpil iddiaları olur…

        Bu örnekleri uzun bir liste ile çoğaltabiliriz.

        PEKİ SORUNU NASIL ÇÖZECEĞİZ?

        Bunları yazdığımızda ya da söylediğimizde AK Parti’yi aklamak, hatasını hafifletmek için söylemiş olmuyoruz.

        Onu da içine katarak, bizim başka bir tartışma yapmamız gerektiğini söylüyorum.

        Tartışmanın odağını değiştirmemiz gerek.

        Şunu soruyorum:

        Fikri ya da ideolojisi fark etmez, nasıl oluyor da her siyasi partinin iktidarında bu tartışmalar yaşanıyor, bu olumsuzluklar yeniden ortaya çıkıyor?

        Demek ki sistemde, devletin işletme kurgusunda, siyasetin yapılma şeklinde bir sorun var.

        O zaman hangi parti döneminde, hangi sorunlar yaşandı tartışmasının ne kadar anlamsız bir kısır döngü olduğunu anlamamız gerek.

        ASIL TARTIŞMA ODAĞI

        Sistem, ne kadar iddialı olursa olsun her partinin iktidarında bu tür sorunları neden üretiyor?

        Ve daha hayati bir soruyu sormalıyız:

        Bunu nasıl önleyeceğiz?

        Bu soruyu odağa alan bir tartışma daha faydalı değil mi?

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar