Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Türkiye nüfusunun her gün ortalama % 6.4'ü gazete satın alıyor. Bu oran Almanya'da %63, İsveç'te %61, Hollanda ile İngiltere'de %44, Fransa'da %41 ve İtalya'da %38.

Türkiye'de yaşanan her siyasal ve toplumsal olayda, hep bu batı ülkelerinden örnekler verilir, bir de Japonya'dan; oradaki oran ise %50'nin üstünde... Kitap konusuna hiç girmeyeceğim bile.

Her siyasi, toplumsal veya adli olayda tüm kesimlerin ortak "Günah Keçisi" medyadır. Peki, haksızlar mı? 'Hayır' diyemem. Bu ülkenin medyası genlerinden gelen refleks ile genellikle yanardöner bir yapıya sahiptir. Belli gazeteler, belli başlı bazı yazarlar tarih boyunca hep "Durumsalcı" olmuşlardır. Sürekli kimlik değiştirerek, dün yazdıklarının tersini bugün yazarak, kim iktidar olursa olsun dönemsel olarak "tandem" yandaşlık veya muhalefet yapmışlardır.

Türk basın tarihinin başlangıcından itibaren, gazeteler ve doğal olarak köşe yazarları hedef olarak genellikle, okuyucu odaklı değil siyasi iktidarlara odaklı bir "Strateji" üzerinden ticari anlamda yaşamayı tercih etmişlerdir.

Temel iştigal konusu gazetecilik olmayan kişilerin gazete sahipliği ve gazetelerin bağımsızlığı haklı olarak tartışılması gereken bir başka konudur özellikle Türkiye de. Çünkü dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde bu durum çok da farklı olmasa da bizdeki satış oranlarına ve okuyucu alışkanlıklarına bakınca bu çok sesliliğin önünde ciddi bir engel olarak düşünülebilir ancak geçmişte gazetecilerin çıkardığı gazetelerde de durum pek farklı değildi.

Habertürk'te yazmaya başladığım günden beri tek bir sansür ile karşılaşmadım. Türk spor tarihinin en çok manipüle edilen ve zoraki siyasallaştırılan davasında hem nalına, hem mıhına ne varsa yazdım. Tek bir satır için bile aranmadım. Fatih Altaylı yönetiminde fikirlerine katıldığım, katılmadığım birçok yazarla bu gazetenin sayfalarını paylaşmak bu farklılıkların 'mikro kosmosu' içinde yazmak, doğru ve tarafsız habercilik adına bırakın ekmeğini, kolunu vermeye razı gerçek gazeteciler ile aynı ortamda bulunmaktan sadece onur duydum.

Yine her şeyin Başbakan'dan bilindiği bu dönemde, 58. Madde'nin değişmesine karşı çıkan, "8 takım küme düşmelidir" diyen sonrasında "Adalet Spor Küme Düşmüştür" yazan, TFF seçimlerinde açıktan Demirören'e muhalefet yapan, hatta rakip adayı destekleyen de benim. Spor ve özellikle futbol ile ilgili onlarca başka konuda hükümete veya Başbakan'a yaftalanan birçok olayda açık muhalefet yapan, AK Parti-Cemaat konusunda, sorunun büyümemesi için kendince çaba sarf edip; yolsuzlukla, fitneyi aynı oranda lanetleyen yine benim. Ve ben hala bu hükümetin spor konusundaki en üst kurulunda onur duyarak görev almaktayım. Kısaca olgular ve algılar sizi yanıltabilir önemli olan kavramlar ve samimiyettir.

Gazetecilik bir algı yönetimi argümanı olmamalıdır. Oysa bizde genellikle algıyı yönetmek için kullanılır gazeteler, köşeler yüz küsur yıldır. Dürüst, samimi, doğru ve tarafsız habercilik ile halkına ışık tutabilecek hangi görüşten olursa olsun tavizsiz münevver yazarların, gerçek bilginin toplumsallaştırıldığı sayfaların doldurduğu gazetelerdir ihtiyacımız olan. Gazetelerde muhalefet yapmanın çamur atmak, itibarsızlaştırmak; destek olmanın; eleştirmemek, üstünü kapatmak olmadığını önce okuyan %6 dilimlik kesim ve %94 okumayanlar anlamalı... Ve bu okumayanlar, kendileri için ekmek gibi, su gibi hayati bir ihtiyaç olduğunun farkında olmalılar, bilgiyi her sabah evine, ayağına getiren gazetelerin...

Gazete; gazeteci ve yazar gücünü halktan yani okuyucudan aldığı kadar güçlüdür. Eğer halk bunları umursamazsa bin yıldır aynı köşeleri parselleyen medya deşkelleri ve onların yanardöner yetiştirmelerini okumaya mahkûm kalırsınız. Eğer gazeteleri halk okumaya başlar, tirajlar yükselirse o zaman doğal seleksiyon yaşanır, medya ayıklanır, halk önüne konan ile yetinmez. Arz ve talep dengesi kurulur ve her eleştiri samimi oldukça karşılığını bulur. Önce halktan (okuyucudan), muhalefetine ve iktidarına kadar.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar