'Kafa'yı değiştirme!
SPOR sadece izlence olarak algılanırsa, çocuğunuzu spora yönlendirmez, kendiniz spor yapmazsanız. Bu ülkenin sporu tek adım ileri gitmez. Spor deyince futbol, futbol denince büyük kulüplerin maçları aklınıza geliyorsa, spor kulübünden anladığınız taraftarı olduğunuz kulüplerse, suç kesinlikle sizde değil. Ancak çözümün bir parçası da olmadığınız için problemin bir parçasısınız demektir.
Bir ülkenin kuruluş düzeninde spora bakış açısı savaşa hazır gençler yetiştirmek ise on yıllarca "Antalya'da zaten deniz var, yüzme havuzuna gerek yok" diyen zihniyet, "kış sporları zengin çocuklarının, zengin sporudur, onlar bir şekilde bu sporu yaparlar" mantığı ile kış sporlarını yok saymışsa... Tenisi, golfu, yelkeni, kanoyu, küreği vs.. aynı algı ile unutan, görmezden gelen spor kültürsüzlüğü yüz yıla yakındır spor politikalarını yönettiyse... Devlet ne kadar tesis yaparsa yapsın, eski alışkanlıkları, algıları ve refleksleri değiştirmek oldukça zor bir iştir.
'Beden eğitimi' dersleri çocukları spordan soğutacak kadar içi boş, ciddiyeti tartışılır, hatta çocukların "Aman ders boş geçsin" diye arzuladıkları bir hal almışsa... Yerel yönetimlerin rekreatif alanları aklına bile getirmemesi, halkına spor yaptırdıkça onların daha da mutlu ve sağlıklı olabilecekleri yine onlarca hükümet tarafından ötelenmiş, unutulmuş, umursanmamışsa... Son yıllarda bu sorunları gidermeye dönük çabalar ancak yaraya merhem olur.
Sochi 2014'e Türkiye'den akredite 1 (bir) spor yazarı gidiyorsa, 6 (altı) sporcu ile katılmamız da çok şaşırtıcı olmamalı. Ya da tam tersi... Son 50 yıldır Kış Olimpiyat Oyunları'na ya hiç sporcu gönderememişiz ya hep bu seviyede sporcu ile katılmışız. Şimdi yine olgular üzerinden eleştiriyor, yorum yapıyoruz, kavramları yok sayıyoruz. Alıştığımız gibi!..
Doğu ve Güneydoğu'nun sportif kalkınması kış sporları ile başlar, futbol ile değil! Bu büyük hamle için Erzurum merkez haline getirildi. Bobsleigh, Sekelton tesisi yapsanız Kış Oyunları düzenlersiniz Erzurum'da. Sorun tesis ve organizasyon yapmakta değil. Sochi Kış Oyunları'nın neredeyse tüm alt yapı ve tesislerini, birçok hizmet kalemini Türk şirketleri yaptı. Sorun insanda.
Yapılan tesislerin işletilmesi, bu tesislerde spor yapacak bireylerin antrene edilmesi, elit sporcuların beslenmesi, psikolojik, fizyolojik, ergojenik ve teknolojik olarak desteklenmesi, elbette geçimlerini yaptıkları spordan kazanmaları ve de tüm bu hizmetlerin dünya standartlarında yapılması.
Yüz yıllık algılar, yanlış veya çarpık politikalar birkaç yılda düzeltilemez ve bizler çözümün bir parçası değilsek, problemin bir parçası olarak tarihsel sportif kısır döngülerin içinde kaybolup gideriz.
Şu soruları sormakla başlayalım kendimize, sporcu kimdir? Faal lisanslı sporcu kime denir? Spor kulübü ne amaçla kurulur, işlevi nedir? Federasyonların asal işlevleri nelerdir? Spor medyası nasıl tarif edilir? Hükümetlerin spor politikaları, yerel yönetimlerin spora dair sorumlulukları neler olmalıdır? Özerklik nedir? Nasıl hayata geçirilir? BESYO'ların hem içerikleri hem mezunlarının sisteme dâhil edilememesindeki sorunlar nelerdir? Halkımız neden spor yapmaz da çoğunlukla izlemeyi tercih eder?
Herkes köşesinden olgular üzerinden sistem eleştirisi yapıyor. Yüz yıldır yapıldığı gibi kavramları göz ardı ediyor. Türk sporunun tarihsel ve kronik sorunlarını bugüne bakarak değerlendirme yanlışına düşüyor. Yine yeniden... Sürekli aynı tekrar ve de ezberlerle... Hep elli yıl geriden...
Hadi spor yapalım, hadi yüz yıllık algıları, tabuları, şartlı refleksleri aşalım artık. Zemin ve zaman müsait. Onlarca yıldır sadece eleştirdik, olguları tartıştık ve sadece izledik hem sporu hem olan biteni. Şimdi başlatılan tesisleşme yatırımlarını insana yatırıma çevirme dönemi. Çocuğundan, yaşlısına, sporcusundan, antrenörüne, ailesinden, okuluna, medyasından bürokrasisine, akademisyeninden kulüp yöneticilerine 'kafa'yı değiştirme vakti.
