Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

DİRE Straits'in meşhur şarkısından bahsetmiyorum, şarkının içinde geçen beleş şeylerden de. Deloitte'in her yıl bu zamanlar yayınladığı 'Money League' sıralamasından bahsedeceğim. Hani bu sene iki güzide kulübümüzün ilk 20'ye girdiği liste. Bir aralar Fenerbahçe bu listeye ilk girdiğinde ulusal bayram ilan edecektik. Galatasaray bu yıl 3 sıra yükselerek 16. Fenerbahçe ise 18. sırada yer alıyor 'Para Ligi'nde.

Mümtaz medyamız bu listeyi yıllardır bilerek ya da bilmeden, "En zengin kulüpler listesi" veya "En çok kazananlar listesi" olarak tanımlar. Oysa bu liste sadece futbol kulüpleri arasında en çok geliri olanların sıralandığı bir listedir. Bir futbol kulübü veya ticari işletmenin zengin olması başka bir şeydir, kazançlı olması başka, gelirinin yüksek olması ise bambaşka.

Geliriniz yüksek olabilir, bu çok iyi bir şeydir. Gideriniz de geliriniz kadarsa anlaşılabilir. Ancak daha fazlaysa bu çok kötüdür. Bu durum sürdürülür şekilde kulüp yönetimleri tarafından sürekli devam ettiriliyorsa, kulüp ya çoktan batmıştır ya da batık duruma yaklaşmış demektir. Taraftar, medyaya bakar, yöneticilere bakar ve en zenginler veya en kazançlı kulüplerden biri olduğunu düşünür tuttuğu takımın. Oysa durum tam tersidir, işte çok tehlikeli olan da budur.

Alman ve bazı ingiliz takımlarını hariç tutarsak, bu liste aynı zamanda en borçlu futbol kulüplerini deşifre eder aslında. Geliri yüksek olmadığı için borç konusunda Türkiye şampiyonu Beşiktaş bu listeye girememiş olmasına rağmen, Türkiye'nin en borçlu diğer iki kulübünün bu listeye girmesi çok matah bir şey değil. Üstelik medya ve yöneticilerin 'zenginlik' ve 'kazanç' pompalaması ile çok zararlı bir noktaya da götürür bizi.

Bizim taraftarlar kendi cebinden çıkmadığı için, uğruna ölmeyi bile dillendirdiği takımlarının bilançoları ile hiç ilgilenmediğinden, zenginliği ve kazancı harcama ile doğru orantılı zanneder. Her alandaki sidik yarışını harcama rekabetine dökerek en zengin biziz böbürlenmesine girer aptalca... Oysa kulübü her sezon yaptığı transferler ile gelirinin çok üstünde harcayarak fakirleştikçe fakirleşir, küçüldükçe küçülür. Günün sonunda o yüksek gelirlerine rağmen borçları gelirlerinin kat be kat üstüne çıkar. Hatta geri dönüşü ve karşılığı olmayan bir noktaya gelir. Hatta bazı kulüplerimiz için o nokta çoktan geçilmiştir.

Küçük bir de dipnot vereyim ilgilenenlere... Bilinenin veya algılandırılandan farklı olarak dünyanın en zengin ve en çok kazanan kulüpleri Amerikan beyzbol takımlarıdır. Bizdeki gibi gelirler şirkete, giderler derneğe yazılmaz orada.

Money for nothing... Hele kendi cebinizden değil, kulüplerin servetinden harcıyorsanız, size her şey free!

(* Para önemsizdir.)

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar