Seçim mevsimi

3 Temmuz sürecinden sonra iktidarı ve başkanlığı en çok tartışılan, gitmesine kesin gözü ile bakılan Aziz Yıldırım dışında, bütün büyük kulüplerin başkanları veya yönetimleri değişti ya da değişmek üzere. Futbolun irrasyonel ikliminde şimdi seçim mevsimindeyiz.

Trabzonspor

Trabzon'da seçimin galibi İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetimi oldu. Hacıosmanoğlu dobra ve dik bir adamdır. Geçmiş yönetim ve başkan gibi mağduriyet edebiyatı ve ajitasyon ile kendi kusurlarını kapatmaya çalışırken, haklı davasında taraftarını kalkan olarak kullanmayacaktır.

Trabzonspor, kupasını almak ile yeni kupalar almanın arasında sıkışmamalı. Ana hedef maddi ve idari sorunları temelden düzeltecek yeni bir yapılanma olmalı, hak ettikleri kupanın davası hukuki ve demokratik yollardan sürdürülmelidir.

Beşiktaş

Fikret Orman, olağanüstü gayret ve desteklerle kazandığı olağanüstü seçimin üzerinden henüz bir yıla yakın bir süre geçmişken, yönetim kurulunun yarısını kaybetti. Bu yönetsel zafiyetin elbette baş sorumlusu Orman'ın bizzat kendisidir. Orman ile yollarını ayıran yöneticilerin çoğu kandırıldıklarından dem vurdular. Fikret Orman'ın bir yıllık icraatlarına bakınca haksız da sayılmazlar. Yalan rüzgarı bakalım daha ne kadar etkili olacak Beşiktaş sahillerinde?

Galatasaray

Ünal Aysal kulüpçülükten, futbol dünyasından uzak bir başkan modeliydi. Bence başkan olduğunda en büyük avantajı da buydu ancak o uzak olduğu dünyanın yer çekimine karşı duramadı, farklı cazibesine kapılarak, her geçen gün "tek adamlığın" keyfini çıkarmaya başladı. "Tek aday = tek adam" kumarını oynayarak, baskın seçime gitmek istedi. Galatasaray'da tek adam yönetimi olmaz, rakipleri gibi seçim mevsimi bir anda av mevsimine dönüşür Grand Court'un tozlu, rüzgarlı sahasında. Belli ki hiç top oynamamış Aysal lise yıllarında!

"Feda"lı, çilekli, muzlu bir sezonun ardından av pardon seçim mevsimi başladı!