Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beşiktaş gibi 110 yılını devirmiş, Osmanlı’dan kalma bir kurum elbette zamanın gelişmelerine ve ruhuna göre tüzüğünü yenilemelidir. Ancak 110 yıllık bir kurumun yeni tüzüğü hazırlanırken dikkat edilmesi gereken öncelikli konu, kulübü köklerinden, kuruluş felsefesi ve amaçlarından uzaklaştırmadan, güncel sorunlara çözüm olabilecek bir metin ortaya çıkartmaktır.

        Beşiktaş Jimnastik Kulübü “Tüzük Tadil Kongresi” öncesi yeni tüzüğün taslağını yayınladı. Bu taslağı ilk kez okuyan 110 yıllık bir kulübün değil 10 yıllık bir kulübün tüzüğü olduğunu düşünür. Geçmiş yıllarda tüzük tadillerinde yapılan hatalar aynen kopyalanmış. Oysa Beşiktaş’ın bugün geldiği noktada mali ve idari sorunlar kadar geçmişindeki manevi kopuşlar da etkilidir. Bir önceki veya daha önceki tüzüklerde yapılan hatalar ya da günü kurtarmak için alınan eyyamcı kararların, Beşiktaş’ın geleceğini düzenleyecek böylesine hayati bir metinde cesurca değiştirilmesi gerekmekteydi. Beşiktaş’ın ana sorunu kongre yapısında. Hep aynı kişi, grup ve kongre simsarlarının kontrol ettiği yaklaşık 4.000 kişilik üye topluluğu, milyonlarca Beşiktaşlı’nın sevgisine ipotek koymaktadır.

        Son 13 yılda, bu kongre üyelerinin tercihlerini çeşitli pazarlıklar ile kendilerine kolayca çevirenler hep 4.000 civarında aynı oylar ile başkan olmuşlardır. Çünkü gerçek iktidar her daim bu 4.000 üyelik havuzu kontrol edenlerdir. Beşiktaş’ın önündeki en büyük engel olan bu “kongre duvarını” aşmak yeni tüzüğün en önemli maddesi olmalıydı. Geçtiğimiz yıl “Feda” söylemi ile düşürülen üyelik bedeli sonucu Beşiktaş’a 2000’in üzerinde yeni ve bağımsız üye katıldı. İki bin bağımsız üye 4.000’lik kongre simsarlarının saltanatını daha ilk yıldan sallamış olmalı ki yeni tüzük taslağında her yıl yeni üye kontenjanına %5’lik baraj konulmuş. Kısaca yeni tüzük şöyle diyor, “bize her yıl azami 800 kişi yeter, ne yapalım 2.000 - 2.300 kişiyi. Küçük olsun ama yine bizim olsun. Bu eyyamcılığın bir başka emaresi de Divan Kurulu mevzuu. Dernekler kanununun hiçbir yerinde yer almayan bu kurul sadece kulüp içi siyaset ve oy potansiyeli adına yeni tüzükte de yer bulmuş.

        Bir de bu kurula geçmişte büyük hizmetleri! geçmiş, en az bir yıl görev almış eski yöneticileri de eklemişler ki tam tüy dikmişler. Yönetim kurulu üye sayısını doğru olarak düşürmüşler ancak yine dernekler kanununda karşılığı olmayan “Asbaşkan”lık müessesini 2 üye ile tüzüğe yazmışlar. Borçlanma oranını %10 ile kısıtlamışlar ancak 4.000 kişilik blok Genel Kurul daha yüksek bir oranı kabul ederse yapacak bir şey de yok. Yazılana göre ve Beşiktaş’ın geleceği adına oldukça önemli bir başka konu olan “Parasal Hükümler” ile ilgili yeni yaptırım ve kısıtlamalar Geçici 2. Madde’ye göre 01.01.2016’dan itibaren yürürlüğe girecekmiş. Kısaca Beşiktaş’ın kronik sorunu olan kongre üyelik yapısı ile ilgili net ve kesin çözümler yerine palyatif birkaç değişikliğin dışında yeni bir düzenleme yok. Beşiktaş’ın tarihi ve kurumsal yapısına ilişkin maddi hatalar mevcut, Beşiktaş’ı ayağa kaldıracak maddi ve idari devrim niteliğinde hiçbir yapılanmanın izi yok yeni tüzükte. Anlaşılan Fikret Orman ve ekibi geldikleri ilk günden beri yaptığı şeyi yine yapmış.”Mış” gibi bir tüzük hazırlamışlar.

        Can Yücel ve Tüzük

        Türk solunun kendi içindeki açmazlarından biri de “Parti Tüzüğü” tartışmalarıdır. CHP, SHP, SODEP, TİP, vs. partiler geçmişten günümüze hep parti tüzüğü konusunda sorunlar yaşamışlardır. Bunun sosyal, siyasi ve ideolojik sebepleri bu köşenin konusu değil ama konumuz tüzük olduğundan Can Yücel’den bir alıntı yapalım. Türkiye İşçi Partisi’nin bir kongresinde yine farklı gruplar, fraksiyonlar ve kişiler arasında parti tüzüğü ile ilgili ayrışmalar, sosyalizm tarifi üzerinden büyük ve hararetli tartışmalara dönüşünce Can Yücel kürsüye çıkar ve şöyle der: “Bu ülkede sosyalist olmak için tüzük değil büzük lazım büzük.”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar