Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1948 LONDRA Olimpiyatları'nda güreşçilerimiz Nasuh AKAR, Gazanfer BİLGE, Celal ATİK, Yaşar DOĞU serbest stilde; Mehmet OKTAV ve Mersinli Ahmet KİREÇÇİ de grekoromende şampiyon olmuşlardı. Atletizmde Ruhi SARIALP'in üç adım atlamada kazandığı bronz da dahil Türkiye; 67 sporcu ile katıldığı oyunlarda toplam 6 altın, 4 gümüş ve 2 bronz madalya kazanarak büyük bir başarı elde etmişti.

        İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik ve sosyal anlamda sıkıntılı yılların yaşandığı Türkiye'de bu tarihi başarılar büyük sevinçle karşılanmıştı. Sporcularımız, özellikle de güreşçilerimiz ülkeye geri dönüşlerinden itibaren inanılmaz ilgi ve alaka ile karşılanmış, seneler sonra bile gittikleri farklı illerde aynı heyecan ve sevgi seli ile halkla kucaklaşmışlardı.

        Türk güreşçilerinin zaferi sadece Türkiye'de değil yurtdışında da takdir edilmiş hatta Yaşar DOĞU'nun finalde güreştiği Avustralyalı Richard GERARD yıllar sonra DOĞU için şunları söylemişti: "Bütün yaşantım boyunca, Yaşar DOĞU gibi centilmen ve bu tür mücadele dalını iyi bilen başkasını görmedim. Final maçından sonra göğsündeki ay-yıldızı söküp, bana armağan etti. Böylesine müthiş bir güreşçiye yenilmiş olmak insana üzüntü değil, keyif vermeliydi. Ben bu keyfi yaşadım, başkalarını bilmem."

        Dönemin ekonomik yoklukları içinde yaşayan sporcularımızın çoğu kıt kanaat geçinen insanlardı. Dünyayı sallayan güreşçimiz Yaşar DOĞU, Olimpiyat Şampiyonu olduğunda Zirai Kombinalar İşletmesi'nde kaynakçı olarak çalışmaktaydı.

        Cumhurbaşkanı onayı ile 'Sporcuları Koruma Derneği' üzerinden Olimpiyatlar sonrası şampiyon sporculara verilen 10.000 Lira'lık ödül ile DOĞU, başını sokacak bir ev alabilmiştir. 48 Olimpiyatları'nı domine eden güreşçilerimiz, 52 Helsinki Oyunları'na kadar katıldıkları tüm Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda benzer başarılar elde ederek, dünya güreşine damgalarını vurmuşlardır. 1951 Helsinki Dünya Güreş Şampiyonası'nda Ali YÜCEL, Nasuh AKAR, Nurettin ZAFER, Celal ATİK, Haydar Zafer ve Yaşar DOĞU şampiyonluklarını devam ettirmişlerdir.

        1952 Helsinki Olimpiyatları'na kısa bir süre kala sporcularımız, hazırlık kamplarındayken Türkiye bir haberle çalkalanmıştı: "Nasuh AKAR, Gazanfer BİLGE, Halil KAYA, Yaşar DOĞU ve Ruhi SARIALP için 'bunlar amatör değildir' yazısı lOC'ye (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) gönderilmiş ve bu sporcular Olimpiyat kafilesinden çıkarılmıştır."

        Kamuoyuna yapılan açıklamada ise şu sözler yer alır: "Bahis konusu sporcuların 'Sporcuları Koruma Derneği'nden para aldıkları belirlenmiştir, para alan sporcular amatörlük vasıflarını kaybederler. Olimpiyat nizamnamesi amatör olmayanların oyunlara katılmalarına manidir."

        İşin ilginç yanı 1948'de sporculara verilen bu yardımla ilgili tek kelime etmeyen, tek uyarıda bulunmayan kişilerin bu kuralları 1952 Oyunları'nın hemen öncesinde hatırlamasıdır.

        Dönemin TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Genel Sekreteri Burhan Felek'in, şampiyon sporcuların Olimpiyatlar'dan amatör olmadıkları için men edilmesi kararının arkasındaki kişi olduğu anlaşılır.

        Sonra...

        Sonrası benzer hikaye... Burhan Felek hem TMOK Başkanı hem IOC Üyesi olur.

        60 sene sonra 2012 LONDRA Oyunları'nda yılda 25-30 milyon dolar kazanan sporcuların yarışmalarını, maçlarını izlemek artık hem 'nizamname'ce hem spor etiğince doğal karşılanıyor.

        Bu hikayeyi niye mi anlattım?

        Bazı şeyler, bazı ilişkiler ve bazı öncelikler yıllar geçse de değişmiyor, tekerrür ediyor. Sultan II. Abdülhamit'in dediği gibi aslında "Tarih değil hatalar tekerrür ediyor."

        To the International Olympic Committee's (IOC) evaluation commission:

        İstanbul 2020 is "The Hope of Sports" for Turkey and people of a very wide geography of the world.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar