Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bilgiyi paylaşıp, toplumsallaştırmazlar. Hoş fazla bilgileri de olduğu söylenemez. Paylaşım sadece kendi aralarında ise makbuldür. Bulundukları yere kapalı devre ilişkiler ağı ile ya da aileden torpilli gelirler. Birbirlerini tutarlar ama sevmezler ancak onlardan olmayanlardan kesinlikle nefret ederler.

Üstatlarının davranış kodları kendilerine de sirayet ettiğinden, çakma aristokrat tavırları vardır. Birkaç seviye yukarıdan bakarlar halka. Halk dediğin nedir ki? Güdülmesi gereken cahil güruhu, ayak takımı... Her halta vakıf olduklarını zannedersiniz uzaktan. Yüzyıllardır bunu satmışlardır, ne de olsa aile mesleği. Bir halt olmadıklarını anlamanız, derinlemesine birkaç soru ile beş dakikanızı almaz.

Kendi iktidar alanlarına "dışarıdan" kimseyi sokmazlar, tuttukları köşeleri kaptırmamak için türlü film çevirip, koltuklarını muhafaza ederler, ölene kadar da kimseye bırakmak istemezler. Eğer iktidarı bırakmak zorunda kalmışlarsa yerlerine yine kendi içlerinden birilerini koyuverirler.

Her ne kadar iki lisan konuştuklarını iddia etseler de "çat-pat"ın biraz üstü tek lisanı konuşabilirler, yazmaları zayıftır ama dünya ile entegrasyonları kuvvetlidir. Komprador gibi adamlardır, bence gibisi fazla. Enternasyonal ağabeyler ne derse onu yaparlar, ülkenin menfaati ikinci plandadır, önce kendileri ve ilişki ağlarıdır önemli olan.

Bu ülkenin bilimi, sanatı, sporu neden gelişmemiştir diye sorsan saatlerce kültür noksanlığından, cahillikten bahsederler. Sanki yüz yıldan fazla süredir bilimin, sanatın, sporun köşe başlarını kendileri gibi "Mon cher"ler tutmamış gibi.

Burjuva özentileri

Türkiye'de selam verdiğiniz her on kişiden biri ya başkandır ya bir zamanlar başkanlık yapmıştır. Mevzu sporsa başkanlık enflasyonu daha da artar. Bu da yetmezmiş gibi "as" başkanlık diye bir saçmalığı bile yerleştirmişlerdir yönetim jargonuna.

Bireyin donanımı ve omurgası zayıfsa illa bir sıfat peşinde koşar, kendini ispatlamak adına. Çünkü para ve makama ulaşmak bilgeliye ulaşmaktan çok ama çok daha kolaydır. Spor, özellikle de futbol işte tam bu arayış içindeki garibanların vahasıdır. Hayatları boyunca elle tutulur, gözle görülür bir başarıya ulaşamamış ama bir şekilde parayı bulmuşlar için futbol aristokrasisinin unvanları çok kıymetlidir. İlkokulda sınıf başkanı bile yapılmamış adamların "başkan" diye ortalarda Romalı generaller gibi gezinmelerinin sebeplerinden biri de budur.

Kulüp başkanlarının çoğunluğu büyük işadamı olarak lanse edilir, elbette büyük spor adamı deseniz de inanan veya kıymeti olmayacağı için bu çok kabul gören bir yöntemdir.

Bu tipoloji, başkan olduğu gün hemen monşerlerin yanında alır soluğu. Çünkü kendi bilgisizliklerini, "bilge" monşerler sayesinde bedeli karşılığı kapatacaklarını düşünürler. Burjuva özentisi başkanlar ile monşerlerin ilişkisi hep böyle başlar ve hep aynı şekilde sonlanır. Ülkenin sporu ve futbolu, bir adım öteye gidemez ama monşer iktidarını sağlamlaştırır, başkan piyasasını genişletir...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar