Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRK hakemliği bu ülkede futbolun çok ötesinde. Fırat Aydınus da Avrupa'daki gururlarımızdan biri ve Caner'i oyundan atarak tuhaf bir hata yaptı. Eskişehirli Veysel maçtan 24 saat sonra tam da televizyonlarda futbol yorumu adı altında türlü hokkabazlıkların başladığı saatte 'o lafı ben söyledim' dedi.

        Fırat Aydınus sustu ama MHK Başkanı Zekeriya Alp kanal kanal gezerek bu tuhaf kararı savunmaya kalktı. Oysa bu hata hakemin görüp veya görmeden yaptığı bir hata değildi. Hakemin duyduğu üzerine verdiği bir karardı ve Aydınus sözü söyleyeni değil rakip futbolcu Caner'i oyundan atmıştı.

        Veysel neden maç sırasında veya sonunda değil de 24 saat sonra açıklama yaptı? Bu açıklamadan sonra neden MHK Başkanı ekranlarda 'hata yapılmış, özür dileriz' demedi de hakemini savunma refleksi ile bu tuhaflığı savundu?

        Ve bazı televizyon programları mal bulmuş mağribi gibi nasıl Aydınus'un özel hayatına müdahale edecek kadar seviyeyi düşürdü?

        Fırat Aydınus, Veysel Sarı, Zekeriya Alp, televizyon programları ve birçoğu arkadaşım, tanıdığım yorumculara bakınca, futbolumuzun neresi doğru ki denebilir ancak Türkiye'de futbol ölmüş ama ıskatçılık hala pirim yapıyor maalesef. İşin en korkunç tarafı da bu zaten.

        Futbol ve Yeşilçam

        Galatasaray-Karabük, Eskişehir-Fenerbahçe, Antalya-Beşiktaş maçlarım izlerken ve maçtan sonra bazı yorumcuları dinlerken, başka maçları izlemişim hissine vardım. Galatasaray şöyle oynadı ama, Fenerbahçe rakibini kendi alanına hapsetti ama ve Beşiktaş harika oynadı türevinde yorumun duyunca irkildim.

        GS (Tarık Akan), FB (Kadir İnanır) ve BJK (Cüneyt Arkın) esas çocuklar, ya karşısındakiler? Onlar sanki takım veya rakip değil, her filmde dayak yeme zorunluluğu olan Yeşilçam kahvehanesinden toplanmış figüranlar.

        Galatasaray 3 yedi mağlup oldu, Fenerbahçe ikinci yarının ilk on dakikasında en az 3 gol daha yerdi. Beşiktaş maçı 5 gol yiyerek kaybedebilirdi. Fırat Aydınus, Melo ve Fernandes saatlerce konuşuldu ama Karabük (Yadigar Ejder), Eskişehir (İbrahim Kurt) ve Antalya'dan (Coşkun Göğen) ise dostlar alışverişte görsün misali, ayıp olmasın diye iki satır, beş cümle hepsi bu.

        Oscar törenlerinde bile en iyi yardımcı oyuncu ödülü var. Bu şekilde ne futbol bir yere gelir, ne tiraj, ne reyting ne de marka değeri.

        Arsene Terim vs. Fatih Wenger

        Fatih Terim GSTV'de Türk futbolu ve istikrar üzerine öyle bir örnek verdi ki tokat gibi. 1996 yılında biri Arsenal'de diğeri Galatasaray'da teknik adam olarak işe başlamış. Türk olanı 5 lig şampiyonluğu kazanmış, diğeri ise Fransız kalmış, tık yok. Kaderin cilvesi Fatih ile Arsene'nin yolu 2000 yılında UEFA finalinde kesişmiş, bir de üzerine bizim ki almaz mı kupayı. Kariyer açısından yan yana bile gelmezler yani. Kaderin cilvesi 16 yıl sonra yine aynı kulüpleri çalıştırıyorlar. Aralarındaki tek fark birinin iki kere gidip 3 kere geldiği Galatasaray'da 16 yılda 12 teknik adam değişmiş, diğeri Fransız olan ise 16 yıldır aynı kulübün başında.

        Arsene Wenger'in adı veya soyadı Türkçe olsaydı, bizde köy takımı bile çalıştıramaz der, aldığı maaşı tartışır, kendisine Strasbourglu kıro bile derdik.

        500. Milli Maç

        Güngör Sayarı, Cemal Saltık, Yılmaz Tokatlı, Kemal Ulusu, Erdenay Oflaz, Özkan Olcay'ı tanır mısınız Sayın Demirören? Onlar eski müteahhit. O yüzden 500. Milli maça iyi ki çağırmamışsınız ama Ali Ağaoğlu'nu keşke çağırsaydınız. Selim Koray ve sizinle birlikte gözümüz biraz spor adamı görürdü, gururlanırdık.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar