Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Protesto demokratik bir haktır. Cesaret, duruş, akıl, mertlik ister ve mutlaka adap ister. İktidardaki siyasilerin elbette eleştirileceği birçok icraatları vardır, protesto edileceği de ama hakkaniyetli ve mertçe yapılmalı protesto.

        Ev sahipliğini yaptığımız Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Cumhurbaşkanı ve Başbakan protesto edilmişti. Pazar günü WTA ödül seremonisinde önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sonra iki bakan protesto edildi kendi ülkesinde ve yine dünyanın gözleri önünde.

        Hayatında spor yapmamış, sporu umursamayan başbakanlarla büyüdük biz. Rüyamızda bile göremeyeceğimiz büyük spor organizasyonları bir bir AK Parti döneminde yapılıyor. Bu organizasyonların hemen hepsi 2020 Olimpiyatları'na hazırlık için yapılan test etkinlikleridir. WTA finalinde potesto edilen Belediye Başkanı İstanbul 2020 Olimpiyatları'nın tüzel ev sahibidir. Dünyanın her yerinde kural budur. Bu büyük hedefin garantörü de Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ve başbakanıdır.

        Basketbol ve tenisin "elit" seyircileri anlaşılan böylesine büyük spor organizasyonlarını hayata geçiren hükümeti içlerine sindiremiyorlar, istemezük diye tüm dünyaya mesaj veriyorlar. Yoksa neden böyle bir yerde ve zamanda devlet protokolünü protesto etsinler?

        Aralarında kömür işçileri, öğrenci birlikleri veya sendika temsilcileri de yoktu üstelik. Bir tek pankart da göremedim siyasal ya da sosyal içerikli. Tenis izleme adabına uygun ama protesto adabına uymayan bir topluluktu gördüğüm. Keşke Sharapova ile Williams'a gösterdiğiniz saygıyı, ülkenize de

        gösterebilseydiniz.

        Bu ülkede kendi kulüp başkanlarını protesto eden taraftarlara bir kaç kendini bilmez, organize çeteler veya kulüp hainleri denir ve bir şekilde başkanların adamları tarafından icablarına bakılır ama protesto ettiğiniz bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanı veya Belediye Başkanı ise o zaman en kahraman demokrat sizsiniz.

        Bir kesim protesto ile densizliği, densizlik ile demokratik hakkı hala anlayabilmiş değil bu ülkede. Sosyal medya üzerinden sanaldan sallayanlara ve WTA'in konformist protestocularına sormak lazım en son hangi aktivist eyleme katıldınız? İşçi, memur ve öğrencilerin hangi haklı protestosuna destek

        verdiniz?

        Sporun siyaseti

        Kenan Evren Ankaragücü'nü emir ve komuta zinciri ile 1. Lig'e çıkardığında stadyumlardan ses çıkmadı.

        Beşiktaş sahaya göğüslerinde C-E-M-A-L-G-Ü-R-S-E-L yazan forma ile çıkınca alkışlarla karşılandı.

        Başbakan Saraçoğlu Fenerbahçe'ye de başkanlık yaptığı dönemde ne Fenerliler'den ne rakiplerinden tek bir tepki bile almadı.

        Olimpiyatlara giden sporculara dönemin tek partisine üyesi olma zorunluluğu getirildiğinde herkes tıpış tıpış üye oldu.

        Ateş-Güneş Spor, Galatasaray'ı parçalayıp kurulduğunda ve sonra Beşiktaş'ın dünya futbol tarihinin en komik averaj sistemi ile zoraki şampiyonluğu gasp edildiğinde bir tek toplu potesto olmadı.

        Üç büyük İstanbul kulübü vergi affı istediler, milyonlarca dolar borcu sildirdiler, hükümetlere stat ve tesisler yaptırdılar herkes işine geldiği için sustu.

        Yine üç büyük İstanbul kulübünün tarih boyunca başkanlarına bir bakın yarısına yakını kulüpleri yönetirken aynı zamanda iktidardaki siyasi partilerin ya üyesi, ya milletvekili ya bakanı veya başbakanıydı. Herkes tepkisizdi bu siyasal spor düzeninde. Protesto yapmak da demokratik hak filan değildi öyle çıt çıkarsanız ya yargılanırdınız ya içeri tıkarlardı ya da rahmetli Metin Kurt gibi sizi marjinalleştirirlerdi. Sahi kaçınız Metin Kurt'a sahip çıkıp haklı davasında yanında oldunuz? Siyaset ve spor hep içiçeydi bu topraklarda. Şimdi kendi kendimize soralım, buna siyasiler mi teşne yoksa kulüpler mi?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar