Süper Ligimiz başladı
İlk hafta maçlarına bakınca futbol açısından değişen bir şey yok. Teknik direktörlere göre takımları daha hazır değilmiş, yabancı transferlere “uyum” süresi için biraz zaman lazımmış. Futbolcular ligin uzun bir maraton olduğunu ve önlerindeki maçlara bakacaklarını söylüyorlar. Taraftarın futboldan kaçısı devam ediyor. BelediyeBeşiktaş maçını 86 bin kişilik statta 7 bin kişi izledi. Yayıncı kuruluş elinde kalan son hedef kitleye yönelik tuhaf reklam filimleri ile “kemik” müşterileri elde tutma gayretinde. Süper ligimizden oluşan Süper Milli Takımımız dökülüyor. THY Messi’ye, Yapı Kredi Bankası Şampiyonlar Ligi’ne sponsor oluyor. Kamu kuruluşlarının Spor-Toto ve PTT’den başka “süper” liglerimize sponsor olmaya niyeti yok. Körler sağırlar birbirini ağırlar liginin marka değeri mi olur? 55.’si oynanacak, ki o sayı bile tartışmalı ligimizde bakalım 57. şampiyon kim olacak? 18’er şampiyonluğu olan Galatasaray mı yoksa Fenerbahçe mi? Diğer takımlar mı? Onlar sadece bu lige renk katarlar yani figüran olurlar yıllardır olduğu gibi. Türk sineması 50’li yıllarda keşfettiği zengin çocuk, fakir kız ya da tam tersi senaryolarla 30 yıl halkı uyuttu sonra değişim geçirdi. Futbol ise yaklaşık son 60 yıldır aynı senaryoyu Meksika dizisi gibi önümüze konuyor. İster ye ister sabaha bırak ama çok bayatladığı kesin.
Olimpiyat ve sponsorlar
Londra 2012’nin ardından spor-futbol medyamızda sportif açıdan birbiri ile tamamen zıt iki görüş hakimd. Bir tarafta benim gibi madalya sayısının azlığına rağmen katılım sayısı, yarıştığımız branş çokluğu, özellikle takım sporlarındaki performans ve atletizmdeki inanılmaz başarıları büyük bir atılım olarak görenler, bir tarafta da olimpiyatların büyük başarısızlıkla sonuçlandığını yorumlayanlar. Aralarında “üç branşta katılsaydık da daha çok madalya alsaydık” demeye getirenler bile oldu. Futboldan kalma skor yazarlığına devam edenlere soruyorum bir doldurun altını şu başarısızlık savınız nedir? Ben neden başarılı olduğumuzu yazdım, umarım beni de, halkı da aydınlatırsınız bu konuda.
Habertürk ekonomi harika bir haber yaptı geçen hafta olimpiyatların sponsoru Visa’nin çıkardığı bir rapor üzerine. Raporu fırsat olursa önümüzdeki hafta ben de yorumlamak istiyorum ancak Visa’ya bir eleştiri yapayım. Olimpik Park’ta lisanslı ürünlerin satıldığı mağazada sadece Visa ile alışveriş yapmaya insanları zorlamak olimpiyatların adil yarışma ortamına pek uymamış. Yayın saatlerinin en büyük alıcı ABD’ye göre ayarlanması gibi (tabii ki parayı veren düdüğü daha çok çalacak) adil olmayan uygulama satış odaklı sponsorlukta son noktaydı bence. Adidas 226, Bosco 119, Nike 117, Li Ning 87, Puma 14 madalya kazanmış markalar olimpiyatında. Bosco kim diye sorarsanız Rus markası. Rusya, Ukrayna ve İspanya kafilelerini giydirdi. Çoğunluk kafileyi giydiren Adidas ve Nike gibi. 2020 Olimpiyatının ekonomik katkı ve mirasını hesaplarken, tekstil ve konfeksiyon üretiminde dünyanın lider ülkelerinden biri olan Türkiye’nin fasonculuktan kurtulup Bosco gibi markalar çıkarmasının ve önce lider konumda olduğu hinterlandındaki ülkelere pazarlamasının da çok önemli olduğunu hatırlatalım.
