Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Olimpiyatlar başlamadan 144 sporculuk rekor katılım için "Yetmez ama muhteşem" demiştim, katılım sayımıza rağmen yetmedi başarısız olduk. Geçen hafta 'Madalya Baskısı'nı yazdım aynı gün tüm sporcular bu baskıdan bahsetmeye başladı. Şimdi yarınları yazmak istiyorum bugüne ve geçmişe bakarak. Türkiye nüfusu yaklaşık 75 milyon, 2020 Yılında büyük olasılıkla düzenleyeceğimiz olimpiytalarda yarışabilecek 10-25 yaş aralığında 20 milyondan fazla çocuğumuz ve gencimiz var. Bu gençlerden oluşacak 2020 Olimpiyat kafilesi ev sahibi ülkenin sporcuları olarak kotaya takılmadan 36'dan fazla branşta yarışacaklar.

2020 İçin rakiplerimiz İspanya ve Japonya ekonomik anlamda çöküntü içindeler. Üstelik ikisi de daha önce Olimpiyata ev sahipliği yaptı. Olimpizm kavramının içinin dolması için 2.5 milyar insanı temsilen ilk kez bir İslam ülkesinin bu organizasyonu alması IOC için hayati önem taşıyor. Türkiye güçlü ekonomisi, islam aleminde ki lider konumu ile 2020 Olimpiyatları'nı alacaktır. Bundan zerre şüphem yok. İspanya, 1992 Yaz Oyunları'na ev sahipliği yapmadan iki olimpiyat önce Los Angles'ta 5 madalya almıştı. Barcelona 'da 13'ü altın 22 madalya kazandılar. 2008 Pekin'de 18 madalyaya ulşatılar. İspanya olimpiyatlardan önce ve sonra yaptığı sportif planlama sayesinde muhteşem bir spor ülkesi oldu. Değişimi Avusturalya ve Çin'de de gördük.

Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak bir ülkenin önce sportif kalkınması demektir, bayındırlık alanında değil. Bugüne dek kimse 2020 İstanbul Olimpiyatları için sporcu inkişafı hakkında tek bir proje ortaya koymadı ama müteahhitlikte oldukça iddialı söylemlerimiz var. Önce kazanalım sonra nasılsa sporcu yetiştiririz mantığı ile bir adım ilerlemez Türk Sporu. Fizyolojik anlamda dünyanın en güçlü spor ülkelerinden eksiğimiz yok. Olsaydı fiziksel özelliklerin en ön planda olduğu voleybol ve basketbolda bu kadar başarılı olamazdık. Tesis sorunumuz yok gibi. Ülkenin her yeri spor tesisi ile dolmaya başladı. Coğrafi ve iklimsel olarak dünyanın en muhteşem toprakları üzerindeyiz. Bu ülkede her spor kolaylıkla yapılabilir. Üstelik diğer ülkelerden farklı olarak lisanslı sporcu bir Başbakanımız da var yani icraatın başında sportif ruha, tutkuya ve akla sahip bir lider mevcut. Dünya'da eşi benzeri olmayan potansiyele sahip Türk Sporu neden bu durumda?

İlk sorun yetişmiş insan gücü ve sporun milli eğitim ile yanyana gelememesi. Sanki görünmez bir güç 90 yıldır bu ülkenin çocuklarına sporu ve sanatı yasaklamış. Hangi iktidar gelirse gelsin "Milli Eğitim Bürokratik Cumhuriyet"ne söz geçiremiyor. Sağlık Bakanı obeziteye savaş açıyor, bebeler boş ders bulursa spor yapıyor ya da beden eğitimi (ne demekse) gibi diktatoryal kokular saçan tuhaf derslerde birkaç saat spor yapıyor.

Önümüzde ki 8 yılı sportif açıdan insan israfı haline getirmemek ve ülke gençliğine daha sağlıklı bir gelecek sağlamak adına önerilerimi sıralayayım. TMOK, köhnemiş yapısını yıkarak, kapalı bir gruba değil sporun tüm paydaşlarına açık , koltuk sevdasından çok spor sevdasına hizmet eden bir kurum olması. Gençlik ve Spor Bakanlığı taş devrinden kalma merkezi spor yönetiminden, yerinde spor yönetimine geçmesi, Türkiye'nin sporcu haritası çıkarılarak bölgelerin şartlarına uygun spor dalları na destek verilmesi. Her olimpik branş için Ankara dışında, coğrafi ve demografik yapısı o spora uygun federasyon merkezleri kurulmas. Her merkezde o branşa özel sporcu yetiştirecek ilk ve orta öğretim kurumu açılması. Bölge deki üniversitelerde burslu kontenjanlar olması ve takımlar kurulması.

Spor Genel Müdürlüğü'ndeki yetersiz personelin yerine taze kan BESYO'lardan yeni kadrolar oluşturulması, federasyonlara ve kulüplere BESYO mevzunu çalıştırma zorunluluğu getirilmesi. Spor şürası, çalıştayı vb. zevzeklikler yerine her paydaşın temsilcileri ile "work shop"lar düzenlenmesi, konusunda dünyada en başarılı akademisyen, eğitmen ve profesyonellerin bu toplantılara katılımı sağlanması.

Yeni kulüpler yasasının acilen kanunlaştırılması ve denetim mekanizmasının ağırlığı devlete bırakılması. Ödül sistematiğinin değiştirilmesi. Kazanılan ödüller gelecek yıllara yayılarak ve performanslara göre dağıtılması. Bakanlık bütçesinden ve de Spor Toto gelirlerinden "özerk" futbola hak etmediği bütçeler ayrılmaması. Olimpiyat sonrası yapılacak federasyon seçimlerinin hayati önem taşıdığını unutmadan, adama göre işe değil, işe göre adama destek verilmesi, sporu spordan gelenlerin yönetmesine ama devletten gelenlerin denetlemesine özellikle dikkat edilmesi. Sayın Başbakan'ın önderliğinde futbol, basketbol ve voleybol dışında ki 33 Olimpik branşa en büyük 33 kamu kuruluşuna pay edilerek, 8 yıl ana sponsor yapılması. Türkiye'de olimpiyatlar ve spor 4 yılda bir konuşulur, sonra yatılır, uyunur. Bu yazıyı olimpiyatlar sürerken yazdım ki belki bir kıymet-i harbiyesi olur, bir yerde yankı bulur diye.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar