Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sporda özerklik meselesi konuşulup yazıldı mı, aklıma hep otobüs şirketleri geliyor! Bir taşıma şirketinin ‘aile ismi’ ile başlayan süreç, önüne ‘öz’, ‘hakiki’ vs ekler alarak devam ediyor. Pastadan daha fazla pay alabilmek için çetin bir rekabete dönen süreç, o şirketleri batma noktasına getiriyor.

        Eski Türkçe ile muhtariyet veya eski Yunanca adı ile ‘auto-nomos’... Kendi-yasası olandan, İngilizce’de karşılığı bağımsızlık olan ‘autonomy’ye, Kant’a göre ahlak felsefesinin temel ilkesi; ahlak düzgünlerinin salt üs istencinden çıkarılmasına kadar birçok tariften hangisi bizim sporun özerkliğini tarif ediyor?

        Bizim spor sistemimiz diktatoryal düşünce ile komünist spor sistemine benzer şekilde kurulmuştur. Oysa ne dikta yönetimlerinde, ne komünizmde özerklik diye bir kavram uygulanabilir. Sporun özerkliği ise bizde ultra-liberal bir modele dönüşmüştür, ‘sorumsuzluk’ açısından...

        Özerklik bize nasıl adapte edilir, federasyonlar ne kadar sürede, nasıl maddi bağımsızlığına kavuşur? Bunun sosyal, siyasi, sportif, ekonomik, bürokratik vb. yönleri ile stratejik hazırlık süreci nasıl olmalıdır? Federasyonlara “siz artık özerksiniz!” dendiğinde spor özerkleşmiyor maalesef. Devlet önce bir çukur açıyor, sonra içini doldurmaya çalışıyor. Üstelik çukur her sene daha da büyüyor.

        Aynı futbola 90’lı yılların başında dışarıdan yayın hakları parası gelmesinden sonra harcamaların ve elbette borçların astronomik şekilde artması gibi. Federasyonlarımız ‘özerk’ olduktan sonra harcamaları ve borçları arttı. Yine ‘en özerk’ futbolda olduğu gibi, ne sürdürülebilir sportif başarılar elde ettik ne de sporu tabana yayabildik. Özerk federasyonlar aracılığı ile suçu da atabileceğimiz en kolay yere attık; bürokrasi ve devlete. Kimse aynaya bakıp öz eleştiri yapmadı, çözüm üretmedi. Sadece kabahati başkasında aradı.

        Son 50 yılda ne faal lisanslı sporcu sayımızı genel nüfusa göre gerçek bir spor ülkesi oranı olan yüzde 15-20’lere çekebilmişiz, ne nüfusumuza göre madalya sayımızı artırabilmişiz. Sadece bir olimpik sporcunun yetişmesini 8-10 yıl arasında olduğunu düşünürsek olimpik madalya maliyetini özerklikten sonra 45 milyon dolardan 160 milyon dolara çıkarmışız.

        Federasyonlar borç içinde. Futbol, basketbol ve voleybol dışında özerkliğe yıllar önce kavuşmuş tüm federasyonlarımızın gelirlerinin ortalama yüzde 95’i SGM ve Spor Toto’dan. Özetlersek kimseye ‘balık nasıl tutulur’ diye öğretmedik ancak ‘nasıl yenir’ herkes daha iyi öğrendi. Bu özerkliğin doğasına aykırı bir durum gibi görünse de bizde önemli olan şu; paranın devletten alınması, onu devletin ve doğal olarak bürokratlarının denetlememesi... İşte bize özgü sporun özerklik tarifi bu.

        Sadece bizde değil, dünyanın çatı spor örgütlerinde de koltuğa oturanın kalkmadığı, hesap vermediği, hesap sorulunca “biz özerkiz, bize kimse karışamaz, devlet spordan el çeksin” dediği, bürokratı ve devleti hem suçlayan, hem de onlardan medet uman bir yönetici tipolojisi çıktı ortaya. Kant’ın ahlak felsefesinin temel ilkesi olan özerklik, bizde tam anlamı ile bireyin ahlaki düzeyine göre işliyor. Ahlaklı olanlar özerkliğin hakkını veriyor, olmayanlar sömürüyor!

        Futbol 30 yıldır özerkliğe geçemedi tam manasıyla. Kendi özel yasası olmasına rağmen ana sponsor hala devlet kurumları. Kulüplerin bilinen borcu 4 milyar Türk Lirası ve bu borç katlanarak büyüyor. Diğer federasyonların maddi bağımsızlığını (özerkliğini) kazanması kaç yıl daha sürer siz düşünün ve daha kaç milyar dolar gerekir?

        Özerkliğin sözde değil özde oluşturulabilmesi için öncelikle stratejisi, planlaması, yaptırımları ve net bir spor politikasının hayata geçirilmesi gerekir. Ancak o zaman, bu hiç özerkleşemeyecek özerklik modelinin yerine, doğru bir yapılanma ile gerçek ve sürdürülebilir bir özerklikten bahsedebiliriz.

        “Democracy is so overrated” (Demokrasi çok abartılıyor) Frank Underwood (Kevin Spacey)/ House of Cards dizisinden.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar