Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

2015-2016 Futbol sezonu başladı. Yarım asırdan fazla süredir değişen pek fazla bir şey yok, bu sezon da olmayacak. Fenerbahçe ve Galatasaray’dan biri çok büyük olasılıkla şampiyon olacak. Dönemsel olarak yaşanan rutin standart sapma yaşanırsa Beşiktaş, yüzde 1.5 şansla diğer takımlardan biri şampiyon olacak.

Süper Lig’e çıkan takımların en az 3’te 1, en fazla hepsi kesin tekrar küme düşecek. İlk haftalarda hakem hataları tartışılmayacak. Sezonun ilk yarısının ortalarına doğru hakem hataları, ikinci yarısına doğru başkanların sözleri tartışılacak.

Yeni sezona takımlarının başında başlayan teknik direktörlerin en az yüzde otuzu veya yarısından fazlası sezonun ilk yarısından sonra değişecek. Sezon bittiğinde bu oran yüzde yetmişlere hatta seksenlere çıkacak ama başkanlar büyük çoğunlukla koltuklarında kalacak.

Her büyük takım taraftarı ezeli rakiplerinin hakemler ve federasyon tarafından kollandığını düşünecek, diğer takımların durumu kimsenin umurunda olmayacak, taraftarlarının başkanlarının sesi fazla çıkmayacak, çıksa bile medyada fazla yer bulmayacak.

Başarısızlık durumunda her taraftar önce federasyon ve hakemleri sonra daha şiddetli şekilde kendi teknik adamlarını ve futbolcularını suçlayacak. En son azınlık bir grup taraftar, başkanlarını protesto edecek.

Bunlar artık ezberlerimize kazınmış gerçekler...

Türk futbolu bunların dışında çok gelişecekmiş! Yönetilmeye çalışılan kronik yönetilemezlik sürdürülebilir şekilde devam edecek, büyük sözler, hedefler, algı çalışmaları ile kılıflanacak.

Hele bir takımımız UEFA’da kupa yolunda başarılı olursa Türk futbolunun çağ atladığı yazılacak, söylenecek. Milli Takım yine kimsenin umurunda olmayacak 14 yabancı kuralına rağmen Türk futbolculara inanılmaz bonservis bedelleri ödenmesi kimsenin tartışmaya değer bulmayacağı detaylar olacak, tartışılsa da sistemin doğru olduğu üzerine beyanatlar, açıklamalar yapılacak.

Her sezon olduğu gibi kulüplerin borçları artacak, gelir-gider dengeleri düzelmeyecek. Marka değeri, yeniden yapılanma, FFP gibi göze sürme niteliğinde kavramlar dönem dönem büyük laflar ve sunumlarla yeniden pişirilip kamuoyunun gözüne sokulacak. Yine bir alay insan bunların gerçekten önemli işler olduğunu sanacak.

Kısaca rekabet, adalet, saygı, empati, denetim, eşit ödüllendirme ve cezalandırma gibi modern futbolun olmazsa olmazları ol(a)mayacak! Rekabetten ve adaletten uzak bolca saygısız, karşılıklı hakaret dolu, denetimsiz bir yapıda yine büyük balık küçük balığı yiyecek, besin zinciri değişmeyecek.

Bu sistemde büyük olan kollanacak, daha büyük daha da çok kollanacak. Kollanacaklar zamana, şartlara ve ihtiyaçlara göre sadece kendi içlerinde değişkenlik gösterecek. Aynı çorba yine önümüze konacak. Hep yazıyoruz ya maksat çorba kaynasın, çorbaya başka kaşıklar daldırılmasın.

‘Türk futbolunda ümit var, hatta Türk futbolu iyi noktada’ diyen arkadaşlar alınmasın. Ben sadece gerçekleri yazdım hem de yarım yüzyıldan beri değiş(e) meyen gerçekleri yani eleştiri filan değil. Önce hastalığa gerçek teşhisi koyalım ve kabullenelim sonra tedavisi oldukça acı verici olsa da belli. Çözümün parçası olmak için önce problemin parçası olmamak gerekiyor ve elbette hastalığı, problemi ötelemek değil onlar ile yüzleşmekle başlıyor her şey eğer cesaret ve bilginiz var sistem ile göbek bağınız yoksa.

Haydi hayırlı tıraşlar pardon sezonlar...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar