Kuzum kasma kendini ya
KARŞI cinsle ilk randevuda hesabı erkeğin ödemesi gerektiğini söyleyen Burcu Esmersoy, bir kesim tarafından topa tutuldu. Bilmiyorlar ki bu, bir kadın-erkek eşitlik ispatı değil, görgü kuralı.
Gerçi, görgü kurallarının hangisinin hükmü kaldı, o da tartışılır... “Ayıp nedir, adap nedir, nezaket nedir, saygı nedir ve neden gereklidir?” diye sorsan, verilen “Ay kuzum, kasma kendini, rahat ol yaaa” yanıtıyla, sığ sularda kafa üstü çakılırsın.
NEREDEN NEREYE GELDİK
Elimde, “Her şeyin bir yolu yöntemi var” diye başlayan 1942 basımı ‘Görgü’ adlı kitap var. Dr. Gottfried Andreas yazmış, Turan Aziz Beler Türkçe’leştirmiş. Kitabın sayfalarını çevirdikçe, ‘Arif V 216’ filminde, “Yabancılar parmakla gösterilmez çocuğum” diyen insanların var olduğu yıllara- çok da değil hani en fazla çocukluğuma- gidiyorum; “Vay vay vay nereden nereye geldik” diyorum...
BİR ARADA KALABİLMEK İÇİN
“İnsanlar münferit yaşamanın verdiği can sıkıntısından kurtulmak için birbirlerini ararlar. Fakat, tahammül edilemeyecek kadar iğrenç kusurları yüzünden husule gelen soğukluk birbirlerinden nefretle ayrılmalarına sebebiyet vermektedir. Nihayet bir arada kalabilmeleri için buldukları çare terbiye, nezaket ve hüsnü muaşerettir” cümleleriyle başlayan kitap, görgülü insanların günümüzde neden bu kadar mutsuz olduğunun sosyolojik açıklaması sanki...
***********
İSTANBUL TERBİYESİ GÖRMÜŞ
GELELİM Burcu Esmersoy’un anlattığı ilk randevu kısmına... Kız haklı, anneannesiyle dedesi büyütmüş kendisini, haliyle de biliyor eski İstanbul terbiyesini.
Ne diyor görgü kuralları?
“Umumiyet itibarı ile herkes kendi hesabını görür. Davet ettiğimiz kimselerin hesabını tabiatıyla biz görürüz. Refakatinde bulunan bayanın hesabını daima ve istisnasız erkek görür”. Neymiş yani? ‘Alman usulü’ dediğimiz şey aslında bir umumi terbiyeymiş ancak kadın-erkek ilişkisinde şartlar değişirmiş.
***********
METRO YENİ DE TRAMVAY ESKİ!
‘BAZI Terbiyesizlik ve Zevksizlikler’ ile ‘Umumi Yerlerde Nelere Riayet Edilmelidir’ kitapta en faydalandığım iki konu başlığı. Faydalanıyorsun de ne oluyor derseniz, hiç işte; ömrümü sinir içinde tüketmeme neden oluyor.
Hele de o, ‘Tramvayda nasıl davranmalıyız?’ kısmı... Tamam, metronun tarihi ülkemizde çok yeni ama tramvay 1933’ten bu yana var. Atlı tramvay deseniz, tarihi 1800’lere gidiyor.
Kardeşim bunca yılda öğrenemediniz mi inenleri ezerek şu araca binilemeyeceğini! Binince kapının önünde kazık gibi dikilmek yerine ilerlemeniz gerektiğini. Çocuklu hamile, engelli ve yaşlılara yer mutlaka verileceğini... 10 yaşındaki çocuğunu oturturken 50 yaşında birinin ayakta duruyor olmasının edepsizliğini!
- Şato mu, daire mi?10 ay önce
- Sesi harika, enerjisi yüksek10 ay önce
- Bodrum'da kazıklanma mevzusu3 yıl önce
- Bodrum'da kazıklanma mevzusu3 yıl önce
- Kendi OHAL'imden sonra Bodrum'da bir hafta3 yıl önce
- Babalar Günü kutlu olsun ama hepsinin değil3 yıl önce
- Sezen de konduramadı3 yıl önce
- Siz normalleşin ben anormalliğe biraz daha devam3 yıl önce
- Nilüfer'in tuzu kuru mevzusu, cinayetler ve günahlar3 yıl önce
- Boğaz'a yunus gelmiş diyorlar, yok artık!3 yıl önce