Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Akşam haberlerini izlediğimde ‘evde kal’an bir tek benmişim ve ben de hata ediyormuşum gibi geliyor. Sokaklar tıklım tıklım. Müthiş iyimser de bir tablo çizilmeye başlandı. Sanki Covid 19’un çaresi bulunmuş ve artık normalleşebilirmişiz gibi. Ünlü sanatçı Nilüfer, sosyal medya hesabından paylaştığı bir fotoğrafla bu duruma itiraz etti. Nilüfer, “Sokaklar yine kalabalık. Biz evde esir gibi otururken işi gücü olmayan bazı aylaklar da pandemi yokmuş gibi dolanıyor” yazdı. Paylaşımın altında biri çıkmış ve “Sizin tuzunuz kuru tabii” diye yazmış. Aylaklık ve tuzu kuruluk ne alaka? Ama zihniyet bu işte, ‘tuzunuz kuru’…

        Nilüfer gibi kronik astım hastası birinin tuzunun kuru olması için aşıyı bulmuş ve evinde kendi kendine yapıyor olması lazım.

        Asıl tuzu kuru olanlar, düşünmek, anlamak, idrak etmek, sorumluluk duymak gibi insani yetilerin hiçbirine sahip olmayanlar. Gerçekten bazen özeniyorum kendilerine. Her fırsatta ünlü isimlere söyledikleri gibi, hayat onlara güzel. Dertsiz, tasasız, telaşsız yaşayıp ölecekler; yaşadıklarının bile farkına varamadan…

        *

        Polis, Üsküdar-Harem sahil yolunda yürüyenleri ‘ara sokaklardan devam edin’ anonsuyla sahilden uzaklaştırıp bizim sokaklara salıyor. Sahil geniş, kimse kimseye değmeden yürüyor de ara sokak öyle mi? İki gündür İstiklal Caddesi kıvamında bizim evin önü. Üst kat komşum polislere, yaptıkları uygulamanın yanlış olduğunu, sokak aralarında sosyal mesafeyi korumanın daha da zorlaştığını söylemiş. Onlar da, “Bize gelen emir bu yönde. İyisi mi siz CİMER’e şikayet edin” demiş. Ettik, bakalım ne olacak. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir daha Kız Kulesi civarının bomboş fotoğrafını ‘evde kalıyoruz’ diye sosyal medyasında paylaşırsa “Sayın Bakanım çünkü şu an herkes bizim sokakta” diyerek fotoğraflı yanıt vereceğim.

        REKLAM

        *

        Covid 19 üzerinde çalışan ve bu konuda çok yol aldığı söylenen bilim insanı Bing Liu niye öldürüldü acaba? Bilim dünyasında çok sevilen ve saygı duyulan Liu’yu evinde silahla vuran kişinin cinayetin ardından kendini de öldürdüğü açıklandı. Polis, “Cinayetin sağlık araştırmalarıyla ilgisi yok” diyor ama benim gibi Netflix’in sürükleyici dizisi ‘Cinayetten Nasıl Sıyrılınır’ı (How to Get Away with Murder) izleyenler kafayı sıyırma eşiğine geldiği için bu cinayetin üzerine onlarca komplo teorisi üretebilir.

        *

        Futbolcu Cevher Toktaş 5 yaşındaki oğlunu koronavirüs nedeniyle hastaneye yatırıyor. Çocuk aynı gece vefat ediyor. Aradan günler geçiyor, Cevher Toktaş karakola gidip teslim oluyor, “Hastanede ona refakat ettiğim sırada sinir krizi geçirdim ve oğlumu yastıkla boğarak öldürdüm. Akıl sağlığım yerinde, niyesini bilmiyorum ama oğlumu sevmiyordum” sözleriyle ifade veriyor. Bu olaya da hiç inanmadım mesela. Altından ne çıkacak çok merak ediyorum. Ha adam akıl hastası olabilir, tacizci olabilir her şey olabilir ama bence işin içinde başka bir şey var. Olay, adamın dediği gibiyse o hastanenin doktorlarında bir numara var. Çocuk koronavirüsten mi öldü yoksa yastıkla boğularak mı öldürüldü bunu bile anlamıyorlarsa durum gerçekten çok acayip değil mi? Herkesin herkesi öldürdüğü ve delilleri karattığı ‘How to Get Away with Murder’da dahi böyle bir cinayet senaryosu yok çünkü…

        *

        Bayat ekmeği kuşlar yesin diye ufalayıp camın pervazına koyduğum için apartman görevlimiz bana fırça attı. Neymiş, kuşlar ekmeği yerken kırıntıları bahçeye dökülüyormuş. “Boş ver, onları da karıncalar, böcekler yer” dedim. “Olmaz öyle şey” dedi; kırıntıları görmeden üzerine basıyor ve günaha giriyormuş. Çok uğraştım ama yine de o ekmeği çöpe atmaktansa kuşlara vermenin sevap olduğunu, Allah’ın onu bu sebepten asla cezalandırmayacağını anlatamadım. Baktım olmuyor, “Günahsa, Allah bana yazsın” dedim, konuyu kapattım. İkna oldu mu? Bence hayır. Mahşer Günü’ne kadar sürecek bir ikilem yaşıyor…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar