Enerjide Irak formülü tutar mı?
Şüphesiz gönlümüz, ülkemizin geliştirdiği ve üzerinde çalıştığı formüllerin tutmasından yana. Ancak İran ile yaşanan ve ciddi enerji ve prestij kaybına sebep olan İran'ın nükleer çalışmalarında üstlendiğimiz rolü ve ortaya çıkan neticeleri de unutmamamız gerekir. Üstelik aynı görüşmeler bugün de sürdürülürken Türkiye'den İstanbul'da yapılan görüşmelerden bahseden bile yok. Ancak merkezi Irak hükümeti ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile enerji bağlamında son günlerde ortaya çıkan sevindirici gelişmeleri, kısa süre önceki sıkıntılı süreci dikkate alarak sürdürmemiz gerekiyor. Zira daha fazla kaybedecek zamanımız yok. Aksi halde geriye dönüşü olmayan gelişmelerde kapıda görünüyor.
Türkiye bölgesindeki etkinliğini, bir zamanlar yumuşak güç olarak vurgu yapılan yaklaşımlarını maalesef geçen zaman dilimi içinde epeyce ıskaladı. Eğer içerde enerjiye odaklanarak, ekonomik güç kazanmış ve uluslararası oyuncu haline gelebilmiş kamu ve özel sektör şirketlerini bölgede etkin bir şekilde sahaya süremezsek, yine başarılı olmuş sayılmayız. Sadece petrolün ve gazın müşterisi olmaktan da bir an evvel kendimizi azad etmemiz şart. Bunun yollarından birisi Türk Hava Yolları (THY) modelinde enerji odaklı bir kamu şirketi. Adı TPAO, TPIC veya BOTAŞ olur, fark etmez, ama artık hangisi hazırlanabilirse hazırlansın daha fazla zaman kaybedilmemeli. Çünkü bu konuyu yaklaşık 5 yıldır gündeme getiriyorum, ancak henüz adım atılmadı. Sadece Irak için değil, tüm dünya genelinde sahaya sürebileceğimiz böyle bir oluşum kaçınılmaz.
BORU TÜRKİYE'DEN ÜRETİM BATILILARDAN OLMASIN!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile petrol anlaşmaları konusunda Bağdat'ı da devre dışı bırakmayacak formül üzerinde çalıştıklarına vurgu yapması önemli. Neden önemli? Zira iki tarafla geliştirilecek bu tarz formüller, hem Irak'ın huzuru ve istikrarı için hem de enerji kaynaklarının en yakın, en iyi güzergâh olan Türkiye ile birlikte dünyaya pazarlanması için gerekli. Ayrıca gelişmiş ülkelerin hiçbirisi direkt enerjiye odaklanmıyor, sosyal tarafının, siyasetini de beraber geliştiriyor. Bizimde bu formülleri öğrenip, uygulamamız icap etmez mi?
Formüle göre, üç kamu bankasından birinde açılacak hesapta petrol gelirleri toplanacak, Bağdat'a yüzde 83, IKBY'ye yüzde 17 pay aktarılacak. İran ile olan ticari ilişkilerde de benzer bir formül uyguladığımızı bir kenara not düşelim. Dolayısıyla arabulucu olabilmek için iki tarafa da kapıların, iletişim yollarının açık tutulması lazım geliyor. Bağdat'la kopan ilişkiler, bir daha sekteye uğramamak üzere ders çıkarılarak tamir edilirse her taraf için iyi bir dönemin kapısı açılabilir.
Fakat, Irak petrolü Türkiye'ye sanıldığı kadar kolay akmayacaktır. Yeni boru hatları aracılığı ile IKYB'den Ceyhan'a ihraç edilecek petrol için Amerika ve diğer Batılı ülkeleri iyi takip etmeliyiz. Sadece boru hattına ev sahipliğine Türkiye zorlanabilir ve üretim tarafında küçük bir payla oyun dışına itilmek istenebilir. Görünen en önemli tehlike bu.