İlginç bir dönemden geçiyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu çalkantılı ekonomik durum ortadayken, yerli ve milli olarak lanse edilen projelere olması gereken düzeyde destek verilmiyor. Yerli ve milli denerek hamaset yapılıp, yerlileştirme adı altında yabancı şirketlerin önü açılıyor. Onlara kamu eliyle müthiş kolaylıklar tanınıp, Türkiye’de yerli ürün geliştirdikleri iddia ediliyor. Böylece gerçek anlamda yerli ve milli ürünlerin, fikri mülkiyet hakları Türkiye’ye ait olan projelerin de önü kesilmiş oluyor.
Mesela Nokia’ya kolaylıklar tanınarak Karel çatısı altında yapacağı montaj telekomünikasyon üretimlerinin yerli ürün olarak sektörde yer almasının önü açıldı. Huawei ve diğer şirketler için de benzer yaklaşım ve kolaylıkları Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sağladı. Hatta Nokia öncülüğünde 5G çalışmasına katkı için sunuldu. Peki, nerede bizim 5G konusunda çalışan şirketlerimiz. ULAK, HTK, GTENT? Neden bu tarz projelere misafir olarak bile çağrılmıyor?
Bir taraftan telekomünikasyon sektörünün altyapısında yer alan ve alacak olan yabancı şirketlerin önü hesapsız açılırken, diğer taraftan aynı sektör için yerli ve milli ürün geliştiren şirket ve kümelenmelere yaklaşıl bir yıldır destek verilmiyor. Tuhaftır ilgili bakanlık ve kamu kurumları 4,5G ihalesinde yer alan yerlilik kriterine de yerli ürün olmadığı için uymadıkları gibi, mevcut yerli ürünlerin kullanılması için dahi adım atmamışlardı. Şimdi 5G’de de ithalat lobisine ve yabancı ürünlere destek verilebilmesi için yerli ürünlerin önü kesiliyor gibi bir durum söz konusu.
Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) Başkanı ve GTENT Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Bağören ile biraya gelip 5G’de ne kadar mesafe kat ettiklerini sorduğumda ilginç bir cevap aldım.
“Mart 2021’den bu yana 5G konusu adeta durdu. Yerli ve milli 5G projesi bir yıldır ilerlemiyor. Hiçbir şey yapamadık. Kamudan destek gelmiyor ve ilgilenen de olmuyor. “Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi” lansmanı yapıldıktan sonra hiçbir ürünümüzü ticarileştirebilmek için devletten destek alamadık. Yaklaşık 30-40 milyon dolar kaynak gerekiyor. Ulaştırma Bakanlığı’nın Ar-Ge fonu haberleşme teknolojilerine harcanması gerekiyor. Ama bize kullandırılmıyor. Bakanlık bu fonun akıllı ulaşım sistemleriyle birlikte kullanılmasını istiyor. 5G projeleri adeta ölüme terkedildi. Bu durumu ilgili makamlara da ilettim, ama netice alamadık.”
Türkiye 4.5G ile yerlileştirmede bir tecrübe yaşadı. Telekomünikasyon teknolojilerinde başarılı oldu, özgüvene kavuştu. Bu sebeple 5 yıl önce yerli ve milli 5G için çalışmalar başlatıldı. Ancak kamu kurumlarının, ilgili bakanlıkların, projelere maddi kaynak verenlerin anlaşamaması sebebiyle sorunlar yaşanıyor. Her bakanlık yetkileri çerçevesinde ülkenin değil kendi menfaatlerini, kadrosunu, kaynaklarını düşünüyor.
Halbuki 4,5G’de yerli ve milli ULAK baz istasyonu ciddi ümit aşılamıştı. Ancak ithal hazır ürün sevdası, kamunun kurumları arasındaki kavgalar, sürtüşmeler yerli ve milli 5G projesini aksatıyor. Bir bakanlık yabancı ithal ürünlere kaidesiz, kuralsız yerlilik belgesi veriyor. Diğer bakanlık o yerli ürünlere sıcak bakmayarak direkt ithaline değer veriyor, hatta ihalede yerlilik şartı olmasına rağmen de yerli ve milli ürünlerin kullanılmasının önünü kesiyor. Böyle bir Türkiye’de tüm bakanlıklara hükmedecek, onların üstünde yer alacak, yerli ve milli ürün, proje savunucusu otorite gerekiyor. Başka türlü çözüm zor görünüyor.
Mesela Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yabancı şirketlerin Türkiye’de montajını yaptığı ürünlere “Yerli Ürün Belgesi” vermesine alternatif olarak fikri mülkiyet hakları Türkiye’ye ait olanlara “Milli Haberleşme Ürünü” sertifikası vermeye hazırlanıyormuş. Böylece bu ürünlerin Türkiye’den satılması sağlanacakmış.