Havacılıkta bu hizmetler kalıcı olacak!
Havacılık sektörü yeni normallerle faaliyetlerine başladığında hangi uygulamanın kalıcı olacağı ve salgın sürecinin ne tür yenilikleri hayatımıza sokacağı tam olarak kestirilemiyordu. Ancak Kovid-19 salgını havalimanı ve havayolları stratejilerinde yolcuların isteklerini ve hijyenini ilk sıraya yerleştirdi. İşte bu yenilikler salgın sonrasında havacılık sektöründe kalıcı olacak.
Salgın sürecinden sonra ilk uzun uçuşumu Türk Hava Yolları’nın (THY) ABD’deki 10’ncu noktası Newark Havalimanı’na hat açılışı sebebiyle yaptım. New Jersey eyaletinin en büyük şehri, New York’a en yakın kentlerden birisi olan Newark’a seferler THY’nin uçuş ağına ciddi katkı sunacak.
ABD’ye yaptığım bu seyahatimde hem gözlemlerimi hem de Kovid-19 sonrası yolculara sunulması kalıcı olacak hizmetleri araştırdım. THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün organizasyonuyla yaptığımız ilk hat açılışı uçuşunda bize THY İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Abdülkerim Çay eşlik etti. THY New York Müdürü Cenk Öcal yeni hat açılış sebebiyle Newark Havalimanı’nda uçağın kapısı açıldığında karşımızdaki ilk kişiydi. New York Başkonsolosu Reyhan Özgür de terminalde yapılan törende devletimizi temsilen bizimle birlikteydi.
ABD’de Kovid-19 salgınının inişe geçerek yavaş yavaş normalleşmenin başlaması, THY’nin bu yeni hattının açılışına da yansımış, salgından çıkış için bir ümit tablosu çiziyordu. THY’nin yeni hattındaki ilk seferinde uçağın içinde bir tur attığımda ortalama olarak yolcunun yüzde 70-80’e yakını yabancı, transit yolcuydu. İlk hat açılışına salgın sürecindeki PCR testi ve çeşitli endişelere rağmen uçağın doluluk oranı da yüzde 50 seviyesindeydi. Yolcular, yeni dönemin alameti farikası maske, hijyen ve sosyal mesafe ile seyahate adapte oldu, ama alışmak o kadar da kolay değil.
THY kabin memurlarıyla sohbet ederken bu dönemde maske yüzünden yolcularla iletişim kurmakta zorlandıklarını söylediler. Maskesini kurallara uygun takmayı ihmal edenleri, ikramlar esnasında yan yana oturanların aynı anda maskelerini çıkarmaları sebebiyle uyardıklarını, lavabo ihtiyaçlarını hijyen kurallarına göre organize ettiklerini işaret ettiler. THY’nin hijyen ekipleri uçak tuvaletlerini her 5 yolcudan sonra veya saat başı dezenfekte ediyor. İhtiyaç halinde hijyen kitleri veriyor. Gözlemlerime göre salgın sonrasında kalıcı olacağını düşündüğüm hususları araştırdım.
HAVACILIK DAHA TEMİZ OLACAK
Salgın sebebiyle alınan önlemler doğal olarak temiz olmayı zorunlu hale getirdi, bundan sonra da önemli ölçüde böyle devam edebilir. Ama daha önemlisi kurallar sebebiyle, daha az tüketip, çevreyi daha az kirleteceğiz. Salgın öncesinde de bizim havalimanı ve havayollarımızın özellikle “Doğu”dakiler kadar temiz olmadığını, ama Batılı şirketlerden de iyi olduğuna işaret ediyordum. Salgınla gelen kurallarla temizliğin önemini anlamış olduk. Airport programımda da bu hususa çok dikkat çektiğim üzere temizlik konusunda Japonlar en iyisi. Ancak artık yolcular temiz havalimanı ve temiz havayoluyla seyahat etmeye daha fazla önem verecektir. Uçuş güvenliğine, uçuş hijyeni de eklendi. Salgın bitse de bu durum kalıcı olacak.
GÜVENİLİR HİZMET GÜVENİLİR BİLGİ
Yolcular salgın sonrası dönemde havayolu ve havalimanlarından daha güvenilir bilgiler isteyecek, bekleyecek. Havalimanı hizmetlerinde, rötarlarda veya çeşitli aksaklıklarda, iletişim kurmanın önemi ile uçuş öncesi verilen çeşitli bilgilerin doğruluğu çok daha değerli hale geldi. Şirketler pazarlamanın bir parçası olarak hassas olacaklar. Bilgileri uzun yazılarla değil, daha hızlı erişilebilir içerikle ve yaratıcı fikirlerle, anlaşılır dille yolcuya sunacaklar. Dijitalleşme süreci de bu konuda en önemli destek olacak ve denetimleri kolaylaştıracak. Memnuniyetsizlikler, sorunlar şirket seçiminde etkili olacak.
KATI KURALLAR ESNEYECEK
Kovid-19 süreci şirketlerin yolculara daha esnek davranmasını, belli kuralları dayatmamasını öğretti. Dijitalleşme, temassız uygulamalar da esnek uygulamaların daha hızlı hayata geçmesini ve bu süreçlerin kolaylaştırılmasını sağladı. Bu esneklikler devam edecek. Çünkü internet ve mobil cihazlarla yolcu-şirket iletişiminin her dakika gerçekleşiyor olması esnek uygulamaları kolaylaştıracak. Havayollarının daha esnek haklar tanımada rekabet edeceği de söylenebilir. Özellikle bilet değişikliği, rezervasyon iptali, eski müeyyideler ve uzun zaman dilimlerinde olmayacak. Salgın sürecinde birçok havayolu bu adımları attı. Devamı gelecek. Seyahatin her alanına da yansıyacak.
Verimlilikle her şey dijitalleşecek
Türkiye’deki dijitalleşme adımlarının bu satırları yazdığım ABD’den çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Mesela konakladığım New York’un iyi otellerinden birinde bile dijitalleşmeyi başaramamışlar. Bizim hastanelerde vale-otopark hizmetinin yüzde 10’u kadar dijitalleşme başarısı yok. Ancak tüm dünyada salgınla beraber dijitalleşme yaygınlaşacak. Havacılık sektörü de öncü olmaya devam edecek. Havayolu ve havalimanları rekabetlerinde dijitalleşme, hem verimlilik hem de rekabet için olmazsa olmaz olacak.
UZUN MENZİLLİ UÇAN OTO VOLOCONNECT
Dünyanın önde gelen şirketleri, uçan otomobil için yarış halindeler. Farklı konseptler üzerinde önemli gelişmelere imza atıyorlar. Uçan otoların hizmete girebilmesi için gelişmiş bir teknoloji ağı da yavaş yavaş örülüyor. Mesela 2017 yılında uçan taksilerin bazı şehirlerde yolcu hizmetine gireceği belirtilmişti ama 2021 yılına geldik ve ortada bir şey yok. Regülasyonların, yani yasal düzenlemelerin eksikliği, havacılık sektörünün altyapısıyla hazırlanmasındaki zorluklar süreci geciktiriyor.
Üç yıl önce 2018’de Las Vegas Tüketici Elektroniği Fuarı’nda görücüye çıkan ‘Volocopter’i burada birkaç kez gündeme getirdim. Pilotsuz ve uzaktan kumandalı 2 kişilik bu hava aracının, ergonomik ve ince koltuklarıyla hizmet vermek için gün saydığı notunu düştüm. Henüz hizmete girmedi ama yeni modeli geliştirildi. ‘Voloport’ isimli kendine özel merkezleri kullanacağını da Vegas’taki gözlemlerimde yazmıştım. Ancak uçan otomobillerin gökyüzüne çıkması o kadar kolay olmayacak.
Alman hava aracı Volocopter, 2020 yılında Dubai’de uçuş yapmak için hazırlanıyordu. 30 saniyede dikey iniş kalkış yapabilecek hava aracı elektrikle çalışıyor. Elektrik depolama yöntemini ise robotik bir sistemle elde edecek. 2 kişilik araç menzili 27 km, ortalama hızı 70 km, maksimum hızı 100 km. Volo-port isimli istasyonlar, yönetim, güvenlik sistemleri, park yerleri ve yolcuların uçan araca nasıl inip binecekleri geçen yıl bir videoyla duyuruldu. Bu proje, Uber’le beraber en kısa sürede gökyüzüne kavuşacak olan uçan taksi konsepti olmayı bekliyordu..
Hafta içindeyse Volocopter’le ilgili yeni bir gelişme oldu. Alman şirket Volocopter şehir içi hava ulaşımına katkı sağlayacak uzun menzilli ve daha büyük yeni modelini tanıttı. VoloConnect adı verilen yeni araç, şehirlerarası ulaşımda kullanılacak. Dört yolcu taşıyabilecek. 180 km/saat ortalama hızla, 100 kilometre mesafeye kadar operasyon yapabilecek. Aracın maksimum sürati ise 250 km/saat.
Kalkış ve uçuş dinamiği diğer Volocopter modellerinden farklı olan VoloConnect’in, önümüzdeki beş yıl içinde gerekli sertifikasyon sürecini tamamlaması hedefleniyor. Volocopter’ın altı tane pervanesi ve iki de itici motoru bulunacak. Ayrıca diğer Volocopter modellerinden farklı olarak, bu araçta sabit kanatlar da yer alacak. 4 kişilik olma özelliği de ilk kez bu modelde denendi. Yine toplanabilir iniş takımları, yeni modelin bir diğer farklı yönü. VoloConnect şirketin bu sınıfta tasarladığı üçüncü model. Şirket daha önceden VoloCity ve VoloDrone modellerini tanıtmıştı.