Atatürk, İstanbul Havalimanı'na ne zaman taşınacak?
Aylardır tartışılıyor ama 3. havalimanına büyük taşınmanın ne zaman olacağı da bilinmezliğini koruyor. Taşınma tarihi konusunda taraflar anlaşamadı, muamma da devam ediyor. Aralık sonu, Ocak başı taşınma olmayacak. Peki ne zaman olacak? Henüz üzerinde anlaşılamadı, kararlaştırılmadı. Türk Hava Yolları (THY) için Nisan’ın ilk haftası makul tarih ama İstanbul Havalimanı yetkilileri ise onları 1 Ocak 2019’da bekliyor.
Dün İstanbul Havalimanı’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın başkanlığında, taşınma tartışmalarıyla ilgili olarak tüm tarafların katıldığı bir toplantı yapıldı. Ancak taşınma tarihi konusunda bir netice çıkmadı.
Toplantıda karşılıklı olarak kimin ne kadar hazır olduğu tartışmaları yaşandı. Taşınmanın ertelenmesi gerektiğini savunan tarafta THY, zaman kaybedilmeden Atatürk’ün ticari kapasitesinin İstanbul Havalimanı’na geçmesini isteyen Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve İGA yetkilileri konuyu çeşitli boyutlarıyla masaya yatırdı. Hangi taraf, neden hazır değil tartışmalarıyla da toplantı bitirildi.
Görüştüğüm bir bakanlık yetkilisi: ‘İstanbul Havalimanı’nda işletmeye mani hiçbir eksik yok. Var olan eksiklikler THY’nin kendi yolcusuna yönelik hizmetler ile işletmeye mani teşkil etmeyen minör eksiklikler. Bir süre daha bu eksiklikleri takip edip, taşınma için karar vereceğiz.’ Şeklinde açıklama yaptı.
THY yetkilileri ise 29 Ekim’den bu yana yaptıkları ticari deneme uçuşları esnasında çözülmesi gereken önemli eksiklikler tespit ettiklerini, günde 5 sefer olarak başlayan uçuşlarda karşılaştıkların sorunların tam taşınma olduğunda ciddi bir mesele olarak karşılarına çıkacağına dikkat çekiyorlar. Hatta havalimanının kış şartları sebebiyle kısa süreli olarak trafiğe kapanması durumunda bile yolcuların ağırlanmasında, konaklatılmasında telafisi olmayacak sorunlar yaşanacağını belirtiyorlar.
Ancak bu erteleme THY'nin hatları peyderpey taşımasına engel teşkil etmiyor. THY yine taşınma çalışmalarına devam edecek.
Görüldüğü üzere ev sahibi, 'Evim tamam, taşın' diyor. Kiracı da 'Yaşamımı idame ettirmeme engel teşkil eden çözülmesi gereken bazı meseleler var, çöz, geleyim' diyor. Dün yapılan ve netice alınmayan toplantının özeti bu.
‘Taşınmanın önündeki engeller’ olarak gündeme getirilen hususlar, 10 günlük zaman dilimi içinde incelenip, gözlemlenecekmiş. İkinci bir toplantı da tekrar değerlendirilecekmiş. Taşınma tarihi de 10 gün sonra yapılması planlanan ikinci toplantı da netleştirilecekmiş. Yani Aralık sonu, Ocak başı gibi büyük taşınma olmayacak. “Büyük Taşınma” belgeselinin çekimleri de zaten Ocak’ta iyi olmazdı. Bir de tabiatın coştuğu Nisan’da E-5’te arka arkaya dizilmiş TIR’ları düşünün...
Öte yandan Atatürk Havalimanı’nın ne zaman kapanacağı şu ana kadar belli değilse, taşınma da yakın zamanda olmayacak demektir. Taşınma için en yakın ve makul zaman olarak daha önce bu köşede yazdığım üzere mahalli seçimler sonrası; Mart sonu, Nisan başı gözüküyor. Nisan’dan sonra havayolları yaz tarifesine geçiyor. Meydanlar yaz tarifesi için slotlar veriyor. Havalarda düzelmiş oluyor. Eğer Nisan yaklaşırken yine bir ‘taşınma ertelensin’ tartışması yaşanmaması isteniyorsa yurtdışından, bu işlerden anlayan bir bağımsız danışman getirip konu onlara havale edilebilir.
Ancak yabancı danışmanı boş ver, sen diyorsun diye bana sorarsanız; kışın ortasında, sıfırdan yapılmış bir meydana, yüzde 70 kapasitesini kullanacak bir havayolunu, Türkiye’nin yurtdışındaki tek önemli markası THY’yi taşımak sıkıntılı ve riskli bir iş. Yapmayın derim. Havalimanı hiçbir tartışmaya mahal verilmeyecek şekilde, dört dörtlük olarak hazır olsa bile Aralık sonu, Ocak başı tarihlerinde taşınma kararı başlı başına bir sorundur. Krize davetiye çıkarmaktır.
Havalimanının 29 Ekim’deki açılış töreninde her şeyin bilinmesine rağmen işin ‘taşınma tartışmasına’ dönüşmesi de ülkemiz havacılığı için hoş olmamıştır. Üstelik Atatürk Havalimanı yılların tecrübesine sahip, DHMİ ve özel sektörün birbirini çok iyi tanıyan personeliyle, işletmeci şirketi TAV ve yöneticileriyle taşınmıyor. Her şeyi ile yenileniyor. Atatürk de hem DHMİ hem de özel şirket olarak TAV vardı. İstanbul Havalimanı’nda ise sadece İGA tek otorite olacak. Hava trafik kontrolü hariç terminal ve meydanın tamamını yönetecek. Bu büyüklükte bir meydanı bu şekilde yönetecek tecrübeye sahip özel şirket de maalesef ülkemizde yok. İlk defa olacak. Dolayısıyla gelişebilecek risklere dikkate almak gerekir.
Taşınma esnasında hafızalar, bellekler sıfırlanacak. Havalimanı yeni, yöneticiler yeni, kadrolar daha ekip ruhuna ulaşamamış yeni... Atatürk Havalimanı’nın tecrübelerini, birikimlerini değil de sadece ticari kapasitesini, bu haliyle yeni meydana taşıdığınız an ister istemez sorunlar olacaktır. Önemli olan ortaya çıkan meselelerin yönetilebilir olmasıdır. Problemlerin az, öngörülebilir ve küçük olmasıdır.
Devasa bir havalimanı, dünyanın hiçbir yerinde inşaat şirketlerinin yaptım demesiyle yapılmış olmuyor. Konu da bu şekilde kapanmıyor, bitmiyor. Hemen de işletmeye geçilmiyor. Asıl mesele; “İnşaat bitti, işletmeye hazırız” dendiğinde başlıyor. Havacılığın emniyetli ve güvenli yapılabilmesi için sertifikasyon, tescil süreçlerine geçiliyor. Sonrasında havayollarının ihtiyaç ve talepleri, yolcu memnuniyeti, tercihi, konforu ve hava ulaşımında farklılık için ürün çeşitliliği, hizmette rekabet gibi hususlar devreye giriyor. Havalimanında destek hizmeti sunan şirketlerin ihtiyaçları söz konusu oluyor. Neticede inşaatçılıktan, hizmet sektörüne, işletmeciliğe (TAV bunu yaşadı) geçiş söz konusu. Kamuyla, bürokratla değil, artık parasını ödeyip, hizmet alan yerli/yabancı yolcuyla, küresel şirketlerle muhataplık dönemi başlıyor.
İstanbul Havalimanı’nı yapıp, işletecek olan İstanbul Grand Airport (İGA) da şirket olarak havalimanı işletmeciliğinde deneyimli değil. Yeni bir oluşum. İGA için ilk, ama devasa bir adım olacak. Umarım TAV gibi küresel bir üst marka ve havacılıkta dünya geneline yayılmış alt markalar çıkarırlar.
İGA ve DHMİ’nin taşınmayı neden biran önce gerçekleştirmek istediği tahmin edilmeyecek bir durum değil. DHMİ için zamanında, sorunsuz bitirdik, hizmete açtık gibi argümanlar öne çıkıyor. Ama asıl taraf olaya tamamen duygusal bakan İGA cenahı. Çünkü İGA’yı oluşturan 5 müteahhit patron, doğal olarak havalimanını acilen hizmet sokup, para kazanmak istiyor. Yatırımlarının geriye dönmesi için çarkların dönmesini bekliyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle İGA patronları, havalimanı kira ödemelerinde 2 yıl öteleme talep etmiş, bakanlık da onaylamıştı. Bu gelişmeden sonra İGA, nakit akış planlarını önce 29 Ekim’e sonra da 1 Ocak 2019’a göre yaptı. Ama ikisi de tutmadı.
29 Ekim’de İGA’nın iddia sever patronlarından birisiyle sohbet ederken bana, ‘1 Ocak’ta THY İstanbul Havalimanı’na taşınır mı? ‘Büyük Taşınma’ olur mu?’ diye sordu. Ben de taşınmanın o tarih olamayacağını söyleyince, ‘Ne diyorsun, mahvoluruz. Tüm hesaplarımız şaşar’ serzenişinde bulunmuştu. Şimdi de bilmiyorum ki, ne diyeyim. Elbette mahvolmazlar, bir çözüm bulurlar. Fakat İGA patronları da kendi yaptıkları havalimanı için açılış tarihini benden beklemesin. Biraz da ne söylediklerine, neyi ne kadar yaptıklarına açıklamalarına dikkat etsinler. Sözlerinin de arkasında dursunlar.