Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yabancı ülkelerin büyükelçileri ile bu tarz görüşmeler normal mi, fikir alışverişi olarak mı değerlendirilmeli?

        Gülin YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        Wikileaks Türkiye Belgeleri'nin önceki gün yayınlanan bölümü, ABD Dışişleri ve Ankara Büyükelçiliği yetkililerinin Türk ordusuna ilişkin değerlendirmelerini kapsıyordu. Genelkurmay'ın kendi içinde Atlantikçi, Avrasyacı ve Milliyetçiler olarak üçe bölündüğü iddia edilen belgelerde Generaller arasındaki bu bölünmelerin, ABD için önemli konulardaki işbirliğinde sürtüşme ve gecikmeler yaratacağı belirtiliyor. 2003 tarihli bu belgelerde Avrasyacı ve Milliyetçi olarak kategorize edilen askerlerin tamamına yakınının, bugün Balyoz ve Ergenekon davalarında sanık ya da şüpheli olarak soruşturuluyor veya yargılanıyor olması ilginç...

        ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson'ın Washington'a gönderdiği "GİZLİ" ibareli telgraftaki bir başka ilginç nokta da büyükelçinin bilgi edindiği Türk kaynaklar. Kaynaklarının kimliklerinin korunmasının önemine dikkat çeken Pearson'ın telgrafında isimler yer almıyor ancak "irtibatta olunan"lar arasında büyük bir medya grubunun sahibi ve CEO'sundan, üst

        düzey kamu görevlilerine birçok önemli konumda kişi var. Peki kim bunlar? Söz konusu konumlardaki kişilerin ABD Büyükelçisi ile düzenli ve gizlilik esasına dayalı bu ilişkileri sıradan bir fikir alışverişi olarak mı değerlendirilmeli?

        Farklı görüşler aşağıda, ancak önce Pearson'ın telgrafından ilgili bölüme göz atmakta fayda var...

        "İrtibatta olduklarımız (kimliklerini kesinlikle koruyun), şu kişileri kapsamaktadır ama bunlardan ibaret değildir: (1) Eski MGK personeli ve daha önce askeri istihbarattaki kariyeri esnasında, Türk Genelkurmayı'nın şimdiki üst rütbeli generalleriyle önemli ölçüde zaman geçiren XXX; (2) XXX'in Başkan Yardımcısı XXX; (3) XXX'in (İslamî yönelimli ama müesses nizamla bağlantılı) XXX grubunun yöneticileri; (4-7) XXX muhabiri XXX, XXX yazarı XXX, XXX yazarı XXX ve Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Gül dahil üst düzey Türk hükümeti yetkilerine mükemmel erişimi olan XXX; (8) büyük bir medya grubunun sahibi ve CEO'su; (9) Önde gelen bir 'müesses nizam'cı STK olan XXX'in yöneticisi XXX ve (10) Parlamenter Kürt ve İslamcı çevrelere mükemmel erişimi olan eski bir parlamento üyesi. Bu şahıslar, istikrarlı şekilde, hizipçikle parçalanmış ve ABD'ye karşı daha önce görülmedik derecelerde abartılı bir şüphe hissi besleyen bir Türk Genelkurmayı tarif ediyorlar."

        Emekli Büyükelçi, CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen;

        'Biz de büyük elçiyken böyle şeyleri konuşurduk, buna casusuluk denmez'

        Bütün diplomatlar, bütün büyük elçiler tanıdıkları ülkelerdeki gelişmeler hakkında o ülkedeki siyasetçilerle, gazetecilerle, bilim adamlarıyla, bürokratlarla konuşurlar. Biz de büyükelçiyken çeşitli insanlarla konuşurduk. Zaten bunu insanlarla konuşmazsan o ülke hakkında nasıl değerlendirme yapacaksın? Casusluk başka bir iş, casusluk devletin gizli belgelerini sızdırmak gibi bir iş ama bu söylenen çerçevede kalmışsa büyükelçinin normal olarak, fikir oluşturmak için değerlendirme yapmak için yaptığı konuşmadır.

        Bu kaynaklar kimler? Gerçekten Türkiye'deki gelişmeleri en iyi bilen ve en doğru yorumu yapan kişiler mi? Yoksa şu veya bu nedenle yaranmak için, bir yerlere davet edilmek için böyle açıklamalar yapan bir sürü bürokrat, asker, gazeteci, yönetici var.

        Diplomasi nazik bir iştir. Bu gibi durumlarda büyük elçinin tecrübesi çok önemli. Yanıltıcı değerlendirmeleri eleyip raporlamalı. Genelkurmay ile ilgili paylaşılan bu bilgiler gerçek olmuş mu ona bakmak lazım. Çıkmadıysa zaten ciddiye alınacak bir durum yoktur.

        Emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir

        'Bunun adı casusluk değil fikir alışverişi, büyütmemek lazım'

        Bu bilgileri paylaşan kişilerin kimler olduğu açıklanmamış, gizli tutulmuş. Ama ABD Büyükelçisi veya büyükelçilik mensuplarıyla görüşen bu bilgileri paylaşan kişileri casus olarak algılamamak lazım. Nihayetinde demokratik bir ülkedeyiz ve tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de bu tip diplomatik görüşmeler yapılabilir. ABD temsilcileriyle görüşülür, fikir alış verişinde bulunulur ve yetkililer aldıkları görüşleri kendilerine göre değerlendirip merkezlere rapor etmekte serbesttirler. Bu ilişkiyi sadece görüş alış verişi şeklinde algılamak, değerlendirmek bence çok daha doğru bir hareket olacaktır. Genelkurmay ile ilgili paylaşılan bu endişeleri fikir alışverişi kapsamında değerlendirip büyütmemek lazım.

        USAK Koordinatörü Doç.Dr. Sedat Laçiner

        'Başka ülkelerle böyle ilişkiler içine girmek boşboğazlıktır, teşviktir, devamı ihanettir'

        Diğer ülkelerin diplomatlarıyla görüşülmesi normaldir. Gazeteciler veya resmi görevliler bu tarz girişimlerde bulunur. Ben de mesleğim gereği bu tip yemeklerde, görüşmelerde bulunuyorum. Ama bir kişinin özellikle de resmi görevi olan kişilerin bildikleri her şeyi paylaşmaları doru değil. Bir başka ülkenin diplomatıyla ne konuşacaklarını, bunların nerelere gideceğini, nerelerde kullanılacağını iyi bilmeleri gerekiyor.

        Ben buna çok fazla özen gösterilmediğine defalarca şahit oldum. Bu üst düzey kişilerde yaygın bir şekilde boşboğazlık var. Hem gazetecilerde, hem şirket yöneticilerinde hem de devlet temsilcilerinin katılığı bütün yemeklerde bunu görüyorum. İkinci olarak, Türkiye'nin iç sorunlarını dışarıdan destek alarak çözebileceğini düşünen birçok insan var. Bunlar devletin hemen hemen her kurumundalar, toplumda da varlar. Türkiye'de yaygın bir kanaattir: "Hükümeti ABD belirler, askeri darbeler ABD sayesinde olur" Ankara'da iktidardan memnun olmayanların çaldığı ilk kapı ABD olmuştur. Ben böyle davranan resmi görevlilerin ABD ile konuşmalarına da şahit oldum. Resmi resepsiyonlarda bile kendi devletini kötüleyen bazı devlet görevlileri gördüm. Bu yanlış bir tutum. Her ülke kendi sorununu ancak kendi ülkesinin insanlarıyla çözebilir. Genelkurmay hakkında veya başka özel konular hakkında bu düzeyde bilgiler vermek boşboğazlığı da aşan, Türkiye'nin içişlerine karışılması için teşvik ve davette bulunmaktır, bunun devamı ihanettir.

        ASAM Kurucusu, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof.Dr.Ümit Özdağ

        'Bu, dünyanın her yerinde casusluktur'

        Bu olağanüstü önemli bir soru. Eğer söz konusu olan görüşmeler somut bir bilgi-belge paylaşımına dayanmıyor sadece siyasal yorum ve değerlendirmeleri kapsıyorsa bunu teknik anlamda casusluk olarak nitelendirmek abartılı olabilir. Ama eğer yapılan görüşmelerde Türk Genelkurmayı ile ilgili somut bilgi ve belgelere dayanan bir aktarım söz konusuysa bu dünyanın her yerinde casusluk olarak nitelendirilir. Anılan Wikileaks belgelerinin bunlardan hangisi olduğu çok anlaşılmıyor. Kişisel kanaatim bunların daha çok birincil gruba girdiği, keyfi yorumlara dayandığı yönünde. Ben 2003 tarihli bu bilgi paylaşımlarının hiç önemli olmadığını düşünüyorum çünkü 2000 yazında ABD Kara Kuvvetleri'nin dergisi olan Parameters'da Dr. Michael Hithcock'un yazmış olduğu "Yükselen Hegemon" başlıklı yazıda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Soğuk Savaş sonrası çok kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmış, TSK güçlendikçe geçinilmesi zor bir müttefik olarak nitelendirilmiş, TSK'nın anayasal, siyasal kültür yapısında bir değişiklik yapılmadığı takdirde Türk halkı ve komşu ülkeler için bir tehdit oluşturacağı iddia edilmiştir. Bu değerlendirme, ancak bir düşman ordu için yapılabilecek bir değerlendirmedir. İşte bundan dolayı, esas ve derinlemesine analizin Pentagon tarafından bu belgeden çok daha önce yapıldığını, çok önceden tamamlanmış olduğunu düşünüyorum. Wikileaks olarak anılan dışişleri belgelerini de yüzeysel olarak gördüğümü ifade ediyorum.

        Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu

        'Bazı paylaşımlar fikir alışverişi değil, gevezelik olabiliyor'

        ABD büyükelçisi ile temas ne zaman sağlanmıştır? Herhalde "Ben size bilgi vereceğim" diye özel bir ziyarete gidilmemiştir. Olsa olsa bazı resepsiyonlarda, toplantılarda karşılıklı konuşulan konular olabilir bunlar. Ama tabii ki bu konuları konuşurken özellikle görevde olan kişilerin son derece dikkatli olmaları gerekir. İçeriden kişiler olduklarını, bir istihbarat elemanı olduklarını - büyükelçilikler ve onlara bağlı ateşelikler için söylüyorum- unutmamaları, her zaman göz önünde bulundurmaları gerekir. Bu tip konular bazen kasıtlı olarak da iletilebilir. Eğer bir mesaj vermek istiyorsanız ve bu mesaj ülkenin lehine olacak bir mesajsa karşılıklı olarak bu tip bilgiler verebilirsiniz. Ama gevezelik boyutuna ulaşan ifadeleri orada paylaşmanın bir anlamı yok. Bu casusluk mudur yoksa fikir alışverişi midir bu baktığınız pencereye, hangi niyetle söylediğinize bakar. Boşboğazlık yapmakla kasıtlı olarak bazı mesajları kasıtlı olarak iletmek arasında oldukça büyük fark var.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar