Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın faiz fetvası tartışılıyor
Zorunlu faiz, caiz mi?
Faizi haram sayan katılım bankaları, Merkez Bankası’ndan zorunlu munzam karşılık nedeniyle yıllık yüzde 5,2 faiz geliri alınca “sıkıntıyı” ilahiyat profesörü Hayrettin Karaman giderdi. Karaman “Zorunlu alınan bu faiz, faiz değildir” diye fetva verince yılda 48 milyon lira cepte kaldı. Hep tartışılan İslam’da faiz konusu, son fetvayla yeniden gündemde. İslam, kendini çağın şartlarına uydurmalı mı yoksa muhafazakâr yapısını korumalı mı? İşte farklı görüşler...
'Bu fetva kapitalizme abdest aldırmaktır!'
İslami Yazar İhsan Eliaçık:
Hayrettin Karaman’ın fetvasına katılmıyorum. Faizli sistem içinde olunca faiz, kâr payı, katılım payı vs. diyerek kitabına uydurmaya çalışınca böyle olur. Bunlar mazeretlerdir. Şu anda kâr payı veya bir katılım payı şeklinde çalışan kuruluşlar kapitalizmin alternatifi kuruluşlar değildir, ben onlara tam tersi “abdestli kapitalist kuruluşlar” diyorum. Onlar kapitalizme abdest aldıran kuruluşlardır, onların faizli sisteme alternatif olmakla alakaları yok, öyle alternatif olunmaz. Faize alternatif olarak başka yolların aranması gerekiyor. İslam’da mülkiyet, para konusunu yeni baştan ve kapitalist olmayan bir gözle okumadıkça bunlara alternatif üretmek mümkün değildir. İnsanların ceplerine 48milyon girmesi vs. bunlar bu şekilde kıyısından kenarından sistemin ana parametrelerini kabul edip ona alternatif olacağız demenin sonuçlarıdır. Bunlara bir de faiz değil demek; hem suçlu hem güçlü olmak, üste çıkmak manasına gelir.
‘Faiz haramdır Hayrettin Bey bu yolu terk etsin’
Eski AK Parti Milletvekili ve AGİTPA Türk Grubu Başkanı Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş:
Hayrettin Karaman iyi yetişmiş bir ilim adamıdır ama ilim adamları da bazen yanılabilir. Tüm İslam bankalarının ana bankası olan İslam Kalkınma Bankası, yabancı bankalardan aldığı faizi kâr ve zararın içine koymuyor. Bunu ilmi araştırmalara, fakirlere yardımlara ayırıyor. Bizde bu bankalar, fetvadan önce paraları hayır işlerinde, burslarda kullanıyordu. Her banka için -çok büyük bir miktar değildir esasen böldüğünüz zaman 5 milyon lira eder. Eğer bu miktar fazla geliyorsa, yine Kızılay aracılığıyla şartlı bağışta bulunabilirler, derler ki: “Bu para faizdir”. Paranın satılması ve karşılığında ilave bir para alınması faizdir. Yani birine bir lira verdiyseniz ve diyorsanız ki, “İki ay sonra iki lira ver” bu faizdir. Bir tane cumhuriyet altını verdiniz size bunu iki ay sonra para olarak ödediği zaman elli lira farkla, faizdir. Katılım bankalarının dünyada başarılı olmalarının ana nedeni faize değil, reel ekonomik işlemlere göre muamele yapmalarındandır. Sistemi zedelemeyelim. Bana göre faizdir bu 48 milyon TL. Bu 48 milyonu katılım bankalarının yaptığı gibi daha önce talebelere, fakir fukaraya vermeyip de, kendi kâr hanelerine mal ettiklerinde şüphe uyanır insanda. Buralara para yatıran insan dini inancından dolayı yatırıyor. Hem Kuran’da haramdır. Biz şüphe düşürürsek buraya yatıracağımız parayla faiz alıyorlar diye sayın hocadan, meslektaşımdan rica ediyorum bu kolay yolu terk etsin.
‘Fetva doğru, zorunlu faize faiz denmez!’ İSLAM’da faiz haramdır.
Yeni Şafak Gazetesi Genel Müdürü, Ekonomi Yazarı Mehmet Ziya Gökalp:
Ama şöyle bir şey var; Hayrettin Karaman zorunlu alınan faizden bahsediyor. Burada bir zaruret var. Bir tarafta devletin bir kurumu, bir tarafta da özel sektör ve bankalar söz konusu. Devlet veya devletin bir kurumu zaruretten dolayı bir oran koyuyorsa ve onu sizden alıyorsa, bunun karşılığında size faiz veriyorsa bunu alabiliyorsunuz ama buna faiz bile denmeyebilir. Dense bile bunu kullanabilirsiniz. Kişilerin birbirine verdiği veya bankaların kullandıkları faiz tarafının çok tartışılacağını sanmıyorum, bunun kuralı bellidir. Ama zorunlu faizle ilgili Karaman’ın yaptığı açıklama tamamen doğrudur.
‘Faiz almazsak hayır yapamayız’
İlahiyat Profesörü Beyza Bilgin:
Herkesin kabul ettiği, devlet bankalarının da verdiği faiz, haram olan faize mi yoksa normal bir kazanca mı giriyor, hep tartışılmıştır. Ama hepimizin de paraları bankada ve resmen devletin verdiğini biz normal bir prosedür olarak, olağan bir şey olarak kabul ediyoruz ve onları da bankaya bırakmıyoruz. Kendimiz zaten hayır yapmak zorundayız. Bu şekilde bir şey almasak hayırlarımızı da yapamayız. Çünkü paralarımız sürekli küçülüyor. Bizim küçük mevduatlarımız için verilenler, kârdan bile değil, paramızı korumaya yönelik olduğunu ve onların katlı faize, yasak olan faize girmediğini düşünüyorum.