Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eğitimde fırsat eşitliği mi, eşitsizliği mi?

        Çeşitli nedenlerle yüksek öğrenim yapamayanlara müjde YÖK Başkanı’ndan geldi. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan yaptığı açıklamada 25 ve üstündeki yaş gruplarına yönelik özel bir "üniversiteye giriş sınavı" yapılarak, bu kişilere üniversitede okuma şansı verilmesini düşündüğünü bildirdi. Özcan, “Yaşları normal öğrenim çağını birazcık geçmiş insanlar, eğer üniversitede okumak isterlerse onlara özel bir sınav yapalım, bu sınavda sadece genel kabiliyetleri ölçülsün" dedi. Henüz tasarı halindeki bu proje hayata geçtiği takdirde eğitimde fırsat eşitliği sağlar diyenler bir yanda, eski mezunla yeni mezun arasında fark yaratır diyenler diğer yanda. Özellikle 2 yıllık üniversite mezunları ve ev hanımları tarafından yoğun talep gösterileceği söylenen proje, ÖSS maratonundakileri de düşündürmeye başlamışken sorduk: fırsat eşitliği mi, fırsat eşitsizliği mi? İşte farklı görüşler...

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        Farklı bir sınavla üniversiteye girmek anayasanın eşitlik ilkesine aykırı

        ODTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Ural AKBULUT:

        Türkiye’de zaten açık öğretim var. Türkiye’de her isteyen açık öğretime girebiliyor. Açık öğretimin kontenjanı limitsiz. Şu tespit doğru, Türkiye’de bazı insanlar okumak isteyip de çalıştığı için, ailevi, sağlık, maddi sorunlar nedeniyle üniversiteye gidemeyebiliyor, iş hayatına atılmak zorunda kalabiliyor. Onların üniversite isteklerine de her zaman sıcak bakmak lazım çünkü ne kadar çok insan yüksek öğrenim görürse Türkiye’nin ekonomisi, geleceği için bunun çok önemli bir katkısı olacaktır. Ama bunun dünya standartlarından sapmaması gerekiyor. Bizim üniversite geçmişimiz 1933’ten beri var, onun için kendi kendimize yeni icatlar çıkarmamızı doğru bulmam. Onun yerine dünyada olduğu gibi üniversitelerde yeni bir yapılanma olabilir, küçük bir rötuş gerekirse yapılabilir. Zaten üniversite sınavına herkes girebiliyor. Ama üniversite sınavına girip de kazanamayanlar için açık öğretim var. Üniversiteye gitmek isteyenler akşam ve hafta sonları gitsin. Yaşı 25’i geçmiş, iki yıllık bir okul bitirmiş veya hiç sınava girmemiş, “Nasılsa kabiliyet sınavıyla üniversiteye girerim” diyenler olursa, bu Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olur. Siz belli bir yaşın üzerindekilere, “Öbüründen farklı sınav yapıyorum” diyerek iki milyon insanın sadece iki bininin üniversiteye girebildiği bir sistemde kalkıp da alternatif bir sınavla yol açarsanız Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olur. Mevcut üniversitelerin dünyadaki örneklere bakarak yapacakları bir sistem daha sağlıklı olur.

        ‘Böyle saçmalık olmaz, yargıdan kesin döner’

        Milliyet Gazetesi Eğitim Yazarı Abbas GÜÇLÜ

        YÖK Başkanı Özcan’ın bugüne kadar ortaya attığı ve arkası gelmeyen çok projesi var, bu da onlardan biri olacaktır eminim. Tek tip sınav uygulanmasının nedeni fırsat eşitliğinden yararlandırmak.25 yaş altına başka üstüne başka sınav diye bir saçmalık olamaz. Bu öğrenci iki yıllık bölüme girip 4 yıllık fakülteye geçtiğinde ne olacak? Matematik, fen dersleri eksikliğini nasıl giderecek? Bu öneri yargıdan kesinlikle döner çünkü anayasa eğitimde fırsat eşitliği ilkesini çok net biçimde özetlemiştir. Dil, din, ırk, fark gözetilmez, yaşa göre sınav olmaz. Eğer sınav sisteminde değişiklik yapmak isteniyorsa herkesin kendi ilgi alanında öğretim görmesi için çalışmalar yapılsın. Önce KPSS’de müzik öğretmenine kalkıp matematik problemi çözdürülmesin, meslek lisesi öğrencisine hiç görmediği derslerden LGS’de ÖSS’de soru sormayın. Arkasının geleceğini sanmıyorum, saçma bir öneri. Özcan daha önce de sınavsız üniversite yapacağım dedi, üniversiteden atılmayı kaldıracağım dedi. Onları da yapsın. Özcan herhalde uykusu kaçtıkça proje üretiyor.

        Yeni mezunla eski mezun arasında fırsat eşitsizliğine yol açar

        YÖK eski Başkanvekili Prof. Dr. İsa EŞME

        Türkiye’de yüksek öğretime arz talep arasında büyük bir uçurumun olduğu bilinmektedir. Bu durum üniversite sınavını ülkemizde yıllardır çok önemli hale getirmiş bulunmaktadır. Yüksek öğretime giriş konusu ciddi bir konudur. Ayaküzeri açıklamalar yerine ciddi projeler yapmak gerekir. Ayrıca Türkiye’de orta öğretim sonrasında bir olgunluk olmadığı için, yüksek öğrenime girişle ilgili alınacak karar, yüksek öğretimdeki kaliteyi de çok yakından ilgilendirmektedir. Sonuç olarak böyle bir öneri, Türkiye gerçeklerine uygun değildir. Belli yaş grubuna ayrıcalık getireceği gibi yüksek öğretimdeki kaliteyi olumsuz yönde etkiler. Böyle bir öneriyi Türkiye şartlarında gerçekçi görmüyorum. Hem eşitlik açısından gerçekçi görmüyorum hem de bu kitleyi yüksek öğretimde hangi programlara yerleştireceksiniz? Söz gelimi bir mühendislik, bir tıp programına girecekse bu öğrenci zaten orta öğretimdeki temel bilgilerini de unutmuş olacaktır. Belki sanat ve bazı alanlar için düşünülmüş olabilir. Ama bu da yeni mezunlarla eskiler arasında fırsat eşitsizliğine yol açacaktır.

        **

        ‘Büyük fırsat, bu metotla geniş kitleler üniversiteyle buluşacak’

        ‘Yükseköğretimde yaş sınırı konulamaz, eğitimde fırsat eşitliği yaratmalıyız. Alan değiştirmek isteyenlere de büyük avantaj sağlayacak'

        YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla ERİŞ

        Yüksek öğretim tüm kesimlere her zaman açık olan bir faaliyet alanı. Yüksek öğretimde yaş sınırı konulamaz. İsteyen istediği eğitimi istediği zaman alabilir. Geçen gün medyada da yer aldı, 94 yaşında diplomasını alan ABD’li bir vatandaş vardı. İşte ileri ülke bu demek. İnsanların engeline bakmadan her türlü fırsat eşitliğinin sunulması demek. Yükseköğretimde sadece ve sadece yeterliklerin alınması söz konusudur. Bunun için farklı sınav uygulanabilir,başka bir şey yapılabilri, metod bri şekilde belirlenir. Metoda değil sonuca bakmalı. Bu fırsatın sunulması halk kitleleri için son derece önemlidir, ayrıca alan değiştirmek isteyenler için de öyle.bunlara ehr zaman saygı duymak lazım. Adam tarih bölümünü bitirmiştir ama arkeolojiye merak salmıştır. Bu sınava girer, okur. Olaya bu şekilde bakmak lazım.bizim Bolonya sürecinde long life learning dediğimiz bir kavram var, yaşam boyu öğrenim demek. İşte bu yeni uygulama da buna destek verir. 25 yaş üstünden ciddi bir talep var, ilerlemiş ülkelerde de örnekleri var, çok yaygın. Biz madem iletlemiş ülke olma yönünde iddialıyız, o zaman eğitimde fırsat eşitliğini ne olursa olsun yaratmalıyız.

        ‘Dünyada da bu sistem var, faydalı olur'

        İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET:

        Söyleyebileceğim şu var, ben açıklamayı görmedim ancak klasik üniversitelerden ihtiyaç gibi bir şeyin ötesinde yaş grupları yüksek öğretimden giderek artan oranlarla yararlanmak istiyor.

        Dünyada da 18-24 yaş arasının üzerindeki her yaş grubundakiler, ikinci fakülteyi, üçüncü fakülteyi bitirmek için çok ciddi bir talep var. Bu talebi biz Türkiye’de de görüyoruz. Dolayısıyla bunun bir sisteme bağlanması mutlaka faydalı olacaktır. Dünyada da genel olarak bu sistem var, faydalı olur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar