"Proje çocuklar" doğuştan şanslı mı, yoksa ailelerin kurbanı mı?
Hayatlarını mı ailelerinin hayallerini mi yaşıyorlar?
Eski türk filmlerinden bir sahne. Evin küçük kızı dantelli jilesinin içinde, piyanosunun başında oturmuş yaşından beklenmeyecek bir kıvraklıkla tüm maharetini sergilerken, bale, Fransızca ve tenis dersleri sırada bekler. Birden bahçeye bir top düşer, sokakta hayat vardır. Küçük kızın aklı sokakta kalır ama mürebbiye kesin bir dille çağırır, o "onlar gibi değildir".
Bir çocuğun şansını, hangi eve doğduğu belirliyor. Evdeki mi sokaktaki mi hangisinin şanslı olduğuysa muğlak. O zaman bu çocukların bir adı yoktu ama her olguya bir isim bulma çağında artık onların da bir adı var: "Proje çocuklar". Çoğunlukla ailelerinin yönlendirmesiyle her gün ayrı bir kursa giden, hangi üniversiteye gideceği ilkokula başladığı ilk gün çoktan kararlaştırılmış olan bu çocuklar ailelerinin hayallerini mi yaşıyorlar yoksa kendi hayallerini mi? Haşmet Babaoğlu dünkü yazısında proje çocukların annelerinin hırslarının kurbanı olduğunu yazdı:
"Annelik zor... Çocuklarının hayata umutla bakması için berbat olaylardan olmadık hoşluklar çıkartacaksın!..Babanın iş güç sıkıntısını eve taşımasına karşı tampon işlevi göreceksin!..
Daha bir sürü incelik!Fakat iktidar, itibar ve refah yarışı toplumu teslim aldığından beri...
Anneler de bu çirkin rekabetin bir parçası oldu.Ne yazık ki, anneleri de korkunç bir hırs bastı. Kızlarının şarkı söyleyip dans ederek ünlü olacaklarını hayal eden anneler onlara menajerlik yapıyor. Hep birlikte hayattan "yırtma" ya çalışıyorlar"
"Çocuklara kendi hayatlarını seçme hakkı tanımalı, sokağa çıksın koşsun oynasın" diyenler bir yanda, bir çocuk kendi hayatını nasıl tayin eder, adı üstünde çocuk" diyenler diğer yanda memleketin en önemli meselesi eğitim, tartışmanın ortasında...
GÜLİN YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
Doç.Dr. Ergün YILDIRIM
Yıldız Teknik Üni. İnsan ve Topl. Bil. Böl. Sosyoloji Öğretim Üy.
"Proje çocuklar" ileride ailesini cezalandırır
SBS'nin 6.sınıfa inmesiyle beraber çocuklar haftaiçi okul, haftasonu ise dershaneye gidiyorlar. Bu durumda öğretim sadece nesnel bilgi üzerinden seyrediyor ve çocuğun gelişmesi de bu yönde oluyor. Bu kültürel, sanatsal, ruhsal gelişim açısından sorunlu bir durum. İnsan olmak demek bunların hepsinin bir arada olması demek.
Diğer çerçeveden baktığımız zaman çocukları hem okula, hem spora, hem sanatsal aktivitelere aynı anda yönlendirmeye çalışan aileler var. Halbuki her çocuk ayrı bir dünyadır ve arayışları farklı olabilir, önce bunu kabullenmek gerekir. Tenis oynamaya değil gitar çalmaya, dramaya değil resim yapmaya yeteneği olabilir. Anne babanın ideal modelleri onlara uymayabilir. Bu aşırı ve yoğun yönlendirme çocuğu ileride kendini temsil etme güçlüğü, psikolojik tatminsizlikle tanıştırabilir. Çocuk yetişkin olduğunda hiçbir otoriteyi takmamakla hem kendisini hem de ailesini cezalandırabilir. Eğitim, sanatsal, kültürel ve nesnel bilginin dahil olduğu bir bütündür ve insan kapasite ve yetenekleri dahilinde birkaçına eğilim gösterir. Önemli olan bu bütünün öğeleri arasında denge bulabilmektir. Çocuğu tamamen özgür bırakmak da yanlış. Anarşizme varacak düzeyde bir özgürlük değil savunduğum.
Bu sadece çocuklar için değil, üniversite çağındaki gençler için de bir sorun: Üniversitede bazı öğrenciler var tıp okurken yarıda bırakmış, başka bölüme geçmiş ya da tıp okumuş tüccar ya da senarist olmuş. Esas olan çocuğa insiyatifi vermek ve yetenekleri düşünülerek bir eğitim planı hazırlamaktır. Maddi imkanı olan aileler tüm sorunları uzmanlarla çözebileceklerini sanıyorlar: pedagog, piyano öğretmeni, Fransızca öğretmeni ya da muhafazakar kesimde Kur'an kursları vs. Bu bence bir kaçış, tüm hayatı uzmanlara bırakmak, "Para verelim onlar ilgilensin" demek çok otoriter bir yaklaşım aslında. Bu çocuğa zaman ayırmakla eş değer değil ne yazık ki.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat TARHAN
"Proje çocuk" yetiştirilmeli, aileler hedef piramidi oluşturmalı
Proje çocuk yetiştirirken belirli bir hedef piramidi oluşturulması gerekir. Piramidin en tepesine soyut hedefler konulmalıdır. Bu piramide nasıl bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız, hayatının sonuna geldiğinde bu çocuk nasıl olmalı sorularını da yanıtlamak gerekir. Zaten çocuk bu piramide uygun olursa, şanslı demektir. Ama eğer çocuğun kişiliği, sosyal zekası, duygusal zekası bu piramitteki hedeflerle örtüşmezse, çocuk deha adayı olur ama asosyal bir kişilik gelişir. Çocuğa bu projeyi yaşam amacı gibi göstermemek lazım. Anne ve babayı tatmin eder gibi bir piramit kurarsanız, çocuk için olumlu sonuçlar olmayabilir. Belki yaptığı işlerde başarılı olur ama evlilik ya da iş hayatında başarılı olamaz. Çocuğa insiyatif vermek gerekir. Onun psikolojik ihtiyaçlarına göre hareket etmek her zaman olumlu sonuçlar doğurur. Çocuğun yapacağı şeyi anne-baba yapmamalıdır. Eğer anne ve baba böyle yaparsa çocuk özgüvenini kaybedebilir, bireyselleşebilir, bencilleşebilir. Anne ve babaların görevi burada, yapacağı işlerin çocuk tarafından sevilmesini sağlamak, çocukları yüreklendirmek, o projeye ihtiyacı olduğunu hissettirmek. Aynı zamanda bunları yaparken yaptığı etkinliklere duygularını katmayı öğretebilmek. Çocuğun yeteneklerine uygun, psikolojisine, ihtiyaçlarına uygun olabilecek her şeyi ben de destekliyorum ama dediğim gibi hayatındaki tek şey buymuş gibi algılatmamak kaydıyla.