Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        27 Nisan e-muhtırası ile 4 Mayıs Dolmabahçe görüşmesi arasında bir bağ olduğu aşikar. Dolmabahçe görüşmesinden sonra 27 Nisan e-muhtırasının hukuki ve siyasi yönleriyle tartışılmaması dikkat çekiyor. Asker-sivil ilişkileri, demokrasi ve hukuk ilkeleri açısından 27 Nisan e-muhtırasının anlamı nedir? Bu bağlamda Dolmabahçe görüşmesini nasıl yorumlamak gerekir? ‘Ne konuşulduğu açıklansın-açıklanmasın’ tartışmaları arasında bu olayla e-muhtıra bağlantısını sorduk. İşte görüşler..

        MUSTAFA ÖZYÜREK CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

        Darbe girişimleri soruşturuluyorsa e-muhtıra da soruşturulmalı

        Genelkurmay Başkanı Başbakan’a bağlı bir kamu görevlisidir. Bununla böyle oturup zirve gibi uzun uzun görüşmeler yapılması ve anlam yüklenmesi doğru değildir. Bu Türkiye’de demokrasi geleneklerinin yerleşmediğinin göstergesi. Bir şey konuşuluyorsa devletin kayıtlarında olmalı. Devlet geleneğinde iki kişi arasında özel görüşme olmaz, biri Başbakan biri Genelkurmay Başkanı olduğuna göre kamuoyunu ilgilendirir. Genelkurmay Başkanı’nın görüşmeden sonra karargaha gidip ilgili arkadaşlarına konuşulanları anlatması lazım. Aynı şekilde Başbakan’ın da Başbakanlıktaki kamu görevlilerine anlatması lazım. ‘Sen açıklarsan ben de açıklarım’ diyerek kamuoyuna açıklandığında sorun yaratacak ya da devlet geleneğine yakışmayan tavizler verildiği anlamı çıkıyor. Darbe girişimlerini ve hatta söylentilerini bile soruşturuyorsanız, sivil hayata geçmiş artık darbe yapma ihtimali olmayan insanları tutukluyorsanız, elinde silah olup darbe yapma ihtimali olan kişilerin girişimlerini de suç varsa cezalandırmanız lazım. Türkiye’de hukuk yok, güç dengeleri var. Görevde bulunanlara veya görevinden yeni ayrılmış olanlarla ilgili bir şey yapılmıyor. Darbe teşebbüsleri soruşturuluyorsa, e-muhtıranın da, Büyükanıt’ın da soruşturulması lazım. Başbakan ile oturdu, saatlerce konuştu, uzlaştılar ve bitti mi? Böyle hukuk devleti olmaz.

        BEKİR BOZDAĞ AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ

        Demokrasilerde doğru olan gizli konu kalmamasıdır

        Dolmabahçe görüşmesi, sıfatı bulunan iki kişi arasında gerçekleştirilmiş özel bir görüşmedir. Açıklama gereği duyarlarsa açıklarlar, duymazlarsa açıklamazlar. Özel görüşmeleri açıklayıp açıklamamak kendi takdirlerine bağlı bir şeydir. E-muhtıra ile hemen arkasından gerçekleştirilen Dolmabahçe zirvesi arasında bir bağlantı var mıdır bilemem, muhtevayı bilmediğim için tahminden öteye geçmez. Ama demokrasilerde gizli konuların kalmaması doğru olandır. Kamuoyunun bilmesi gereken bir şeyler varsa gizli kalmaması daha doğrudur. E-muhtırayı millet değerlendirmiştir. Cevabını 22 Temmuz’da vermiştir. Demokrasiye karşı yapılmış bir açıklamadır. Ancak Büyükanıt’ın ‘Ben kaleme aldım’ demesi kurumsal bir açıklama olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Demokrasilerde, hukuk devletinin geçerli olduğu ülkelerde yapılmaması ve hatta asla düşünülmemesi gereken bir açıklamadır. Demokrasilerde balans ayarını millet bizzat kendisi yapar. Siyasi açıdan değerlendirmesini millet yapmıştır, hukuki açıdan değerlendirecek olanlar siyasetçiler değil yargı mensuplarıdır. Bu tip konularda Cumhuriyet Savcıları gereğini yapar. Yargı, anayasanın ve yasaların dışında bir söylem, bir eylem olduğunda talimat almaz, görevi gereği harekete geçer. Yapılması gereken bir soruşturma, açılması gereken bir kovuşturma varsa yargının bunu resen yapması lazım. Birinin talep etmesine gerek yok. Maalesef yargının resen yapması gereken takipleri yeterince yaptığını söylemek mümkün değil.

        Dr. Ümit Kardaş - Emekli Hakim Albay

        27 Nisan’da çok ciddi bir suç işlenmiştir

        Türkiye'de nev-i şahsına münhasır bir rejim var. Demokrasi falan değil bu. Askeri vesayet yönetimi var. İktidarın paylaşımı

        konusunda dengeler oluyor. Normal demokrasilerde halkın egemenliği parlamentoya aittir ve siyasi iktidar bunu kullanırken açık olmak

        mecburiyetindedir. Bunu askeri biri ile paylaşıyorsunuz, neyin yapıldığı neyin yapılmadığı konusunda siz siyasetçi olarak, parlamento olarak

        halka sorumlusunuz. Silahlı güçle uzlaşma olmaz. Normal olmayan bu. Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın ne konuştuğu kamuoyunu çok yakından ilgilendirir.

        Anlatılması lazım. Zaten normal demokrasilerde Genelkurmay Başkanı Başbakan ile böyle polemiğe yol açacak konuları konuşmaz, kendi görev alanıyla ilgili konuşur

        sadece. Avrupa'da, NATO ülkelerinde Genelkurmay Başkanları Milli Savunma Bakanlarına bağlıdır. Genelkurmay Başkanı ikide bir açıklama yapmaz.

        'Nasılsınız, çoluk çocuk nasıllar' diye özel görüşme yapmış olsalardı açıklanmayabilirdi ama neticede bizim geleceğimizle ilgili konularda konuştukları anlaşılıyor.

        Parlamentonun görev yapmasını tamamen veya kısmen engellemeye çalışmak, cezası ağırlaştırılmış müebbet olan bir suçtur. 27 Nisan'da bu suç işlenmiştir.

        Tehdit vardır. Bu nedenle parlamento erken seçim kararı almıştır. Muhtırayla Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması engellenmiştir. Bu çok ciddi bir suçu kimin işlediği o dönem sahipsiz bırakılmıştı. Ama Büyükanıt muhtırayı bizzat sahiplendi, kendisinin yazdığını açıkladı. Ben bu işledim demiş oldu. Kimse birşey yapmadı. Hemen işlem yapılması gerekirdi, halen daha yapılmadı. Elinde silah olan bürokrasi tehdit edecek, siz de buna göre politika yapacaksınız, böyle birşey olur mu? O zaman zaafiyet var demektir.

        Prof. Dr. Mithat Sancar Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi

        Bu polemik sistemin gerçek yüzünü ortaya koyuyor

        Resmi bir görüşme yapılmışsa zaten Başbakan'ın davetiyle olduğunu anlıyoruz. Başbakan kendine tabi bir devlet görevlisi ile biraraya gelmiştir.

        Türkiye'deki sistemin acayipliği işte, eş düzeyde iki devlet başkanı görüşmüş gibi muamele görüyor. Demokratik sistemlerde normal olan Sayın Başbakan'ın

        kendisine tabi Genelkurmay Başkanı ile görüşmesini kendisinin açıklamasıdır. Resmi görüşme ise bu, tutanakları da olmalı. Ortaya çıkan hava Büyükanıt'ı

        Başbakan konumunda algıladığını gösteriyor. Sistemin gerçek yüzünü ortaya koyuyor böylelikle. Açıklama yapılması mümkün havası doğduğuna göre, devletin güvenliği konuşulmamış olmalı. Başbakan devletin güvenliği ile ilgili bir konuda bilgi almış olsa açıklama gereği olmaz zaten. Açıklanamaz da demiyor iki taraf da. Başka bir görüşme olduğu havası çıkıyor. Giderek daha tuhaf bir hal almadan Başbakan'ın kendisinin açıklama yapması gerekiyor.

        27 Nisan muhtırasının hukuka aykırı bir işlem olduğu tartışmasız. Mutlaka soruşturulması gerekirdi. Bunun Ergenekon'la bir bağı var mı, yok mu değerlendirmek zor.

        Ergenekon'daki darbe hazırlıkları ile muhtıra arasında mutlaka bir bağ olduğunu düşünmek şart değil. Buna rağmen, muhtıra tek başına bile hukuka aykırıdır-darbe hazırlığı olmasa bile-. Genelkurmay suç işlemiştir. 27 Nisan'ın da soruşturulması gerekir. 27 Nisan'da muhtıra verildi, 4 Mayıs'ta Dolmabahçe görüşmesi oldu, 12 Haziran'da da Ergenekon soruşturması başladı. Aralarında bağlantı olduğunu tahmin etmek zor değil. En doğrusu Dolmabahçe görüşmesinin içeriğinin açıklanmasıdır.

        OKTAY VURAL MHP GRUP BAŞKANVEKİLİ

        E-muhtıra ile AKP’nin lehine atmosfer oluşturuldu

        Bu konuda açıklanamayacak neyi var Başbakan’ın merak ediyorum. Başbakan’ın açıklama yapması lazım. TBMM’de gizli oturum yapsın, açıklasın. Aralarında geçen nedir, şahsi midir, devlet meselesi midir? Kurumsal bir meseleyse kurumların bundan haberi var mıdır? 27 Nisan muhtırası hangi amaçla, ne için yapıldı, amacına ulaştı mı merak ediyoruz. Hemen arkasından Dolmabahçe görüşmesi yapılmış, açıklığa kavuşturulması gerekiyor. E-muhtıra müphem kalan bir konudur, siyaseten AKP lehine Türkiye gündemine değirmenle su taşınmıştır. Bildiri ve sonrası gelişmeleri dikkate aldığımızda, siyasete bu şekilde yapılan müdahale AKP’nin istediği siyasi atmosfer oluştu. Mağduriyet edebiyatlarının esasını bu bildiri oluşturdu. Kamuoyunun bu konulardaki kafa karışıklığını gidermek için açıklama yapılması şart.

        EŞREF ERDEM CHP Ankara Milletvekili

        Görüşme zapta geçirilmeliydi

        Niye konuşulmuyor, ne saklanıyor? Zapta geçirilmeliydi bu görüşme. Bence vakit geçirilmeden açıklanmalıdır, bu kadar polemiğe yol açmadan çoktan açıklanmalıydı. Ben her türlü muhtıraya şiddetle karşıyım. Darbenin sağı-solu yoktur. E-muhtıra suç mudur değil midir onu bilemem ama kategorik olarak her türlü darbe girişimine karşıyım.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar