Blair ile 'Bir Yolculuk'
İngiltere’nin eski başbakanlarından iki hafta önce ABD’de de satışa çıktı. Halen ilgi ile okuyorum.Tony Blair’in yazdığı “Bir Yolculuk” (A Journey) kitabı
Bu bir anı kitabı. Tony Blair gençliğinden başbakanlığa kadar geçen süreyi, ülkesini idare ederken karşılaştığı güçlükleri ve diğer dünya liderleri ile ilişkilerini akıcı bir dil kullanarak okuyucusuna yansıtıyor.
“Bir Yolculuk” İngiltere’de raflara konulduğunda büyük bir tepki ile karşılandı. Blair eleştiri yağmuruna tutuldu.
Psikolojik bir dram yazmak ve gündemde kalabilmek için 7.5 milyon dolar aldığından başlayarak, başbakanlıktan ayrıldıktan sonra kazandığı yüklü paralara ve Avrupa’nın jet sosyetesine girmesine kızgınlıklarını dile getirdiler.
Irak savaşındaki davranışları, ABD’ye hayranlığı ve bıraktığı ekonomik enkaz İngilizleri fazla kızdırmış anlaşılan. Haksız da değiller.
Blair Hyde Park manzaralı 5.75 milyon pound değerindeki evinde otururken, bir konferas vermek için 500 bin dolar talep ederken ve Arap emirlerinden yüklü danışmanlık ücretleri alırken kriz nedeniyle işini kaybetmiş İngilizlerin tepkilerini de normal karşılamak gerekiyor.
İLGİNÇ GÖZLEMLER
Kitabı okudukça bir İngiliz siyasetçisinin portresini daha iyi algılıyorsunuz. Siyaset konusundaki bazı görüşleri de ilginç:
* Siyasetin birinci kuralı kurallarının olmamasıdır. Eğer doğru politikalarınız ve stratejiniz varsa kazanmak için şansınız vardır. Yoksa kaybetmeye mahkûmsunuzdur.
* Gerçek lider ülkesini ön plana alarak siyaset yapar. Lider kişisel politik düşüncelerinden çok halkın ortak noktalarını bulup onlara odaklanmalıdır.
* Liderlik kişiseldir.
* Güçlü ülkeler sevilmezler. Belki onlara hayranlık duyulabilir, hürmet edilebilir ya da korkulabilir ama sevilemezler.
* En iyi iletişim kalpten gelerek yapılandır.
* (Bill Clinton’a yollama yaparak) Bilgi çağında iletişim savaşın yüzde ellisidir.
* Politik cesaret için üç şey gerekir. Birincisi yeni bir şey düşünmelisin. İkincisi, bu fikri yönetmeye hazır olmalı ve karar vermelisin. Üçüncüsü ise karşılaşacağın riskleri yönetmeyi öğrenmelisin.
* Politik cesaretin olsa bile doğru politikayı uygulamak için işin teknik detaylarına girmelisin.
GÜL VE ERDOĞAN’A ÖVGÜ
Bir gece uyanarak “Başbakan ben olacağım” diye bu duygularını eşi ile paylaşan ve bu kararlılığını sonuna kadar sürdüren bir kişiliğe sahip Blair, Türkiye ile ilgili anılarını bir sayfadan az bir bölüme sığdırmış.
Merkel’in iktidara gelişi ile birlikte Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinin kritik bir noktaya taşındığını vurgulayarak, oysa gerek Tayyip Erdoğan’ın gerekse Abdullah Gül’ün mantıklı, ileriye bakan ve tanıdığı en kolay (the easiest) Türk siyasetçileri olmasının yanında ne istediklerini bilen, Avrupa’ya katılmaya hevesli ve Kıbrıs konusunda da makul olduklarını belirtiyor.
AB liderlerinin 70 milyon nüfuslu Müslüman bir ülkenin topluluğa katılması ile Avrupa’nın yapısının değişeceğinden endişeli olduklarını açıkça belirterek Türkiye’yi AB’nin dışına itmenin tehlikeli olduğuna vurgu yapıyor.
Blair gündemde kalmayı biliyor. Bunu da istiyor. Bilinmez, belki yeniden partisinin başkanlığına seçilebilir.
- Kriz, Güney Kıbrıs'ın bankacılık sistemini sarsıyor12 yıl önce
- Avrupalılar sorunlarını G-8 zirvesinde tartıştılar12 yıl önce
- Reytingciler ile ilişkilerde yeni strateji gerek12 yıl önce
- Yine Yunanistan kâbusu12 yıl önce
- Avrupa'da çözüm arayışları12 yıl önce
- Yunan Baharı12 yıl önce
- İstanbul'u finans merkezine dönüştürmek12 yıl önce
- Sorumlu Almanya12 yıl önce
- Avrupa için yeni bir başlangıç12 yıl önce
- Enflasyon ve para politikası12 yıl önce