Dizilerde olan gerçek hayatta neden olmasın?
Düşünülmeyenler düşündürmeyi görev bellediğim için yeni bir soruyla karşınızdayım: “Acaba Rusya ile Türkiye’nin arasını geren uçak düşürme olayının bir benzeri Rusya ile ABD arasında yaşansaydı, ABD ne yapardı?”
Sorunun cevabına ışık tutacak bazı tarihi olaylar yok değil: ABD’nin Domuzlar Körfezi çıkarması gibi... Küba ablukası gibi... U-2 uçağının Sovyetler Birliği sınırları içerisinde düşürülmesi gibi...
Hiçbiri savaşa yol açmamıştı.
Ancak bunların hepsi farklı değerlerin söz konusu olduğu soğuk savaş dönemine ait örnekler... Bugünün özelliklerini içinde barındıran örnek, Rusya’nın, komşusu Ukrayna’nın bir parçası olan Kırım’ı ilhakı üzerine başlayan takışma olabilir.
Orada, Rusya “referandum” oyuncağını kullandı; ABD ise gerilim yerine Ukrayna ile Rusya’yı baş başa bırakarak BM yoluyla ambargo uygulamasına başvurmakla yetindi.
Rusya’nın uluslararası camiada, Putin’in de Rusya içerisinde yıldızını iyice parlatan olaydır Kırım’ın ve Sivastopol’un ilhakı...
Girişteki soruma tam anlamıyla cevap teşkil edecek bir olay daha var; ama o gerçek hayatta değil, ABD’de iki yıldır pazar akşamlarını iple çektiren “Madam Secretary” dizisinin son bölümünde yaşandı: Güvenliğine yönelik tehlikeli bir eylemin Rusya tarafından yapıldığı yanlış kanaatiyle, ABD, önce eylemin benzeri bir mukabelede bulundu, sonra da...
Evet, Rus uçağını düşürdü Amerikalılar, hem de birden fazla Rus uçağını...
Kriz ise, işte size kriz...
Dizide Rusya hırsı aklını çok aşan, doğru dürüst eğitim de almamış bir kadın başkan tarafından yönetiliyor. Kadının gözünü kan bürümüş, askerleri de arkasına alarak gerekirse nükleer başlıklı füze kullanmaktan bile çekinmiyor.
Sonuçta savaş çıkmıyor ama...
Baskı, şantaj, yıldırma yöntemlerinden sonra, hem de yıldızını söndürecek büyük bir açığını yakalamışken, kadın başkanın fazla yara almadan krizden çıkmasını sağlayacak bir formül buluyor Amerikalılar...
CBS kanalında gösterilen “Madam Secretary” dizisinin önceki akşamki bölümünde...
Yakalamışken öldürmüyor Amerikalılar, açığını bildiklerini karşı tarafa bildirip krizin savaşa dönüşmeden sona ermesi için fedakârlığa katlanıyorlar.
Eminim, ileriki bölümlerde, kadını koltuğundan edecek fırsat ellerine geçtiğinde, kozlarını esas o zaman kullanmak üzere...
Uyarıyorum, bunlar hep bir TV dizisinde oluyor.
Acaba ABD ile Rusya arasında, dizidekine benzer ve “uçak düşürme”li bir kriz çıksa, taraflar onu çözmek için savaşı göze alır mı? Hadi, ikisi de nükleer güç olduğu için savaştan kaçındılar diyelim, iki ülke karşılıklı çıkarlarının zedelenmesini ve ekonomik açıdan zarar görmelerini getirecek şekilde krizin sürüp gitmesine razı olur mu?
Bence olmaz; ne yapıp edip, birbirlerinin yönetim kademeleri üzerinde itibarlı kişileri devreye sokup sorunu büyütmeden çözmenin bir yolunu bulurlardı.
İlla her şeyin dünyanın gözü önünde olup bitmesi, kimlerin araya girdiğinin, nasıl pazarlıklar döndüğünün ve bulunan uzlaşma formülünün herkes tarafından bilinmesi gerekmez.
Tabii, dizilerde bu sonucu doğuracak senaryoları yazmak kolay; ancak gerçek hayatta da, birbirine destek çıkıldığında çifte taraflı yararı dokunan komşuluk ilişkilerinin yerini hasmane duygulara bırakmasının yanlışlığını fark etmek fazla zor olmasa gerek.
Türkiye ile Rusya’yı ancak savaşta olan iki ülke arasında rastlanabilen kötülükte ilişki düzeyinde bulunmaktan acilen çıkarmak şart.