Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CENTER for American Progress (CAP) bir Amerikan düşünce kuruluşu; kuruluş “Türk-Amerikan Ortaklığı: Bir Adım İleri, Üç Adım Geri” başlıklı taze bir rapor yayımladı. Michael Werz ile Max Hoffman adlı uzmanların imzasını taşıyan rapor, birkaç gündür gazetelerde kendine yer buluyor.

        Rapor yazarları, AK Parti iktidarının dış politika tercihleri konusunda hiç olumlu düşünmüyor. Rapora göre; Ankara, Amerika’yı da yakından ilgilendiren bölgesel sorunlarda Washington’un tasvip etmediği, anlamakta zorlandığı bir çizgi izliyor.

        CAP’in Barack Obama’ya yakın bir kuruluş olduğu düşünülürse, raporun, son zamanlarda Beyaz Saray’a hâkim olan görüşleri yansıttığı söylenebilir.

        Washington’un resmi kanallardan iletmekte zorlandığı mesajların bu raporla paylaşıldığını bile düşünebilirsiniz.

        Garip gelmesin; ABD’nin böyle dolaylı mesajlar vermeyi yeğlediği başka olaylar daha önce de oldu. Başka ülkelere de Türkiye’ye de... Kimi mesajlar muhatapları tarafından alındı; kimi fark edilmediği için ortada kaldı. İkinci grupta yer alanların başlara açtığı sorunları, biraz eşeleyince, hepimiz hatırlarız.

        Werz ile Hoffman, Gezi olaylarıyla başlayıp Kobani’ye IŞİD saldırısı sırasında takınılan tavra kadar uzanan bir dizi politikanın Washington’da şaşkınlıkla karşılandığını yazıyor; hem de olabildiğince açık bir dille. ABD’nin Türkiye’ye sürekli yatırım yaptığını, ancak özellikle son birkaç yıldır izlenen politikaların hayal kırıklığı yarattığını söylüyorlar. Politikaları “kinci, otoriterlik hevesinde ve siyasi zekâdan mahrum” görüyor yazarlar...

        Bir yıl kadar önce de, Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın imzalarını taşıyan bir rapor ile ilk işaret fişeği atılmıştı. Türkiye’de büyükelçilik yapmış iki diplomat (Abramowitz ile Edelman), yeni raporun yazarlarından farklı olarak, Bush’a yakın, Cumhuriyetçi ve “Neo-Çılgınlar” çizgisindendi; raporları her ne kadar iki partinin ortak kurduğu bir kuruluş tarafından yayımlanmış olsa bile...

        O raporda da, Gezi olayları sırası ve öncesinde sergilenen iç ve dış tavırlar bire bin katılarak ele alınıyordu.

        (Aynı kuruluş, önceki gün, Türk ekonomisiyle ilgili aynı ikilinin imzasını taşıyan hafif alarmist bir rapor daha yayımladı.)

        Ankara’nın, seçim kampanyasının körleştirmesine izin vermeksizin bu raporların hepsini dikkatle incelemesi gerekir. Ancak, bu tür raporların yayınından “mesaj değeri” açısından medet uman ABD’deki etkili kuruluşların ve Washington’da karar alma mekanizması içerisinde yer alanların da bilmesi gereken bir gerçek var: Türkiye’den bakıldığında, esas ABD ve izlediği dış politik çizgi sorunlu görülüyor.

        Tutarsız, çelişkili, ahlaki değerlerden yoksun, tek taraflı ve anlayışsız...

        Türkiye’nin İran’ı dengelemekten uzaklaşması, her iki raporda en geniş yeri tutuyor... Oysa, tam da bu konuda sorunlu olan, Washington’un izlediği çelişkili ve tutarsız politik çizgi. BM Güvenlik Konseyi’nde nükleer çalışmaları yüzünden İran’a konulmak istenen ambargolar için olumsuz oy kullandı diye Türkiye’nin üzerine ucu zehirli eleştiri okları gönderen Washington’du; bugün Washington’un kendisi İran konusunda Türkiye’nin o zaman savunduğu “müzakereler yoluyla soruna çözüm bulma” noktasına gelmiş görünüyor...

        Vaktiyle Türkiye’nin yakın olmasına itiraz edilen bölgedeki rejimlerin hepsiyle iyi geçinme derdinde bugün Washington; şimdi Türkiye’yi neden kendisi gibi geniş karınlı olmadığı için kınıyor...

        Ankara’dan bakıldığında, ABD’nin öncelikler sıralamasında ön saflarda yer alan ülkeler arasında Türkiye görünmüyor; eskiden düşmanları olan yeni sevgilileri var ABD’nin...

        Dolayısıyla, ara açılıyorsa, daha çok bundan dolayı açılıyor...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar