Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİYASETE benim kadar yakın duruyor, siyasi gelişmeleri profesyonelce gözlemliyorsanız, dünü, sizler de, “Kimler istifa etti?” sorusuna cevap arayarak geçirmişsinizdir.

        Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) genel seçimde adaylığı düşünen bürokratlar için son istifa tarihi olarak belirlediği dünü ben öyle geçirdim çünkü...

        Haber merkezlerine akan yeni istifaları “Aaa, o da mı?” merakıyla...

        MİT Müsteşarlığı koltuğunu milletvekili olmak amacıyla terk eden Hakan Fidan kadar önemli fazlaca isim bulunmasa da, son iki günde bayağı çok sayıda bürokrat aynı amaçla görevlerini bıraktı.

        Her istifa eden aday olacak ve listelerde yer bulabilecekse, bürokrasi dışından milletvekilliğini düşünenler hiç heveslenmeseler iyi olur; istifa eden bürokratların sayısı çok fazla çünkü...

        İyi bir şey mi bu? Hiç kuşkusuz iyi bir şey. Bürokraside belli makamlara erişmiş insanların çözüm yerini Meclis olarak görmeleri ve kendilerini halkın beğenisine sunmaları, ülkede demokrasinin yerleşmişliğinin işareti sayılabilir.

        Tabii, “seçilmişler” ile “atanmışlar” arasında var olan farkın artık “seçilmişler” lehine sonuç verdiğinin de işareti...

        AK Parti iktidarı 12 yıldır sürdüğü ve AKP yapılacak seçimin de galibi olarak görüldüğü için, istifa eden bürokratların kapısını çalacakları ilk adresi tahmin etmek zor olmasa gerek. Bazısı CHP’yi ve MHP’yi tercih edecek olsa da, çoğu bürokrat, AK Parti listelerine girmeye çalışacak.

        Kolay mı?

        Dışarıdan bakanlar, hükümet merkezine yakın ve yetkililerle iç içe yaşadıkları için bürokrasiden isimlerin şanslarının daha fazla olacağını düşünebilirler. Ancak, listelere son biçimini verecek olan parti yöneticileri açısından, isimlerin seçmenlere cazip gelmesi de önemli bir unsurdur.

        Bürokratların seçime girmede ilk tercihi AK Parti’nin, bu seçim için belirlediği eğilimin, sınırlı sayıda bürokratı Meclis’e götürmek olduğu anlaşılıyor. Başarısı tescilli bürokratı yerinde bırakmak akıllıca bir tercih elbette...

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, MİT Müsteşarı’nın milletvekili olmak üzere istifa etmesine olumlu bakmamasının sebebini, ziyaret ettiği ülkede, “Kendisinden yerine getirmesini beklediğimiz daha pek çok hizmet vardı...” sözleriyle açıklaması da bunu gösteriyor.

        Meclis’e gelmesine mutlak gözüyle bakılan bazı başarılı bürokratların neden istifa ettirilmedikleri de herhalde anlaşılmış oluyor.

        Tabii, oturduğu koltuğu dolduramamış birini Meclis’e taşımak da herhalde pek anlamlı kaçmaz.

        İstifa eden bürokratlar arasında CHP’den adaylık düşünenlerin sayısının beklenenden az olmasının makul bir sebebi var: CHP bu seçimde milletvekili adaylarını büyük çapta “önseçim” yöntemiyle belirleyecek... CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün, önseçim yönteminin ağırlığını yüzde 85 olarak ilan etti. Bir bürokratın önseçimde oy kullanacak partili tabana kendini beğendirebilmesi, önümüzdeki şu kısa sürede, hiç kolay değil.

        Önseçim, taban tercihini belirlemek için ideal bir sistem. 1980 öncesinde bütün siyasi partiler önseçimle aday belirlerdi. “Başkanlık sistemi” tartışmaları sırasında hep unutulan bir gerçeği de hatırlayalım: Dar bölge sistemine dayandığı için, başkanlık, milletvekili adayını parti örgütünün belirlemesini zorunlu kılıyor...

        AK Parti her seçim öncesinde başvurduğu geleneksel temayül yoklamasını aleniyete dökebilse, o da pekâlâ önseçim yerine geçebilir.

        Haziran ayında yapılacak seçimin ilk heyecanlı evresini geride bıraktık; önümüzde yeni heyecanlar var.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar