Karantina günlerinde ilk sanal gala deneyimi
Malumunuz sosyal izolasyon önemli şu günlerde.
O sebeptendir ki, ne bir dizi-film galası, ne konser hiç bir şeye gidemiyoruz.
Ama biz gidemezsek de, bu tür etkinlikler ayağımıza geliyor.
Sanatçılar her akşam konserlerini evlerinden veriyor.
Ve bizler de her gün değişik bir deneyim yaşıyoruz.
Geçen Perşembe günü de ID İletişim'den “İlk sanal galaya davetlisiniz” diye bir e-mail alınca heyecanlandım.
Yeni bir tecrübe, yeni bir deneyim daha.
Blu TV ve FX ortaklığında hayata geçirilen Kenan İmirzalioğlu, Ahmet Mümtaz Taylan ve Melisa Sözen’in başrollerini paylaştığı “Alef”in galasını sanal gerçekleştirecektik.
E hadi madem.
Davetiye de “Dizi kadrosunun da katılımıyla gerçekleşecek. Türkiye’nin ilk sanal galası. Saatler 22.30’u gösterdiğinde devre dışı olacaksınız” diyordu.
E hazırlanalım madem deyip kedim Latte Bey ve ben koyulduk saati beklemeye.
Saatler 20.30’u gösterdiğinde önce şifreyi çözdük.
Ve oyuncuların sosyal izolasyon mesajından sonra dizinin ilk iki bölümünü izlemeyebaşladık.
Yönetmenliğini Emin Alper’in yaptığı “Alef” cinayet çözen iki dedektifin hikayesi.
Ben iki bölümü soluksuz izledim.
Akıcı ve merak uyandıran bir hikayesi var.
Çekimlere de bayıldım.
Ayrıca Kenan İmirzalioğlu’nu bir dizide çok özlemişim.
Melisa Sözen ve Mümtaz Taylan ise cuk oturmuş.
*
Kenan Süpermen i oynamıyor
Tabii Kenan İmirzalıoğlu hayranları bilindik bir hikaye ve rolle karşılaşmayacaklar.
Yani Mümtaz Taylan’ın “Kenan İmirzalıoğlu bir Süpermen’i oynamıyor. Değişik bir deneyim sizi bekliyor” demesi bundan.
Hatta Kenan İmirzalıoğlu bile “Gizemli bir dizi. Açık açık anlatılan bir tarz değil” diyor.
Dizi, filmi bol bol izlediğimiz şu günlerde gizemli bir hikaye sizi bekliyor.
İyi oyunculukta cabası…
*
Benden size iki dizi önerisi
1- Unorthodox:
Ultra-Ortodokscemaatin New York’un kalbindeki hayatını gözler önüne seren bir dizi. Hasidik Yahuditopluluğunun yaşam tarzını gözler önüne seriyor.
Oyuncular müthiş.
Kıyafetler harika.
Dekor muazzam.
Shira Haas müthiş oynuyor ve hissettiriyor.
Dizi su gibi akıp gidiyor. Başından kalkamadım.
Ve dizide en etkilendiğim oldu. İnanın hala aklıma geliyor. Mesela bir kadına verilen cinsel eğitim sonrası banyoda kendi bedenine yaptığı keşif inanılmazdı. Ve yine evlendikten sonra kocasının karşı cinsel yaklaşım sahneleri inanılmazdı. Ve hayat kadına sorduğu sorular. Gerçekten bir izleyici olarak benim içinde acayip bir deneyimdi.
Tavsiye ederim.
2-Alevlerin Ardında (The Bonfire Of Destiney)
Kanlı canlı bir tarih. Tam da kadınların destanı… Fransız melodramının şaşırtıcı derecede ilginç öyküsü. 1897 de Paris’te bir yangın sonrasında birbirinden kibar ve hayır için toplanmış aristokrat insanların gerçek yüzünü gün yüzüne çıkartan bir hikaye.
Üç kadının gözler önüne serilen hikayesi. Fransa da kadınların seçme hakları bile bu üç kadının özgürlükleri ve sevdikleri için neleri göze alabildikleri.
Aristokrat sınıfı ile alt tabaka arasındaki keskin çizginin anlatıldığı dizi şiddetle tavsiye ederim.
Her zamanki gibi zengin ve soylu kişilerin çıkarları için neler yapabildiğine bir kez daha şahit olacaksınız.
*
Dikkat ediyorum da
Küçücük bir virüs gelmiş tüm dünyayı yerle yeksan etmiş.
Tüm dünya neredeyse evine kapanmış.
Her gün insanlar hayatlarını kaybediyor.
Can kayıpları her gün çoğalıyor.
Ne olacağı belli değil.
Ama bir kesim var ki, hala kötülüklerini yapmaya devam ediyor.
Allah ıslah etsin diyorum…