Son saniye üçlüğü
Maçın başında yenilen şok bir gol ve hemen ardından penaltı golüyle yeniden başlayan bir maç... Galatasaray’ın kendi evinde yaşadığı ilk 5 dakikanın özeti aynen buydu. Maçı izlemeye gelen taraftarlar kendilerini bir futboldan maçından çok, adeta bir basketbol (!) maçında bulmuşlardı... Tabii ikinci yarıda olacaklardan henüz kimsenin haberi yoktu.
Başrolü kimselere kaptırmamaya niyetli olan Tolga Ciğerci, yaptığı smaçla (!) az kalsın takımının kaderiyle oynayacaktı. Son anda Selçuk’un sahneye çıkmasıyla kendisini kurtardı. Ama yine de sezon başında kendisini benzettiğim Barış Özbek’e, aslında ne kadar büyük bir haksızlık ettiğimi de anlamamı sağladı!
Neresinden başlamak lazım bilemiyorum... İgor Tudor yine takımını sahaya 3-4-3 sistemiyle çıkarmıştı. Hakan Balta’nın maçın başında sakatlanıp oyundan çıkması bence şanssızlık değil, tam aksine Galatasaray’ın şansı oldu. Carole, Hakan’ın yerine geçince, orta üçlünün sağındaki Yasin sola, oyuna giren Sabri de Yasin’in boşaltmış olduğu sağ tarafa geçti. Bu durum en çok da Bruma’nın yokluğunda ilk kez sol kanatta oynama fırsatını yakalayan Rodrigues’e yaradı. Yasin’in de desteğiyle bu bölgede en az Portekizli mevkidaşı kadar etkili olan genç oyuncu, ayağına topu her alışında tehlike yarattı...
Galatasaray, uzun bir aradan sonra ilk kez galibiyete rahat bir şekilde uzanıyor derken, hakem Fırat Aydınus’un birer dakika arayla üst üste verdiği iki penaltı kararı, bir anda maçın bütün gidişatını değiştirdi. Galatasaraylı taraftarlar art arda verilen bu penaltılarla galeyana gelse de, her iki karar da son derece doğruydu. Muslera’nın kurtardığı ilk penaltının sevincini bile doğru düzgün yaşayamadan gelen ikinci penaltı kararı, herkesi şaşkına çevirdi. Ancak demiştik ya bir futbol maçından daha çok basketbol maçını andıran bu maçta, Tolga’nın o dakikadaki smacı (!) affedilecek gibi değildi... Tolga bu müthiş performansıyla, kendisine zamanında Melo muamelesi yapanları, adeta yerin dibine sokmuştu...
Maçın finali ise tıpkı Antalya deplasmanında gelen son saniye galibiyeti gibi güzeldi... Yakın mesafeden kazanılan frikik atışında kendinden emin bir şekilde topu alan ve Sneijder’e vermeyen Selçuk, hem gemisini kurtaran kaptan oldu hem de Tolga’yı ipten aldı... Attığı enfes gol, basketbol maçını andıran gecenin üçlüğü oldu. Gecenin kahramanı Selçuk mu yoksa Muslera mı olur derseniz, bence her şeye rağmen yine de Muslera’ydı. Eğer o olmasa, Galatasaray bu maçı kazanamazdı.
- Aslında zor maçtı5 yıl önce
- Golcüsüz G.Saray5 yıl önce
- Derbinin kazananı belli5 yıl önce
- Sistem neden çöktü?5 yıl önce
- 21:45'te gelen liderlik!5 yıl önce
- Gomis'in mesajı5 yıl önce
- Açık yazayım; bu kez şaşırttı5 yıl önce
- Malzeme bu kadar!5 yıl önce
- Malzeme bu kadar!5 yıl önce
- Terim bunu beklemiyordu5 yıl önce