Platin Bey

- Platin Bey’i görecektim.

- Randevunuz var mı?

- Yok. Ama Emrah Usta derseniz beni kabul eder. Çok önemli.

- Hiç sanmıyorum ama bir sorayım. Platin Bey? Emrah Usta diye biri sizinle görüşmek istiyor.

Peki efendim. Sizi bekliyorlar, buyrun.

***

- Söyle ne istiyorsun?

- Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, liglerin var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu Avrupa’dan dışarı atmak? Yakışır mı sana Türkiye’de özel mahkemelerin verdiği karara göre ceza vermek? Yakışır mı sana Yargıtay’ı beklemeden ceza vermek? Ama nasıl yakışmaz? Sen değil misin Bükreş’e, Porto’ya, Dinamo Zagreb’i 7-1 yenen Lyon’a hiç bir şey yapmayan? Sen değil misin, sadece Fenerbahçe’ye ceza veren ve bu şikeyi tek başına yapmıştır diyen? Sen değil misin, FIFA Başkanlığı için her türlü atraksiyonu yapan? Anlamıyor musun beyim? Bu taraftar bu kulübü seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.

Hıh. Seeennn büyük patron. Milyarder, para babası, ligler, kupalar sahibi Platin Bey. Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm. Ben, Emrah Usta. Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. Gözümde Yeşil Burun Adaları kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne kulübüme ne de taraftarıma hiç bir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla, eurolarla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?

Dokunma artık kulübüme.

Dokunma çocuklarıma.

Dokunma Sow’uma.

Dokunma Kuyt’ıma.

Dokunma Gökhan’ıma.

Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Emrah Usta, oraya gelirim, UEFA 2012 Tango 12 topunu karşına dikerim ve hiç düşünmeden topa burun vururum, anlıyor musun?

Vururum ve dönüp arkama bakmam bile.