Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

“Tanrı; insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada'yı yaratmış” diyen Heredot’un rotasındayım. Uzun ve meşakkatli bir yolculuğun devamında Bozcaada’da fonuma düşen ise My Morning Jacket – Dondante, üstüne Bob Marley - I'm Rebel melodileri… Aynı gökyüzü altında soluklananların, direnenlerin hikayelerinin bir araya geldiği bir şahanelik sebebiyle buradaydım. Bugünkü köşeye sebebi ziyaretim, girişe de özneyi çaktığım, ilki geçen yıl gerçekleştirilen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BİFED)… Festivalin en önemli özelliği uluslararası olması ve günümüz hemhalliklerinde ne yazık ki pek de kıymetini bilmediğimiz mevzuları gün ışığına çıkarması. Mesela festival, bu yıl da uzak coğrafyalardan -belki de asla tanış edemeyeceğimiz- insanların hikayelerini beyaz perdeye taşıyarak biz sade izleklerin dimağlarını paklayarak miss etti, dersem abartmış olmam sanırım… (Erken içimden geldi notu: Bu aralar, mail atanlarınız oldu, nerede düşürdün suretini, yazılarını göremiyoruz, hani oyunda devamdı diye. Samimiyetinize istinaden samimiyetle söyleyebileceğim; cevabım yok, sadece içimden bir şey gelmedi ve her şey yalana kaçtı. Bir kaç vakittir hayatla pozisyonum şöyle; deniz kenarında oturmuş da uzak diyarları dikize yatan sakinde bir ornitorenk gibiyim. Malum memleketim coğrafyasında ölümler de acılar da eksik olamıyor ve her şey havada parende atıyor adeta, kısaca; yaşadığımız coğrafya beni ben olarak hiçliyor, (p)içliyor desem ve sussam, siz de yamacınıza iliştirseniz beni ve kelamınızla şükela etmeye devam etseniz! Şimdilik saygılar şelale.)

BOZCAADA ULUSLARARASI EKOLOJİK BELGESEL FESTİVALİ’NDEN İNCİLER

Yeniden festivale dönersek; belki(m) bi aralar akmak istersiniz, güzergahınıza eklersiniz de miss olursunuz niyetine… Bozcaada Belediye Başkanı ve aynı zamanda festival başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz; “barışa, doğaya, kültüre ve geleceğe sahip çıktıklarını”, “baskı ve sansür tehdidine rağmen BİFED’in tamamen bağımsız ve özgür bir etkinlik” olduğunun altını çizerek “biz artık ölümleri değil, barışı konuşmak istiyoruz. Biz var oldukça bir tek başak tanesi susuz, bir tek zeytin dalı yalnız kalmayacak, söz veriyoruz” diyor.

Evet, bir yerel yönetimin bu şekilde bir söz vermesi ilginç, çünkü artık normali anormal algılayacak hale geldik sonunda; bu da güzel, sayın pek şükela okur, yakıştırdılar, fakat işin garibi üzerimize yakıştı da. En azından yaşadığımız bu topraklarda yerel yönetimler çuvaldız ve iğne mevzularına pek uzak(ta)lar, belki bu yüzden de bilinç akışım kayıyor kısa süreliğine de olsa başkanın kelamı karşısında… Ve tabii 35 yıllık yaşam mesaimde, bir yerel yönetimin sonrasında belki de kendini zorluklara sokabilecek bir festivali düzenlediğini görmek umut oluyor canımm memleketim deryasında debelenen benim gibi fanilere. (Es notu: Malum ele alınan konular çevre-doğa olunca; bizde de nükleer ve hidroelektrik santral mevzuları gani olunca… Eee, susalım şimdilik!)

KIRSALDAN ŞEHRE UZANAN YAŞAM MÜCADELELERİ

Festivalde hangi konu başlıkları cereyan ediyordu derseniz de; çatımız ‘çevre’. Ama çevre dediğimiz o kadar büyük bir derya ki bunu izlediğim her belgeselde bir kez daha algılıyorum. Farkında olduğumuz ya da olduğunu sandığımız pek çok mevzuyu kafada yeşillendiren belgesellerin seyrini bizlere sunan bir festival BİFED diyerek buradan bir kez daha festival ekibine selamımı çakmak isterim. Darısı diğer yerel yönetimlerin başına! Başka bir dünyanın mümkün olabileceğini, hatta olduğunu kadraja tam 12’den oturtan belgeselin konuları arasında neler yoktu ki; festival, iklim değişimi, nükleer felaketler ve nükleer atıklardan dijital kirliliğe, küçük ve yöresel tarımdan küresel gıda üretimine, göçten yoksulluğa ve su kaynaklarının tükenmesine, kırsaldan şehre yaşam mücadelesi ve direnişlere uzanıyor. “Gıda: Yediğimiz nedir?”, “Enerjinin Bedeli”, “Turizmin Bedeli”, “Yerel Yaşam – Yaşam Hakkı”, “Yerleşimler”, “Geriye Bakmak”, “İş”, “Çatlamalar”, “Yaşamın Gölgeli Alanları”, “Duyuların Sınırları” başlıklarında yer alan filmler, biz izlekleri var olduğumuz boyuttan başka bir boyuta taşıdı diyebilirim. Hoş, bu taşımalar sonucunda bir şeyler yapabilen kıvama gelebilir miyiz, işte orası dilemma!

45 ÜLKEDEN 65 FİLM GÖRME OLANAĞI

45 ülkeden toplam 180 filmin başvuruda bulunduğu festivalde Japonya, Myanmar, Şili, Meksika, Fransa, Türkiye, İsveç ve Kore gibi pek çok ülkeden sesler vardı. “Kömürlü termik santraller, nükleer santraller, HES’ler, doğayı talan eden, bir çevre felaketine ya da yaşam hakkı müdahalesine dönüşecek her türlü girişime karşı yaşamdan yana duranlara umut vermek, birlikte ve güçlü olduklarını hissettirmek, hem dünyadaki diğer felaketlerden, gelişmelerden, hem de birbirlerinden ve mücadelelerinden haberdar etmek amacındaki festival boyunca meraklıları 65 film görme olanağı buldu” diyen festivalciler bunun hakkını veriyor da. Biz festival katılımcıları da; bizden öte, dünyanın başka bir bölgesinde de birilerinin bu konuları dert edinip merhem olmak için elinden geleni yapmasını dikize yattık. Festivalin künyesindeki isimlere gelirsek de; festival başkanlığını Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz, festival koordinatörlüğünü yönetmen Ethem Özgüven, festival yönetmenliğini ise Petra Holzer Özgüven üstleniyor. Festival başkan yardımcılığını Bozcaada’da üzüm bağlarından doğal üzüm suyu, koruk suyu, üzüm reçeli, kuru üzüm ve kurutulmuş üzüm çekirdeği imalatçılığı yapan BOZTİD Başkanı Yahya Göztepe yapıyor. Daimi teması ekoloji olan ve bu alandaki sanatsal üretimleri desteklemek, ödüllendirmek, adanın ve yörenin ekolojik sorunlarıyla ilgili bilim insanlarını, sanatçıları ve yerel üreticileri bir araya getirmek niyetiyle oluşturulmuş, film gösterimlerinin yanı sıra sergiler, atölyeler, üzüm ve bağcılık üzerine paneller ve tohum takas şenliği ile çeşitlendirilmiş bir organizasyon BİFED.

Sözün kıssadan hissesi; kayıtlı nüfus iki bin 500, ama kış nüfusu 1000’i geçmeyen bir Ada’da böylesine uluslararası bir işe imza atmak eminim hiç de öyle göründüğü kadar kolay değildir ama şuna eminim ki bu işlerin peşine düşmek güzel kafa ve temiz algılar gerektiriyordur, işte onun meyvesi de böylesine tadı hafıza loblarında gezinen bir festival olarak ortaya çıkıyor. Bu bakımdan da arada bir bırakın elimizi, ellerimizi taşın altına koymak gerekiyor, zorunda mıyım diyenlere de evet güzel insan yavrusu zorundayız demek istiyorum, eğer yaşanacak bir evren olmasını diliyorsak… Şimdilik eyvallah!

BİFED hakkında bilgi için: www.bifed.org

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar